Parİs, Ankara, İstanbul, Brüksel
Dün saldırıdan sonra Brüksel’den gelen videolara ve fotoğraflara iyi bakın. Ses ve altyazı olmasa saldırının nerede olduğunu anlayamazsınız. O genç kızlar, genç çocuklar İstanbul’da da olabilirdi, Ankara’da da, Paris veya New York’ta da.
Şimdi Brüksel’de oldu, bakalım bundan sonra sıra nereye gelecek? İstanbul’dan veya Ankara’dan gelen ilk saldırı haberiyle korkularına yenilip seyahat planlarını iptal eden, ülkemizi gelinemeyecek yer olarak konumlayan, terörün pençesine düşmüş ülke görünümü yaratmaya çalışan Batı ülkelerinin vatandaşlarına sesleniyorum: “Artık şunu bilin, global bir tehdit altındayız.”
Siz bakmayın ülkenizin medya elitlerine; terörü anlatırken Paris’ten sonra Brüksel’e geçip arada Ankara ve İstanbul’u atlayan hastalıklı oryantalist beyinlere kanmayın. Terör artık sadece bizim coğrafyamızda değil, sizin evinizde, yanıbaşınızda.
Teşhisi doğru yaparsak mücadeleyi de doğru yaparız. Global tehdide karşı, tüm medeni ülkeleri bir araya getiren, belki global bir sıkıyönetimle de sonuçlanacak tedbirler aramalıyız.
Kendi ülkemizde de karamsarlığa kapılıp terörün pençesine düştük diye zayıflık göstermemize gerek yok. Bilmeliyiz ki sorun sadece bizde değil, tüm dünyayı tehdit eden bir karanlıkla karşı karşıyayız, mücadele de dünya ölçeğinde olacak.
Ben bu gibi durumlarda hep, sadece bir ülkenin değil, global vatandaşlık kimliğimle düşünürüm. Ankara ve İstanbul’daki canlara ne kadar üzüldüysem Brüksel’dekine de o kadar üzülürüm.
Hayatım boyunca Batı yanlısı oldum, Batı hayat tarzını savundum, Batı’nın ideallerine inandım. Ama şu anda Batı, bende büyük bir hayal kırıklığı yaratmakta. Beni de Batı düşmanı olmakla suçlayabilirsiniz ama emin olun bunun hiçbir anlamı olmaz. Ben Batı’da şu anda var olan ciddi bir probleme işaret etmeye çalışıyorum.
Olayı anlatırken ülkelerin okumuş yazmış insanları İstanbul ve Ankara’dan bahsetmeyi unutuyorlarsa o zaman Batı’da büyük problem var demektir.
Sadece Müslüman’ız diye Türkiye gibi medeni, demokratik bir ülkeyi unutmak veya bizim çektiklerimize boşvermek istiyorlarsa Batı ideallerinin gerçekten ölmekte olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye, dünyanın ilk ve tek demokratik, modern, çağdaş Müslüman ülkesi olarak Batı’nın ideallerini onlardan daha iyi savunur durumda şu anda.
Batı bu kafayla, pençesine düşmüş olduğu terörle mücadele de edemez. Türkiye gibi bir ülkenin fikri önderliğine ihtiyaçları var.
Global teröre karşı mücadele global düzeyde olacak ve bunun ön planında da Türkiye yer alacak, başka çare yok. Teröre teslim olunmayacak, yıkılınmayacak, her şeye rağmen ayakta kalınacak. Türkiye bunun nasıl yapılacağını da dünyaya gösterecek.
ABD’NİN YENİ ‘iN’ ŞEHRİ
“San Francisco mu, Seattle mı yoksa Miami mi?” diye soracaksanız benim gibi şaşırmaya hazır olun. Amerika’nın yeni “in’ şehri Pittsburgh olmuş. Zagat, şehri Amerika’da yemek konusunda bir numara ilan etmiş aralık ayında.
Facebook, Uber ve Google, yeni merkezlerini bu şehre taşımışlar; Carnegie Mellon Üniversitesi’nin şehre sağladığı dinamizmden yararlanmak istiyormuş bu şirketler.
Bunlarla birlikte şehre dinamik bir yemek ve lokanta kültürü de gelmiş. Sanat dünyası canlanmış. New York’tan bazı profesyoneller bu şehre göç etmeye bile başlamış.
Ben ayrıca Seattle’a gidiyordum, o da Microsoft orada olduğundan. Şimdi başıma bir de Pittsburgh çıktı.
FİLMİ ANLAMAMIŞIM
THY’nin sponsor olduğu “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” filminin giriş-gelişme-sonuç evrelerinden yoksun olduğunu, sadece gelişme evresinden ibaret olduğunu yazdığımdan bu yana filmi anlamadığım konusunda mektuplar alıyorum.
Oğlum kaldığım otele elinde kalın bir ansiklopediyle geldi ve filmi anlamak için önce bu ansiklopediyi okumam gerektiğini söyledi. DC Comics’in kahramanlarını anlatan kalın bir ansiklopediydi bu.
Oğlum ayrıca, “Filme beni de götür, ben sana anlatırım” dedi.
Yani anlayacağınız, ben 500 sayfacık kadar olan bu ansiklopediyi okuduktan sonra o filmi tekrar görmek zorundayım. Eğer illa bir şeye üzülmek istiyorsanız bana üzülseniz iyi olacak.
HAFİF YAZILAR ÜZERİNE
Bu köşenin formatını artık biliyorsunuz. Tek siyasi yazı var, diğerleri hayatın her alanı hakkında olabiliyor. İçim ne kadar sıkıntılı olursa olsun, acılı da olsam bu formattan çıkmak, hayatın zenginliğini elimden kaçırmak istemiyorum.
Bu da benim teröre karşı duruşumun bir parçası. Terörist, elimizden hayat tarzımızı, bu tarz ne olursa olsun almaya çalışan barbardır. Ben de barbarizme yenilmek istemiyorum.
Her şeye rağmen hayatın tüm zenginliğiyle sürmekte olduğunu hatırlatacak ve bu durumlarda hafif, gereksiz gibi gelebilecek yazıları yazmayı sürdüreceğim.
Dün Brüksel’de terör vurdu, ama emin olun dün gece Brüksel’de bir yerlerde birileri “moules de mariniere” ini şarap eşliğinde yiyecek ve hayatın güzel olduğunu da düşünecek. Hayat böyle bir şey işte, bu yönüyle güzel de olabiliyor.
Teröristin bizleri yenmesine izin vermeyelim, hayata tutunalım. Bilelim ki bütün bunlar bir gün geçecek ve hayat yine tüm zenginliğiyle, güzelliğiyle sürecek.