Dijital çağda siyaset
Doğal olarak hepimizin kafasında Türkiye siyaseti var, ama ben bugün Amerikan siyaseti bağlantılı bir konudan bahsedeceğim.
Konu bize hiç de yabancı, uzak değil.
Çünkü dijital çağda seçmenlerin siyaseti nasıl izlediklerinin bir dökümü yapıldı ve ortaya çıkan trendlerin Türkiye’yi de yakından ilgilendireceğine inanıyorum.
Business Insider Intelligence, Pew Research Center’a, Amerika’da yeni başlayan Amerikan Başkanlığı seçim yarışını insanların hangi kaynaklardan izlediklerini sordurmuş.
Seçmen kitlesi de üç ana gruba ayrılmış.
1- BABY BOOMER KUŞAĞI: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946 ile 1964 arasında doğanlar.
2- X KUŞAĞI: 1960’lı yıllar ile 1980’lerin başında doğan insanlardan oluşan kuşak bu.
3- MILLENNIALS: 1980’ler başı ile 2 binli yıllara kadar doğan insanlar.
Buna göre sonuçlar şöyle:
“Millennials”, siyaseti yüzde 61 ağırlıkla Facebook’tan izliyor.
Bu kuşağın sadece yüzde 37’si siyaseti televizyon kanallarından takip ediyor.
“X kuşağı”nda siyaset yüzde 51 oranında Facebook’tan öğreniliyor.
Bu kuşağın yüzde 46’sı, televizyonu ana izleme aracı olarak kullanıyor.
“Baby boomer” kuşağında ise siyaseti takip etmede Facebook’u kullanma oranı yüzde 39’a düşüyor.
Bu kuşağın yüzde 60’ı televizyonu tercih ediyor.
Sonuçlar şaşırtıcı değil ve gençlere ulaşmak isteyen, gençliğe önem veren siyasetçiler açısından önemli mesajlar içeriyor.
Kampanyalarında başta Facebook olmak üzere sosyal medyayı iyi kullanmayan politikacının başarılı olabilmesi imkânsız görülüyor.
Son seçimde sosyal medyayı planlı, örgütlü bir biçimde kullanan CHP’nin seçime giderken kendisinden bu kadar bahsettirmesi de buna bağlı olabilir.
Twitter, anlık yeni haberlerin, acil mesajların dağılımı için hâlâ en iyi sosyal medya aracı.
Ancak bazı mesajların derinlikle işlenebilmesi ve paylaşılabilmesi için Facebook’un belirgin bir üstünlüğü bulunuyor.
Televizyonların da eğer yayınlarında sosyal medyayla işbirliği içinde olurlarsa başarılarının artacağı da açıkça görülüyor.