Gayri resmi Amerika
Amerika’nın FETÖ liderinin iadesi konusunda ayak sürüyeceği ve bazı hukuksal argümanların arkasına sığınılarak iadenin geciktirileceği ve hatta hiç gerçekleşmeyeceği yolunda izlenimler geliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, FETÖ liderinin geri verilmesiyle ilgili kendilerine sunulan dosyaları hâlâ daha incelediklerini ve anlamaya çalıştıklarını söylemiş. www.haberturk.tv sitemizde çıkan bu haberi okuduktan sonra, “Hâlâ neyi anlamaya çalışıyorlarsa?” diye düşündüm ve sonra da gayri resmi Amerika aklıma geldi.
Amerikalı dostarım da bilir, FETÖ lideri gibi insanlar hakkında verilen kararlar hiçbir zaman salt hukuki değildir, orada kararlar hep siyasi ve sonuçta Amerikan devletinin çıkarlarına uygunluk açısından değerlendirilir.
Ama eğer resmi söyleminizde kullandığınız argümanlar samimi ise ve bunda ısrarlıysanız yani 15 Temmuz darbe girişimiyle suçlanan FETÖ lideri ile bu konuda hiçbir yönlendirmeniz olmadıysa onu iade etmeniz için hiçbir sakınca da olmaması gerekir. Sadece ileride onunla aranızdaki bağlantılar ortaya çıkacak diye korkuyor olabilirsiniz.
Ben geçenlerde Amerikan sisteminin iç işleyişi açısından bir yazı yazdım. O yazıda anlatılanlar, yasalarda yazılı olan ve halka anlatılan resmi Amerika’yı tanımlamaktadır.
Ama siz de biliyorsunuz, bir de gayri resmi Amerika var.
Bu gayri resmi Amerika, yeri geldiğinde Guantanamo gibi bir uygulamayı da hukukun üstün olduğu toplumda başlatabilmiştir. Guantanamo’da tüm hukuki güvenceler, anayasal haklar ve insan hakları askıya alınabilmiştir. Başkan Obama, bu kampı kapatmak istemesine rağmen uzun süre kapatamamıştır.
Amerika, bizim içinde bulunduğumuz bölgeyle ilgili kararlarını çoğunlukla gayri resmi Amerika’nın yönlendirmeleriyle veriyor. İnsansız hava uçakları ile yaplan bombardımanların insan haklarına ve uluslararası hukuka uygun olduğu şüphelidir. Bu bombalamalarda “collateral damage” denilen tali hasarlar, istenmeyen yan etkiler de olur; yani bombanın asıl hedefi yanında hep masum insanlar da ölür. Bu nedenle Amerika’nın elinde çok sayıda masum insanın kanı vardır.
EĞER FETÖ LİDERİ İADE EDİLMEZSE
Amerika, Cumhuriyet tarihimizin önemli bölümünde resmi Amerika’nın duyarlılık kuralları çerçevesinde bizimle ilişkisini götürdü. İstisnai dönemler de oldu tabii ki ama genelde ilişkilerimiz resmen düzgündü.
Ancak FETÖ lideri iade edilmezse Amerika’nın Türkiye ilişkisini artık gayri resmi yöntemlerle sürdürme kararı aldığı ortaya çıkar.
Bir yanda koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer yanda FETÖ liderinin yer aldığı denkleme bakan gayri resmi Amerika’nın Türkiye’yi gözden çıkarıyormuş gibi FETÖ liderinin yanında durmayı düşünmesi bile sistem intiharı gibi bir şeydir.
Gayri resmi Amerika’nın operatörleri heyecanla böyle militanca kararlar almak isteyebilirler ama sistem içinde hep var olan akil insanların da devreye girip yönetimi makul olmaya, doğruyu yapmaya ikna edecelerine ve FETÖ liderini iade edip iki ülke arasındaki ilişkileri makul rasyonel düzeye çekeceklerine eminim.
GAZETELERİ NEDEN SESSİZ?
Belli başlı Amerikan gazetelerinin 15 Temmuz’dan itibaren tavırlarının hiç de normal olmadığını ve bunun hür ve özgür Amerikan basını geleneklerine yönelik bir hakareti oluşturduğunu daha önce yazdım.
Amerikan medya yöneticileri, kendilerinin hür ve özgür olduklarını, her tür baskıdan ve devlet yönlendirmesinden bağımsız kararlar alıp uyguladıklarını söylerler. Bu genelde doğrudur da. Bu da resmi Amerika’nın medya ile ilgili söylemidir ama bu konuda gayri resmi bir Amerika da vardır.
O gayri resmi Amerika bir centilmenler kulübüdür. Hassas konularda, Amerika Başkanı’nı temsil eden önemli insanlar, yayın yönetmenlerine telefon açar ve nerede, nasıl duyarlı olunması gerektiğini söyler. Bize filmlerde anlatılan yayın yönetmenlerinin bunu daima reddettikleridir ama gerçek hep böyle değildir. Eğer konu çok hassassa telefonu bizzat başkan da açar ve patron ya da yayın yönetmeni, başkanı dinlerler.
Açıkça söyleyeyim, 15 Temmuz konusunda Amerikan gazetelerinin gösterdiği tavır bana Türkiye hakkında da böyle bir telefonun açılmış olduğunu düşündürüyor. Sanki Amerika bu konunun ileride başlarını ağrıtacağını biliyor ve şimdiden pozisyon alır gibi davranıyor.
AMA BİR SEYMOUR HERSH ÇIKIVERİR
Gayri resmi medya âleminde bütün bunlar her zaman olur da bu gayri resmi tavır devamlı sürdürülemez. Çünkü düzenin bu boyutuna katiyen teslim olmayacak bir gazeteci çıkıverir ve gayri resmi Amerika’nın yaptıkları da bir bir ortaya dökülüverir. Benim Amerika sevgimin nedeni de bu gibi yazı ve fikirlere izin veren yapısı ve özgürlükleridir.
Bu tür gazetecileri düşündüğümde aklıma hep Seymour Hersh geliyor. Bu gazeteci Amerikan devletinin gayri resmi boyutunu hep ortaya dökmüş, perde arkalarını yazmıştır. Bu yüzden ödüller de kazandı.
BİR GÜN BULUŞTUĞUMUZDA...
Eğer Türkiye ile ilgili gayri resmi Amerika’nın bir operasyonu olmuşsa bugün bir Seymour Hersh’e yeniden ihtiyaç var.
Recep Tayyip Erdoğan’ın bir Beyaz Saray ziyareti öncesinde yakında bir kafede buluşup tanışmış olduğum Seymour Hersh, Türkiye hakkında çok bilgiliydi ve birçok gizli bilgiyi biliyordu. O konuşurken ceketimin cebinden kalemimi çıkarmak istediğimde elimi tutmuş ve “Bugün kalemini çıkarma” demişti. O gün bana Amerikan özel güçlerinin Batman yakınlarında yaptığı birçok operasyon olduğunu anlatmıştı. On the record olmayı reddettiğinden yazamamıştım o gün. Demek istediğim, Amerika’nın Türkiye operasyonları ile ilgili hayli bilgisi olan Seymur Hersh eğer isterse bunları yakında bir bir ortaya döker.