Beyaz sayfa Türkiye'sinin fotoğrafı
Türkiye’nin kendisine bir beyaz sayfa açmaya ihtiyacı olduğunu, bir beyaz sayfa koalisyonuna gerek olduğunu ilk kez 15 Haziran 2015’te yazmıştım. Son olarak konuya 26 Temmuz’da (3 gün önce) “Beyaz sayfa koalisyonu” başlıklı yazıda bu köşede dönerek toplumun da arzusunun bu olduğunun artık belli olduğunu ve bu olabildiği takdirde Türkiye’de her şeyin çok güzel olacağını söylemiştim.
Dün AK Parti Genel Merkezi’nin bu görüntüsünü meslekdaşım Ümit Turpçu çekti.
Bu görünüm, binlerce sayfalık bir kitapla bile zor anlatılacak bir durumu gösteriyor.
Tüm partiler, her görüşten insan, Türkiye’de artık diyaloğun, barışın, huzurun olmasını istiyor ve bunun ne kadar arzulandığını da ortaya koyuyor. (Beştepe zirvesinden sonra 15 Temmuz’da yaşadığımız büyük travmaya rağmen gündelik yaşamımızda hayatımızda nasıl bir rahatlama var, bunu siz de hissetmiş olmalısınız.)
Beştepe’ye CHP ve MHP liderlerinin gidip Cumhurbaşkanı ile el sıkışarak konuşmaları bir dönüm noktasıydı. Bu fotoğraf da başka bir dönüm noktasını gösteriyor.
Bence AK Parti tekrardan tarih yazmaya başladı.
ELEŞTİRİDEN SONRA
Uzunca bir süredir Cumhuriyet’imizin kurucu iradesi ile Atatürk ilkelerine eleştirel yaklaşan AK Parti, bence eleştirdiği konular tabii ki saklı kalmak suretiyle sonunda Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleriyle samimi bir diyalog açtı.
Eleştirel olmaları haklarıydı, çünkü gerçekten de kendi iktidarları öncesinde laik iktidarlar “Atatürk ilkelerine sahip çıkıyoruz” diye birçok yanlış iş yapmış ve özellikle dindar kesimi rahatsız edecek şekilde davranmışlardı. Dolayısıyla o eleştirel dönem olması gereken ve desteklenmesi gereken bir dönemdi. Bu eleştiri yapıldı ve bence halk anlayacağını anladı. Laik de dindar da çıkarması gereken dersleri çıkardı. İleride yine yanlışların yapılmaması için ne gerektiğini herkes anladı.
Geçmişin yanlışlarını eleştirmek tüm geçmişi reddetmek anlamına gelmemeli. Hele bu ülkeyi bize emanet eden Atatürk gibi bir büyük lideri unutarak var olmaya çalışmayı hiç akla getirmemeli. Bir süre bunun olabilirliği denendi ama bugün anlaşıldı ki Atatürk ve bu Cumhuriyet olmadan hiçbirimiz, ne dindarı ne laiği, bugün olduğumuz gibi olamazdık. Bu Cumhuriyet, dindar bir partinin bu coğrafyada tamamen demokratik koşullarda halkın büyük çoğunluğunun oyunu alarak iktidar olmasını ve Cumhurbaşkanı’nı yine hür iradesiyle seçmesini sağlamış ve seküler insanların da yine bu coğrafyada bu iktidar döneminde sonuçta hür ve özgür yaşayabilmelerinin koşullarını koymuştur.
Bize bütün bunları sağlayan, Cumhuriyet’imiz ve Atatürk ilkeleridir. Türkiye, dünyadaki ilk ve tek demokratik, modern, seküler, Müslüman ülke olabildiği takdirde dünyanın gerçekten de en büyük ve en güçlü ülkeleri arasında çoktan hak ettiği yeri alacaktır.
Bu fotoğraf öylesine olağanüstü sıcak duygular veriyor, insanın içini öylesine umutla dolduruyor, geleceğe bizleri öylesine güzel baktırıyor ki...
Gönlü CHP’de olan seküler bir insan olarak AK Partili kardeşlerime bu jestlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum, onları zihnimde kucaklıyorum.
Umarım bu açılan yeni yolda hep birlikte konuşarak, anlaşarak hep anlaşamasak da birbirimizle barışık yürümeyi sürdürelim ve el ele büyük Türkiye’mizi inşa edelim.
İleride “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda”yı hep birlikte söyleyebileceğimize inanıyorum.