Erdoğan'ın sakin güce dayalı liderliği
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyada hiçbir liderin karşı karşıya kalamayacağı çok zor şartlar altında liderliğini gösterdi ve bu zor, hatta korkunç durumdan ülkeyi sakin gücüyle yüzünün akıyla çıkarmayı başardı.
Cumhurbaşkanı, tüm bu süreç boyunca kızılması gerektiği anda kızarak, sakin olunması gerektiği anda ise sakin şekilde, neredeyse hiç falso vermeden tüm süreci yönetti.
Tabii tüm bu süreçte Başbakan Binali Yıldırım’ın da Cumhurbaşkanı’nın zor ayak uydurulacak liderlik performansına iyi uyum sağladığı görüldü.
O da bu güç koşullar altında bir Başbakan’dan beklenebilecek tüm yönetim becerisini ortaya koydu.
Cumhurbaşkanlığı makamında Erdoğan’ın, Başbakanlık’ta da Yıldırım’ın oturması, o korkunç geceyi yaşamaya mecbur tutulan Türkiye’nin bir şansıydı.
Bu değerlendirmeyi yapmak için illa AK Parti sempatizanı olmak gerekmiyor.
Nitekim tüm partilerden insanlar, hatta normal şartlar altında iktidara çok sert muhalefet yapanlar bile Türkiye Cumhuriyeti’ne liderlik yapanların, o gece boyunca çok zor şartlar altında büyük cesaret, kararlılık ve güçlü bir yönetim sergilediklerini görmekte ve söylemekteler.
Düşünsenize, ailesiyle dinlenmekte olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırmaya hazır uçakların fink attığı Türkiye’de, Marmaris’ten İstanbul’a uçarak işgal altındaki havalimanına inmiştir.
Bu, hiçbir insanın kolay kolay göze alabileceği bir şey değildir.
Cumhurbaşkanı o gece gerçekten kefeni giyerek darbecilere karşı bayrak açmış ve her şeyin karmakarışık olduğu, karanlık bir belirsizliğin yaşandığı o anlarda bile sakin gücünü gösterip ülkeye yön vermiştir.
O GECE BAŞBAKAN
Bu gibi liderlik performansı analizlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a öncelik veriliyor. Bu da doğal; çünkü darbecilerin öncelikli hedefinde o vardı. Ülkede liderliğin yönünü ve tonunu o belirliyor.
Güçlü kişiliği nedeniyle diğer siyasilerin onun gölgesinde kalması doğal. Ancak o uğursuz gece boyunca Başbakan’ın da Cumhurbaşkanı’nın performansına ayak uydurmayı başardığını, onun da güçlükler altında liderlik vasıflarının ortaya çıktığını gördük.
Başbakan Yıldırım da karayoluyla Meclis’in direneceği Ankara’ya hareket ettiğinde, yolda darbecilerin tanklarıyla karşılaştı, ama yolundan dönmedi.
Darbeciler silahla saldırmasına rağmen Başbakan kararlılığından taviz vermedi ve hükümetini Cumhurbaşkanı’nın performansına ayak uydurdu.
Başbakan ayrıca muhalefet liderleriyle müthiş bir diyalog ortamı kurarak darbeye karşı tüm partilerin ortak cephe oluşturmasını sağladı ve Türkiye demokrasisi için bir gelecek umudu yarattı.
Unutmayın, Başbakan Yıldırım o gece ilk önce Habertürk TV’ye bağlanarak neler yaşanmakta olduğuna ilişkin açıklama yapıp yaşananların adını koymuş ve ülkede darbeye karşı ortak bir bilincin oluşmasını sağlamıştır.
Sonuç olarak, devletin başında Erdoğan ile Yıldırım olmasaydı ben o darbe sabahı çok daha farklı ve korkunç bir ülkeye uyanacağımızdan eminim.
Ve onların o gece gösterdikleri cesaret ve sakin güce bir vatandaş olarak müteşekkirim.