Dünya kadın futbol şampiyonası
Dünya Kadın Futbol Şampiyonası’nın finali, Türkiye saatiyle, dün sabaha karşı oynandı.
Finalistler Amerika ile Japonya’ydı.
Bu yazıyı maçtan çok önce yazdığım için sonucu bilmiyordum, ama kuvvetle tahmin ediyorum ki sizler bu yazıyı okurken Amerika, dünya şampiyonu olmuş olacak.
“Bu ülkede futbol katiyen tutmaz, bizim seyircilerimiz futbolun ritmine alışamaz” denilen, bir ara futbolda neredeyse tüm dünyanın gerisinde kalan Amerika’nın, kadınlarda şampiyonluğu ya da en kötü ihtimalle ikinciliği yakalamasının nedenlerini, bunu yaparken de Almanya ile İngiltere gibi futbol devlerini nasıl geride bıraktığını iyi incelersek kendilerimiz açısından da dersler çıkarabiliriz.
Evet, Amerika’da futbol patlama yaşıyor.
Bir spor dalına Amerika gibi teknik altyapısı bulunan, ekonomik gücü büyük bir ülkenin el atmasının sonuçları dünya futbolu açısından büyük olacaktır.
Ve bunun sonuçlarını yakında hep birlikte yaşayacağız.
New York Cosmos, ilk kurulduğunda uzun yıllar forvetini Pele’ye, kalesini de Yasin’e teslim etmişti.
Yıllar öncesindeki bu olayın Yasin’in hayatını nasıl etkilediğini bir dinleseniz, Amerika’nın futbol işine tüm gücüyle el atmasının sonuçlarının nasıl olabileceğini de tahmin edebilirsiniz.
Bu spor dalında bir zamanlar yok sayılan Amerika, nasıl oldu da bu kadar ilerleyebildi?
Bunun cevabı, ülkenin eğitim sisteminde.
Amerika’da ortaokul ve liseler, sabah 7.00 civarından öğle 14.00 veya en geç 15.00’e kadar eğitim verirler.
Sonra da akşama kadar okulda çeşitli spor faaliyetleri yapılır.
Amerika, özellikle okullarda eğitimin bir parçası olarak gördüğü için takım oyunlarına çok önem verir.
Takım oyunlarında da tabii ki basketbol, beyzbol, Amerikan futbolu öne çıkar.
ABD, takım oyunlarında futbolu çok geç fark etti.
Öğrenciler futbolun ne kadar zevkli olduğunu keşfettikten sonra, “Acaba takım oyunlarında bunu mu ön plana çıkarsak” düşüncesi belirdi.
Öğretmenler de futbolu, diğer takım oyunlarına tercih ediyordu.
Çünkü futbolda, Amerikan futboluna göre sakatlanma ve kaba kuvvet kullanma çok düşük düzeydeydi.
Bu yüzden özellikle kızlar, takım oyununda futbolu denemeye başladılar.
Bugün akşama doğru hangi Amerikan lisesini ziyaret ederseniz edin, spor sahalarında kızların futbol oynadığını görürsünüz.
Dün gece dünya finalini oynayan kadınlar da o genç kızlar arasından çıktı.
Yakında Amerika, erkeklerde de Almanya ve İngiltere’yi futbolda yenecek düzeye gelecek.
Çünkü spor eğitimleri ciddi, düzenliler ve genç yaşta spora, bazen dersten bile fazla önem veriyorlar.
Herhangi bir spor dalını eğitim programı içinde ele almak, o dalda başarıya ulaşmayı çok daha kolaylaştırıyor.
Amerika’nın dün akşamki başarısı (şampiyon veya ikinci de olsa) bunun örneğidir.
Şu anda çok önemli yabancı isimler transfer eden Türkiye, futbolda potansiyeli büyük olan yerli kaynaklara nasıl yöneleceğini Amerika’nın yaşadıklarından öğrenebilir.