Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YAŞAMIN akışı içinde başarılı insanlara “Yetenekli” mi yoksa “Dâhi” mi demek, yani bu konuda net tanım yapmak zor olabilir. Ancak ayrımı yapmamız için Arthur Schopenhauer’in çok güzel bir sözü vardır.

        Filozofa göre yetenekli insanlar, “hayatta kimsenin vuramadığı hedefleri vurmayı başaranlar” dır. Dâhi ise “henüz kimsenin görmediği hedefleri vurana” denir.

        Bizim de henüz kimsenin görmediği hedefleri hayal edip onları “Fırsat çıksa da bir vursak” diyen gençlere ihtiyacımız var.

        Türk ekonomisi yıllardır aynı kısırdöngüsel problemler içinde debelenip duruyor. Çünkü var olan, herkesin görebildiği hedefler çoktan vurulmuş, başkaları çoktan işaretlemiş onları.

        Kapitalist dünya düzeni, gayet tabii ki tek merkezden yönlendirilen planlar ve direktiflerle yönetilmez. Ama yine de bu sistemin içinde katı nedensellik kuralları ve hiyerarşik düzenlemeler vardır.

        Siz bu hiyerarşik düzenlemeyi ister merkez- çevre ülkeler söylemiyle ele alın, ister emperyalizm- azgelişmişlik söylemi içinde kalarak açıklamaya kalkışın, sonuçta varacağınız nokta pek değişmez.

        Gelişmiş, merkez/emperyalist ülkeler, global düzeyde var olan üretim alanlarının en verimli olanlarını, en fazla kâr getirenlerini kendilerine alıp bunları başkalarını dışlayarak üstlenmişlerdir. Bu sektörlere girmek, eğer merkez ülkeler kulübünden değilseniz hayli zor, hatta imkânsızdır.

        Bu sektörlere yeni oyuncuların girişi önünde birçok engel vardır ve düzenin uluslararası kuruluşları bu yapının sürmesini sağlar. Azgelişmiş ülkeler arasında da en güçlü olanları, biraz daha zayıf olmakla birlikte yine de anlamlı olan üretimleri kapıp yağmalamışlardır. Hiyerarşinin en altına doğru ülkeler, kendilerine ne düşüyorsa onunla yetinmek zorundadırlar. “Azgelişmişlik çemberi” denilen olgu da budur işte.

        Azgelişmiş ülkelerde birçok zeki ve yaratıcı genç tabii ki olabilir, ama onlar sadece var olan hedeflere, global düzen içinde çoktan paylaşılan sektörlere göz dikmiş ve onlar için birtakım yaratıcılıklar sergilemeye çalışmaktadırlar.

        Bunlar arasında başarılı olanlar da çıkar, ama ülke burjuva sayısı artsa da hiçbir zaman azgelişmişlik döngüsünü kıramaz. Hiyerarşinin düzeni içinde kalınarak çevreden merkez konumuna geçmek neredeyse imkânsızdır.

        Türkiye’ye bu nedenle üretim ekonomisi gerekiyor; çözümünde anlaşılsa dahi “Nasıl bir üretim?” sorusunu da hemen düşünmek gerekir. Dediğim gibi, bizim henüz kimsenin göremediği hedefleri vurmayı başaracak genç girişimcilere ihtiyacımız var.

        Dünyada halen sürmekte olan dijital devrim, henüz kendi global hiyerarşik düzenini kuramadı. Sadece merkezin en tepesinde Amerika olacak, bu şimdiden net gibi. Onun altındaki hiyerarşiler halen doldurulmak için bekliyor.

        Türkiye harekete geçerse kendini yeni merkezlerden biri olarak konumlayabilir. Çünkü bir tek dijital dünya içinde kimsenin hayal edemediği hedefleri vurabilecek yetenekte gençlerimiz var. Bunlar hedefleri gerçekten vurmaya başlarlarsa Türkiye, eski global düzenin hiyerarşisi dışına çıkar ve çevre konumundaki bir ülke yerine merkez ülke konumuna oynamaya başlayabilir.

        Türkiye kendi dijital rönesansını yaratırsa bu imkânı kullanabiliriz.

        Hükümetler; teşvik, destek ve uzun vadeli hedeflerle ülkenin bu potansiyelini doğru planlarlarsa o zaman Türkiye, tarihin akışını gerçekten değiştirmeye başlayacaktır.

        Diğer Yazılar