Tahliyeleri desteklemek lazım
Cezaevlerinden tahliyelere neden olan KHK konusunda insanın aklına ilk gelenin peşine takılıp gitmemesi ve bu tahliyelere ilkeli bir şekilde destek vermesi gerekiyor.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök dün hepimizin aklına gelen soruyu sorup “Hırsızı uğursuzu çıkarıp darbeciye yer mi açıyoruz?” diye yazmış.
Evet eminim ki KHK’nın hazırlanmasında bu pratik zorunluluk da güçlü rol oynamıştır. Ama bu pratik zorunluluk var diye böyle bir kararın alınmasının zamanının çoktan gelmiş olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Bunu adalete güven duyan toplum oluşturma çabasının bir parçası olarak görmeliyiz.
ADALETE GÜVEN
15 Temmuz darbe girişimi, makul tartışma yoluyla yapamadığımızı başarttı bize ve hoşgörüye, barışa, huzura odaklanmış bir toplumu oluşturmak için nasıl davranmamız gerektiğini hatırlattı.
Bunun sonuçlarını, siyasette yeni açılan konuşma yollarında, devlet yönetimindeki liyakat sistemine yeni yaklaşımlarda, hayata farklı bakan insanların anlaşma arzularında görüyoruz.
Bütün bunlar zaten olması gereken gelişmelerdi, fakat 15 Temmuz öncesinin Türkiye’sindeki bölünmüşlük ve güvensizlik duygusu sonucu hiç konuşmuyorduk.
15 Temmuz bize yeniden konuşma ve düşünme imkânlarını açtı.
FETÖ DARBESİ YİYEN ADALET
Bu FETÖ’cü çete nedeniyle ülkemizde en fazla darbe vurulmuş olan kurum adalet sistemidir.
Yargı ve infaz sisteminin içine sızdılar ve onu kendi hedefleri doğrultusunda kullandılar.
Bu da sadece adalet sistemine darbe vurmakla kalmadı, neredeyse sistemi tümden çökertecek bir güven krizine yol açtı/.
AZ DAHA TÜM ÜLKE ÇÖKÜYORDU
Eğer ben, sizler herhangi bir nedenle hâkim karşısına çıkıp “Acaba bu hâkim bana adil davranacak mı, acaba hakkımda karar verirken adil olacak mı?” sorularını sorduğumuzda, bu sorulara içtenlikle, “Elbette ben bu hâkime güveniyorum” diyemiyorsak bu sadece bizim değil tüm toplumun büyük bir sorunu haline gelmiş demektir.
“Acaba bu hâkim bana farklı hayat tarzım, siyasi görüşlerim nedeniyle kızgın da o yüzden mi böyle bir karar veriyor?” diye düşünmek zorunda kalırsak bir toplum için felaket zamanı gelmiş demektir.
ÖZKÖK DE EMİNİM Kİ...
Ertuğrul Özkök de eminim eski dönemde yakın çevresinden, “Ben bir gün hâkim karşısına çıkarsam ona nasıl güveneceğim, adil olunacağını nasıl bileceğim?” sözlerini duymuştur. Eskiden kendisinin de böyle düşündüğüne eminim.
Özetle FETÖ, adalete güven duygusunu çökertmişti.
Evet bizler bugün yeni bir Türkiye’nin heyecanını yaşıyoruz, ama en önemli sorunlarımızdan biri olan adalete tekrardan güveni sağlama işi de önümüzde büyük sorun olarak durmakta.
Ülkesini seven her insan polisine, savcısına, hâkimine tam güvenmek ve onların herkese eşit ve adil davranacağından emin olmak ister.
FETÖ nedeniyle yakın geçmişte biz bütün bu güven unsurlarının çökertildiği bir dönem yaşadık.
GÜVEN DUYGUSU OLUŞTURMAK
Bugün salıverilen insanların büyük çoğunluğu, o güvensizlik ortamında ceza alıp hapishanelere yollandılar.
Bu nedenle yeni bir başlangıç yapmalı ve demokratik Türkiye’ye yakışan bir sistemi oluşturmak için beyaz bir sayfa açmalıydık.
Hapishaneden insanların salıverilmesi de bu beyaz sayfanın açılmasının ve adalet sistemine yönelik yeni bir güvenin oluşturulmasının önemli bir unsurudur.
MASUM HER KOŞULDA KORUNMALI
Bu ilke olarak böyledir ama Ertuğrul Özkök’ün dünkü yazısında sorduğu soru da ortadadır. Tabii ki söylediği gibi bir tehlike hep vardır, yani hırsız uğursuz da salıveriliyordur.
Yani geçmişte hak ettiği cezaları alanlar da bugünlerde mutlaka diğerleriyle birlikte salıveriliyorlardır.
Ama bu, geçmişte haksızlığa uğrayanları, gerçekte masum olduğu halde ceza alanları, tamamen çarpıtılmış bir adalet sisteminin kurbanlarını korumak ve o dönemin yaralarını sarmak için alınabilecek bir risktir.
BİR UYGULAMA
Tüm ülkelerde adalet sistemlerine yönelik kararlar daima masumları korumak için alınır ve “Bu kararla suçluları da koruyor muyum acaba?” diye düşünülüp kararın alınmasından vazgeçilmez.
Bu gibi durumlarda ben daima Amerikan adalet sisteminin bir uygulamasını düşünürüm.
O sistemde polis, tutukladığı kişiye haklarını okumadı diye birçok katil ve hırsız hapisten kurtulmuştur, ama buna rağmen uygulamadan vazgeçilmedi.
Çünkü bu uygulama gerçekten masum olanların, haksız yere tutuklananların haklarını korumak için konulmuştur.
DAHA HUZURLU BİR ÜLKE İÇİN
Evet bu tahliye kararı, pratik bir zorunluluk nedeniyle darbecilere yer açmak için alınmış olabilir ve arada gerçekten suçlu olanların tahliye edilmesi ihtimali de vardır.
Ama içlerinde haksızlığa uğramış ve masum olduğu halde ceza almış biri bile varsa ve o da tahliye olmuşsa bence bu karar yerindedir ve desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum.
Şu anda hepimiz geçmişle hesaplaşma süreci içindeyiz, geleceğimizi ancak böyle daha sağlam kurabileceğiz.
Adalet sistemimizin geçmişteki haksızlıklarıyla da hesaplaşmalı ve daha adil, daha huzurlu bir ülkeyi kurmak için önümüzde açılmış olan beyaz yolda yürümeliyiz.