Bölgesel Kürt stratejisinde hükümetin önemli şık adımı
Bölgesel Kürt stratejisi denilince teröre, çatışmalara, Suriye’ye ve PYD’ye konsantre olan, tek önemli konunun bunlardan ibaret olduğunu düşünen medyamız, Davutoğlu hükümetinin bu kısırdöngülerin dışına çıkarak bölgeye yönelik önemli ve anlamlı adımlar attığını göremiyor ve önemli gelişmeleri gözden kaçırıyorlar.
Halbuki Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayesinde ve Davutoğlu’nun koordinasyonunda, Kürt stratejisinde çok büyük ve önemli gelişmelere imza atılıyor.
Türkiye’nin global düzeyde oynayan en önemli markası Türk Hava Yolları, 10 Nisan’da Diyarbakır-Erbil arası uçuşlar başlattı.
Bu, bir havacılık anlaşması dışına çıkan, önemi çok daha büyük olan ve global sonuçları bulunan bir gelişmedir.
BÜYÜK STRATEJİ
Yeni uçuşları doğru bir perspektife koyabilmek için AK Parti hükümetinin Cumhuriyet tarihinde ilk kez bölgesel Kürt meselesine yönelik geliştirdiği bu anlamlı yeni stratejiyi yeniden düşünmek gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayını alan ve Başbakan Davutoğlu tarafından başarıyla yürütülen bu yeni stratejide Türkiye, teröre bulaşmış Kürt unsurlarla mücadeleyi Türkiye’nin hem kendi Kürt vatandaşlarımıza hem de bölgesel barışçı Kürtlere yönelik tavrından başarıyla ayrıştırmış ve uygulamaktadır. Dünyadaki her ülkenin uygulamakta zorlanabileceği bu stratejiyi Türkiye başarmış ve uygulamaktadır.
Kendi içimizde terör örgütünün bulunduğu bölgelerde Kürt vatndaşlarımıza devlet sevgiyle yardım elini uzatırken terör unsurlarına da tavizsiz darbeler vurulmaktadır. Bölgeye yönelik ise PYD gibi terörist örgütlerle mücadele sürdürülürken Türkiye bölgenin barışçı ve huzurla birlikte yaşama yanlısı Kürtlere sevgiyle kucağını açmaktadır.
Bu iki yaklaşım aslında birbiriyle bağlantılıdır. Biri iç koşullarımızdan diğeri ise dış oluşumlardan kaynaklanmaktadır ve bunlar birbiriyle paralel götürülmektedir.
TÜRKİYE BİR GÜVENCEDİR
THY’nin Diyarbakır-Erbil arası karşılıklı başlattığı uçuşlar da bu yeni stratejinin sonucunda oluşmuş bir karardır. Bu Türkiye ile iyi geçinen ve onunla dostça birlikte yaşama arzusu gösteren bölgesel Kürtlere yönelik bir mesajdır da. Bu mesajda, “Bakın, eğer siz kararlı olursanız Türkiye bütün imkânlarını seferber ederek sizin de iyiliğiniz için çalışacaktır” demektedir. Bu, bir süredir kendi Kürt vatandaşlarımıza terörle mücadeleyi en şiddetli olarak sürdürürken bile verilen mesajın bölgesel düzeyde verilmiş halidir.
Şunu bir kenara yazın, 10 Nisan tarihinde başlayan o seferler ile Türkiye aslında Kürt bölgesi, Kürt stratejisinde ne kadar önemli bir değişiklik yaptığını global düzeyde ilan etmiş durumdadır ve bu gelişmenin kısa sürede çok önemli kalıcı sonuçları da olacaktır. Türkiye büyük ve potansiyelleri olağanüstü olan bir ülkedir ve bölgesel Kürtler onunla yan yana var olmanın kendileri açısından ne kadar da önemli ve belki de tek anlamlı yaşama şansı olduğunu da anlayacaklardır.
10 Nisan, PKK ve PYD gibi örgütlerin bölgedeki anlamlarını sona erdirmesi yolunda atılmış yeni bir adımdır.
STAR WARS HAYRANLARI
Çok severek izlediğim “Big Bang Theory” dizisindeki karakterler hem çizgi roman hem de Star Wars takipçileri. Star Wars hayranı olmanın, “geek” kültüründe anlamının ne olabileceğini dizide onların davranışlarını izleyerek görebiliyorum. Davranışlar tuhaf olabiliyor ve bazen işler çığrından da çıkabiliyor. Mantık sınırlarını sıkça zorlayabiliyorlar.
Bunun son örneği geçenlerde haberini verdiğim yeni gösterime girecek olan “Rogue One: A Star Wars Story” filmi bağlamında yaşanıyor. Önümüzdeki aralık ayında gösterime girmesi planlanan bu yeni filmde önemli rollerden birini Felicity Jones oynuyor. “Jyn Erso” karakterini oynuyor bayan Jones.
Star Wars hayranları, içinde var oldukları erkek egemen kültürde buna çok kızmışlar ve filmde bir kadının önemli bir rol almasına karşı çıkıyorlarmış; hatta isyandaymışlar bile. Eminim ki şimdi bazı çizgi roman satan dükkânlarda sadece bu konu konuşulup tartışılıyordur. Big Bang dizisinde bu mağazalara kadınlar girince içerdeki erkekler donup kalıyorlar, onlar çıkıncaya kadar da hareket etmiyorlar.
Bence hiç boşuna yormasınlar kendilerini, çünkü Jyn Erso’nun filmde gerçekten de önemli bir rolü var ve kimsenin erkek şoven tavırlar nedeniyle bunu değiştirecek hali de yok.
PANTOLON GİYEN GELİNLER
Stil yazarları son zamanlarda kadınların düğünlerinde gelinlik yerine pantolonlu kıyafetler giymeye başladıklarını ve birçok markanın bu yönde kıyafetler ürettiklerini bunların podyumlarda görülmeye başlandığını söylüyorlar.
Bunun eşitlikçi kadın haklarıyla ve gayet tabii ki feminizmle ilişkisi bariz, evlilik kurumuna yaklaşımlardaki değişim de görülebilir bu tavırda, ama işin bir de kadının rahatlığını düşünmesi boyutu da var.
EMİN ÇÖLAŞAN’IN SARAY’DAKİ KAYNAĞI
Bence dün medyamızda yer alan en tuhaf bilgi, Emin Çölaşan’ın köşesindeydi. “Konuyu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda görevli üst düzey haber kaynaklarıma sordum” yazmıştı Çölaşan.
Şimdi bu cümleyi objektif gazeteciliğiyle tanınmış, objektif yorumlarıyla bilinen ve her konuya tarafsız yaklaşıp yazacağı her konunun her tarafından görüşler aldıktan sonra soğukkanlı değerlendirmeler yapmasıyla anılan bir gazeteci yazmış olsaydı hiçbir önemi olmayacaktı ve rutinleşecekti. Ama burada söz konusu olan Çölaşan yani biraz önce yazdığım hiçbir tanıma, hayatının hiçbir döneminde uymamış olan bir yazardan bahsediyoruz burada.
Saray gibi her yönüyle kontrollü bir alanda onun bir haber kaynağı olabilmesi bana tuhaf geldi.
Saray’da görevi olup da ayrıca Çölaşan’ın haber kaynağı da olabilmek doğrusu cesaret isteyen bir iş. Cadı avı başlansın istemem, ama o kaynağın kim olduğunu gerçekten çok da merak ettim. İlerde o kişi yakalanıp işten atılırsa onu da bence Sözcü’ye yazar olarak almaları gerekebilir.