Terör siyaseti
İlgiyle seyredilen ve ciddi bir fanatik takipçisi olan “Person of Interest” adlı bir dizi var.
Bu dizide anlatılanlar, Amerika’da son yaşanan terör saldırısının ardından hayli güncel oldu, dizi adeta bir belgesel gibi bile izlenebilir.
Dizide Amerikan devletinin, özellikle potansiyel terör suçlularını suç işlemeden tespit edip devre dışı bırakmasına yol açan bir elektronik izleme sistemi geliştirdiği anlatılıyor.
Sistemin sadece potansiyel teröristleri değil, adi suçluları da izlemeye başlaması üzerine yasal tartışmalar çıkıyor ve her vatandaşın izlenmesine yol açacağını öne sürenler muhalefete başlıyor, hatta sisteme karşı olan bir dijital terör örgütü bile ortaya çıkıyor.
Dizide anlatılan izleme sistemi, her ne kadar hayal ürünü senaryo olarak sunulsa da bu tür dünyaları iyi bilen uzmanlar, böylesine bir dijital ön izleme ve potansiyel suçluları suç izlemeden yakalama sisteminin var olduğunu söylüyorlar.
Üstelik bu sistemin ilk kez Bill Clinton’ın başkanlık döneminde oluşturulmaya başlandığını anlatıyorlar. Ben de o günlerde Washington temsilcisi olduğumdan bu konuda çıkan haberleri hatırlarım. Ama o haberler bir süre sonra nedense aniden kesildi ve uzun süre o sistemle ilgili bir haber ve yorum çıkmadı Amerikan basınında.
Edward Snowden, NSA’daki dosyaları illegal olarak güvenlik ajansının dışına çıkarıp anlatmaya başlayınca sistem tekrar gündeme geldi. Bazılarına göre vatan haini, diğerlerine göre kahraman olan Snowden şimdi Putin’in koruması altında Moskova’da yaşıyor.
Onun açıklamalarından sonra Amerika’da bir süreliğine her vatandaşın izlenmesine yol açabilecek dijital sistemin kısıtlanması yolunda bir görüş hâkimiyet kazandı, hatta Başkan Obama da bu görüşe yaklaştı.
Ancak son gelişmelerin ardından terör kavramının ciddi biçimde içerik değiştirdiği ve yeni anlamlar kazandığı anlaşıldığından bu sistem tekrar devreye sokulacak. Sisteme bireysel özgürlükleri öne sürerek karşı çıkanlar artık seslerini çıkaramayacaklar.
ASİMETRİK TERÖR
Eskiden teröristin daha kolay bir tanımı vardı. Belirli hayat tarzı olan, belirli şekilde giyinen, tanımlanmış kitapları okuyan, belirli örgütlere üye olan ve belirli yayınları takip eden teröristlerdi onlar. Ancak şimdi “bireysel radikalleşme” denilen bir süreç yaşanmaya başladı. Kişi öldürücü eylemini yapıncaya kadar terörist olacağı yolunda hiçbir işaret vermiyor.
Örneğin, kişi IŞİD gibi örgütü kendine içselleştirmeye ve kendi içinde bir dönüşüme uğramaya başlıyor. Sadece kendisini değil, eşini de etkilemeye başlıyor. Ve bu süreç sonunda terör eyleminde ölümü göze alan insanlara dönüşüyorlar.
Bu tür insanları bilinen yöntemlerle izleyip önceden tespit pek mümkün değil. Bu yüzden ABD bundan sonra Person of Interest dizisinde anlatılan o sistemi etkin biçimde devreye sokacak ve hiçbir vatandaşı bu dijital izleme sisteminin etkisi dışında kalamayacak.
Şimdi “Bir polis devleti mi oluşuyor, devler daha mı totaliter olacak?” tartışmaları yine başlayacak ama görünen o ki yeni teröristleri başka önleme yolu da bulunmuyor.
Ben Amerika ile aynı süreçlerden geçmekte olan Türkiye’nin de benzer sistemleri sonunda etkin biçimde devreye sokmasının kaçınılmaz olacağını düşünüyorum.