Netflix ve televizyonun geleceği
Business Insider’ın New York’ta Time Warner şirketinde 8-9 Aralık’ta düzenlediği “Ignition; Dijitalin Geleceği” toplantısında, en fazla vurgu televizyon üzerine yapıldı. Dijital teknolojideki gelişmeler, özellikle medyada “düzen bozucu” (disruption) etkisi yaratıyorlar.
Bunun yazılı basınla ilgili yönünü yıllardır her yönüyle tartışıyoruz. Ve galiba tartışmaya noktayı, konferansın kapanış konuşmasını yapan New York Times CEO’su Mark Thompson, “Gazetemizin 20 yıl sonra olup olmayacağı hakkında bir şey söyleyemem, sadece 10 yıl sonrasını görebiliyorum” diyerek koymuş olmalı.
Aynı konu “Klasik TV kanalları ölüyor mu?” sorusuyla televizyon dünyasının efsanevi ismi CBS kanalı CEO’su Leslie Moonves’e sorulduğunda, “Ne ölmesi, aksine bizler hayatımızın en dinamik günlerini yaşıyoruz ve gelecek de parlak görünüyor” cevabını verdi.
DÜZEN BOZUCU NETFLIX
İnsanların artık televizyonu geleneksel biçimiyle, yani belirli saatlerde, belirli günlerde yayınlanan şovlar türünde izlemediği; istediği yerde, istediği biçimde seyretmeyi tercih ettiği bir dönemde bu cevabın anlamını bizler de özellikle Netflix’in Türkiye pazarına girdiği açıklamasından sonra tartışmalıyız.
Netflix, en basit anlatımıyla, “sizlere istediğiniz zaman, istediğiniz araçla filmler, televizyon şovları ve özgün içerikleri internet üzerinden sunan” bir servis. Rekabeti de hayli fazla aslında.
Yeni Apple TV, Netflix uygulamasını da içeren yeni içeriğiyle; Amazon Prime yaptırdığı yeni özgün diziler ve filmlerle; Turkcell TV sunduğu kanallar ve film arşiviyle ve Digiturk istediğin zaman istediğin yerde uygulamasıyla aynı piyasadalar. Ben bunlara yakında, uluslararası piyasaya çıkmaya karar verdiğinde Hulu’nun da ekleneceğini tahmin ediyorum.
New York konferansında en fazla ilgi çeken oturumlardan bir tanesi de “Televizyon Düzeninin Yıkımı” başlıklı bölümdü. Bu bölümde konuşmacılar Hulu’nun CEO’su Mike Hopkins ile Roku’nun kurucusu ve CEO’su Anthony Wood’du.
Roku’yu ben ilk orada öğrendim ve çok da ilgimi çekti. Roku “internet streaming” teknolojisini kullanmanız için size bir aygıt sunuyor. Siz de bu aygıtı aldığınız zaman yukarıda ismini “rekabetteler” diye verdiğim tüm servisleri aynı anda toplu biçimde alıp aralarından anlamlı (size özel) tercihler yapma imkânına kavuşuyorsunuz.
(Netflix’ten sonra yakında Roku’nun da Türk piyasasına girmek için atılımlar yapacağını söylemek mümkün.)
İÇERİK KRALDIR
Tüm bu teknolojik gelişmelerin özeti yine şu oluyor: Görselde de içerik kraldır. Çünkü tüm bu şirketler sadece daha iyi içerik sunarak birbirleriyle rekabet edebiliyorlar. Netflix “House of Cards” ve “Orange Is the New Black” gibi hit dizileriyle öne geçti ve diğerleri de o avantajı ortadan kaldırmak için büyük bir içerik atılımına girişti.
Leslie Moonves de bu açıdan geleneksel televizyon kanallarının geleceğinin çok parlak olacağını düşünüyor. Çünkü bunlar artık sadece birer televizyon kanalı değiller; aynı zamanda sağlam birer içerik sağlayıcısılar da.
Onlar ürettikleri yeni diziler ve şovlarla Netflix ve diğerlerinin en sağlam içerik sağlayıcıları olacaklar ve bizler onların programlarını istediğimiz zamanda, istediğimiz biçimde, tercih ettiğimiz aletle izlemeye başlayacağız.
ÜRETİM PATLAMASI
Anlayacağınız, alternatiflerin çok arttığı, tercih imkânlarının neredeyse patlama yapacağı bir döneme giriyoruz. Ve bu dönemde hangi programları ve filmleri tercih edeceğiniz konusunda size yardımcı olacak Apple TV’nin Siri asistanı veya Roku’nun seçim filtreleri gibi teknolojilerin büyük yararı olacak.
(Bu yazıyı bir gelecek tahmini yaparak bitireyim: Piyasamız Netflix ile uluslararası rekabete açıldıktan sonra Turkcell TV ve Digiturk gibi yerli girişimlerin de ben hızla özgün içerik üretme işine girmelerini bekliyorum. Veya onlara içerik sağlayacak yerli kanallarımızda müthiş bir üretim (yeni diziler, yeni şovlar ve filmler) patlaması da olabilir.)
