Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’de liberaller, sol gelenekten gelenler, solcular ve genelde entelektüel çevrelerde MHP’ye yönelik yerleşik bir önyargı vardır.

        Bunun kırılması oldukça zordur, çünkü 20’nci yüzyılın ikinci yarısında yaşananlar bu önyargının oluşmasına ve yerleşmesine neden olmuştur.

        Dünyanın o zamanki koşullarında komünizme karşı gobal mücadele verilirken, Batı âlemi Türkiye gibi ülkelerde bu “tehdide” karşı kontgerilla türü birimleri desteklemiş ve arkasında durmuştur. Bu ortamda MHP de güçlü bir antikomünist birim olarak sokak mücadelelerinde hep ön plana çıkmış ve vukuatlı bir algı oluşturmuştur kendisi hakkında.

        Girişte önyargılı olarak adını andığım gruplar bu güçten hayli de çekmişlerdir (Karşılığında onlar da çektirdiler) ve sonunda MHP hakkında bir sokak gücü ve hatta faşist olduğu yolunda bir algı oluştu Türkiye’de.

        *

        Lider Devlet Bahçeli, başından itibaren bu algıyı kırmak ve MHP’ye yeni bir karakter oluşturmak için büyük çaba verdi.

        Bu çok zor bir işti, çünkü oluşan algı güçlü nedenlere, tarihsel verilere dayanıyordu, ama o algıyı oluşturan dünya koşulları çoktan değişmişti ve MHP bu yeni koşullara adapte olmak ve değişmek zorundaydı. Değişmese global sistem tarafından dışlanması ve yok olması bile gündeme gelecekti.

        Bizler şimdi “Bahçeli bunu yaptı, şunu yaptı, neden böyle davranıyor?” diye şikâyet ediyoruz ya, bence tarih içindeki önemi göz ardı ediliyor. Çünkü Bahçeli hiç sesini yükseltmeden, parti içinde kavgaya, ayrılığa neden olmadan, MHP’de ideolojik krizler filan yaratmadan bu partiyi sokak gücü olduğu algısından hızla uzaklaştırdı. Geçmişte illegal sınırı bile zorlayabilen bir örgütü tamamen temizledi ve demokratik kurallar içinde oynayan, geleceğini tamamen sandığa bağlayan bir MHP çıkardı ortaya.

        *

        Bütün bunları son olarak Bahçeli’yi HABERTÜRK TV’deki mülakatında izlerken düşündüm. Sakin, ne yaptığını bilen, temelde fazla propagandasını yapmadan gerçekleştirmiş olduğu büyük değişimden emin olan bir lider gördüm ekranda ben.

        MHP gibi ideolojisi güçlü ve sert bir partinin sokak kültüründen uzaklaşıp tamamen demokratik kurallar çerçevesine çekilmesinin ne kadar önemli bir tarihsel dönüşüm olduğunu düşünmekte zorlanıyorsanız eğer “Bu olmasaydı acaba bugünlerde neler yaşanabilirdi?” diye düşünürseniz bunun önemini herhalde kavrayacaksınızdır.

        *

        Bahçeli’nin HDP ile aynı mekânda bile olmak istememesini sadece ideolojik nedenlere bağlamak da yanlıştır.

        Bence Bahçeli demokratik kurallara ve sandığa gerçekten inandığından HDP’yi sokak (dağ) kültüründen çıkarmak ve onun demokrasi dışı güçlerle olan bağlantılarını kopartmaya zorlamak da istiyor. Ve kendi parti örgütünü de demokrasi kuralları içinde tutarak bu mücadelesine destek verdiriyor. Özetle “Bahçeli şunu demiş, bunu yapmamış” lafları tabii ki edilebilir, ama ben solcu gelenekten gelen bir yazar olarak Bahçeli’yi dar kalıplara sokmayalım ve onu tarihsel önemiyle anlayıp kavrayalım diyorum.

        Yanlış anlaşılmamak için şunu da söylemeliyim: Bütün bunlar benim bir düşünür olarak yapmaya çalıştığım objektif değerlendirmeden ibarettir. Yoksa ben hiçbir zaman MHP eğilimli olmadım da, olmayacağım da. Ben bütün sülalemle birlikte CHP’liyim, ama Bahçeli benim için Türkiye’ye hizmetleri dolayısıyla önemli bir insandır.

        Diğer Yazılar