Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        G20 zirvesi nedeniyle “liderler ve eşleri” söylemi, medyanın anlattığı hikâyelerin baş sırasında yer aldı.

        “Liderler ve eşleri” sözü, hepimizin belki de farkında olmadan kullandığımız seksist bir söylemdir.

        “Lider” kavramı, kafamızda erkekle özdeştir; “eşleri” de kadınlara ait olması gereken bir dünyadır.

        Tabii ki güçlü kadın liderler olduğunda bizler hemen içimizdeki önyargıları kırıp duruma uyarız, hatta durumdan vazife bile çıkarırız.

        Kafamızdaki seksist imajı bizde en şık biçimde Tansu Çiller ile eşi Özer Çiller kırmışlardı.

        Tansu Hanım’ın başbakanlığı döneminde eşi Özer Bey son derece şık ve centilmen bir şekilde lider eşi olmanın gereklerini yerine getirirken kendi saygın konumunu da pekiştirmiştir.

        Bu yapılmıştır ama yine de bir erkek için “lider ve eşi” söyleminde “eş” tarafında olmak pek kolay değildir.

        Bu G20 gibi tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu bir zirvede çok daha zorlaşan bir durum olmalı.

        *

        Antalya’daki zirve hakkında birçok hikâye anlatıldı, ama bence zirvenin gerçek kahramanı, üzerinde fazla konuşulmayan bir erkekti.

        O “liderler ve eşleri” söyleminin “lider” tarafında değil “eş” tarafında olan bir erkekti.

        Evet, IMF Başkanı Christine Lagarde’ın erkek arkadaşı Xavier Giocanti’den bahsediyorum.

        Bu arada yeri geldiği için de söylemeliyim; böyle bir toplantıya erkek arkadaşıyla birlikte katıldığı için Christine Lagarde’ı da tebrik ediyorum.

        Zirvenin erkek liderleri arasında bireysel ilişkilere, özel hayatına özgürlükçü bakanların sayısı hayli fazla, ama bunu yapanın bir kadın olması işin önemini daha da artırıyor tabii ki.

        *

        Bayan Lagarde’ın erkek arkadaşı son derece enteresan bir kişi.

        Dünyanın en güçlü beş kadını arasında gösterilen ve finans gibi yine erkek ideolojisinin güçlü olduğu bir yerde patron olan Bayan Lagarde’ın erkek arkadaşı olmanın, kendisine tanımladığı yeri çok da kaliteli biçimde dolduruyor.

        Denklemin eşler bölümü ağırlıkla kadınlardan oluştuğundan o tek erkek olarak uyumlu ve rahat biçimde programlara iştirak etti.

        Zirveye katılan Tansu Hanım olsaydı, eşi Özer Bey de aynen Lagarde’ın erkek arkadaşı gibi rahat bir şekilde kadınlarla birlikte dolaşır ve işin keyfini çıkarırdı.

        Ama şimdi düşünelim, onun gibi cesur ve rahat olabilecek kaç erkek var bugünkü şartlarda?

        Emine Hanım da bu konuda, “Bizim eşlerimiz olsa asla katılmazlar. Kendisini cesaretinden dolayı kutladım” dedi.

        Ben de Emine Hanım’a katılıyorum, bugünkü eşler böyle bir toplantıya pek katılmak istemezlerdi.

        Onlar denklemin “liderler” bölümünde bulunmayı, erkeğe daha doğal gelen bir hak olarak görüyorlar.

        *

        Xavier Giocanti, düzenlenen programların sonunda “Hanımefendilerle vakit geçirmekten çok memnun olduğumu söylemeliyim. Ama fazla abartmamak da lazım, yoksa eşim beni öldürür” dedi.

        Bu sözlere gruptaki diğer eşler de güldüler.

        Diğer Yazılar