Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gençliğimden beri sevdiğim, fırsat bulduğumda da konserlerini kaçırmadığım David Bowie’nin ölüm haberi gelince çok şaşırdım. Çünkü daima genç görünmeyi, yaşlanmıyormuş gibi davranmayı başaran bir insanın öldüğüne inanmak hem güçtü hem de insanın kendi ölüm korkusunu daha da artıran bir durumdu.

        Çalışma arkadaşlarımla birlikte “www.haberturk.tv”de konuyu nasıl ele alırız diye düşünürken önüme Bowie’nin son yaptığı “Lazarus” videosu geldi. Bu tüyler ürpetici videoyu baştan sonra izledim.

        Ölümün yaklaştığını hissetmiş Bowie. Hasta yatağında her yeri sarılmış ölmeye hazırlanırken bile şarkısını söylüyor. Ve “Bakın ben cennetteyim” derken yatağından yavaş yavaş havalanmaya da başlıyor.

        Özetle, kendi ölümünün nasıl olacağını şarkı videosunu çektirdikten ve bunu doğum gününde ilk defa yayınladıktan sonra ölüverdi sanatçı. Ve geriye de bize şık ve parıltılı bir yaşamın sonunda tüyler ürperten, korku filmi tadındaki bu video kaldı.

        Büyük bir sanatçının hayal ve gerçeğin birbirine karıştığı son günlerinde ölümü nasıl yaşadığının belgeseli olmuş, bu insanın beynine kazınan video.

        Siz de seyredin, bakalım benim gibi etkilenecek misiniz? Benim gibi kafanızdan asla atamayacağınız bu görüntüler nedeniyle sarsılacak mısınız?

        CUMHURBAŞKANI BU İŞE EL ATIYOR GALİBA

        Dijital dönüşüm işinde çalıştığım 2 yıldır, her fırsatta Türkiye’nin dijital teknolojilerde büyük potansiyeli olduğunu; işi bilen, teknik yeterliliği yüksek gençlerimiz bulunduğunu; uygun ortam yaratılırsa dijital devrimde öncü ülkelerden biri haline gelebileceğimizi, belki ekonomik kurtuluşun bu yönde olacağını anlatıyorum.

        Bu bir düş değil, elimizin altında ve yakalanması da kolay olan bir gerçek. Ama devletin koşulları yaratması ve gereken tedbirleri alması gerekiyor.

        Koşullar bir defa yaratıldığında gençlerimiz içlerindeki büyük potansiyeli ortaya çıkaracak ve ülkemiz global düzende kendine yeni ve güçlü bir yer oluşturacak.

        Yıllardır süren çağrılarıma ülke yönetiminden pek tepki gelmiyordu, ama sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan bu çığlığımı duymuşçasına öyle bir adım attı ki, doğrusu içim umutla doldu. Sonunda galiba bir hareketlenme olacak diye düşünmeye başladım.

        Cumhurbaşkanı, Ankara’da ODTÜ’yü ziyaret etmekte olan Microsot CEO’su Satya Nadella’yı kabul edip konuştu. Nadella’nın, Türk gençlerinin büyük potansiyeli hakkında benimle aynı düşüncede olduğu biliniyor; bu fikirlerini mutlaka o konuşmada Cumhurbaşkanı’na da söylediğini tahmin ettiğimden, bu defa umutla doluyum.

        Eğer Erdoğan bu önemli işe el atar, Davutoğlu ile birlikte bir dijital devrimin yol haritasını çıkartır, uygun teşvik ve tedbir politikalarını düzenletirse çok kısa sürede ekonomik kısırdöngülerden kalıcı bir şekilde kurtuluruz.

        TESETTÜR VOGUE!

        Türkiye'de şık tesettür talebi ve bu yüzden konuyu düşünen modacı sayısı hayli fazla. Bu konuda yayınlanan zengin içerikli stil dergileri de var (ÂLÂ, HAYAT, AYSHA).

        Dolce Gabbana’nın tesettür kıyafetine girmesiyle belli oldu ki tesettür sadece Müslüman ülkelerde değil, Batı’da da 2016’da canlı bir piyasa oluşturacak. Bu yüzden moda dünyasının kraliçesi denebilecek Vogue Dergisi’nin konuya ciddiyetle girmesinin ve uluslararası bir “Tesettür Vogue” edisyonunu aylık olarak çıkarmasının zamanı geldi galiba.

        New York’ta Anna Wintour veya onun şirket içindeki güç alternatifi olarak hareket eden Paris bürosu, bu işe el atmalı. Tabii Vogue bu işe el atarsa Türkiye Vouge’dan yardım almadan bu işi tam becermeleri de pek mümkün değil gibi görünüyor.

        Diğer Yazılar