30 Ağustos
“Mustafa Kemal’in başkomutanlığında zaferle sonuçlanan büyük taarruzu bugün anıyoruz.”
Bayramı hepimize ilkokullarda öğretilen bu kelimelerle anıp yaşamak yerine onun aslında neyi temsil ettiğini, o yıllarda kökenleri sağlamlaştırılan “milli ruh”un ne olduğunu ve bunun bugün için ne ifade ettiğini gerçekten anlamamız, bu yıl her zamankinden çok daha önemlidir.
ANLAMAZSAK BEDELİNİ ÇOCUKLARIMIZ ÖDER
Çünkü ülkemiz içte ve dışta yine birçok düşmanla karşı karşıya.
Bize o yıllarda güç veren milli ruha yine çok ihtiyacımız var.
Eğer milli ruhun bu defa bölünmesine yol açarsak, yeniden ortaya çıkmasını sağlayamazsak bunun bedelini ne yazık ki çocuklarımız ve torunlarımız ödemek zorunda kalacak.
Bu ülkenin aksaçlıları olarak bugünün önemini, aslında neyi ifade ettiğini anlatmak, bunu unutmaya-unutturmaya eğilimli olanlara da hatırlatmak görevimiz olmalı.
HALKIN KARARLILIĞI
Kolay anlatılabilen kahramanlık hikâyelerine girmeyeceğim.
Türk’ün Türk’e propagandasına dönüşebilecek söylemlere ise hiç itibar etmemeye kararlıyım.
Her yönüyle gerçek bir kahramanlık öyküsü olan büyük taarruzun başkomutanı, bu halkı çok iyi tanımış bir insandı.
Onun ölmeyi emrettiği bu Anadolu insanları, namazlarını kıldıktan sonra Atatürk’e de inançlarını sürdürmüşlerdi.
Atatürk’ün laik düzene inancını, bu konudaki ilkeli duruşunu bence güçlendiren husus, halkta gördüğü bu duruş ve kararlılıktı.
Üzerinde o günleri anlatmak için çok şey söylenen milli ruh, işte sıradan insanların, halkın gösterdiği kararlılık ve duruştu.
15 TEMMUZ’DA MİLLİ RUH
Bence bu milli ruh, 15 Temmuz’dan sonra da canlandı.
Büyük taarruz günlerinde namazlarını kılıp aileleriyle helalleştikten sonra Atatürk’ün askerleri olarak ölmeye gidebilen o insanların ruhu, bence 15 Temmuz’dan sonra da ülke üzerinde dolaşmaya başladı.
O dönemde o milli ruh ayağa kalkmasaydı biz ne düşmanı denize dökebilirdik, ne de ülkemizi kurabilirdik.
O “milli ruh” olmadan aslında hepimiz bir hiçiz.
Yıllar içinde yaşadığımız ve hâlâ yaşamakta olduğumuz onca badireden sonra bunu artık hepimizin anlamış olması gerekir diye düşünüyorum.
HERKES ÖNEMİNİ ANLADI
Bunun anlaşıldığının ilk işaretini bence AK Parti verdi.
15 Temmuz darbesinin savuşturulmasından saatler geçtikten sonra Ankara’daki parti merkezlerine dev Atatürk posterini asarak o milli ruha ve Atatürk’e sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu.
O hareket bence geçmişin de bir özeleştirisiydi.
Biz Atatürkçüleri kıran ve üzen birçok söylem geçmişte Atatürk ve Atatürkçüler için kullanılmıştı. Bu bizlerin bir araya gelmesini engelleyen negatif bir söylemdi.
Bir araya gelmenin ve aramızdaki uçurumu köprülerle birbirine bağlamanın çok önem kazandığı bugünlerde AK Parti’nin köprüyü kurmak için attığı adımları coşkuyla karşıladığımızı ve bu 30 Ağustos’ta bugünlerin daha sağlam ve güzel bir geleceğin ilk günleri olmasını arzuladığımızı söylememiz gerekiyor.
57. ALAY
Bazı şeyleri teorik olarak bilseniz de gerçekten anlayabilmeniz için hayatın öğretmenliği gerekiyor.
Bu milli ruh gerçeğinin Anadolu insanı tarafından içselleştirilerek anlaşıldığını ve yaşanıldığını ben tesadüfen hayatın öğretmenliği vasıtasıyla anlamıştım.
Meslek hayatımın en anlamlı işlerinden birini Akşam Gazetesi’nde yayın yönetmeniyken yaşamıştım.
Çanakkale Zaferi kutlamaları yıldönümü için arkadaşlarım promosyon olarak bir poster önerisi getirmişti.
Önerdikleri poster, insanda derin duygu fırtınaları yaratan, ülkeye karşı sevgi ve saygımızı daha da artıran bir görüntüye sahipti.
Posterde, işgalcilere karşı ilk hücumu gerçekleştirecek, Atatürk’ün emriyle ölüme gidecek 57. Alay’ın kıldığı toplu namaz görülüyordu.
Bu postere okuyucuların gösterdiği yoğun ilgi ve bunun başka vesileyle tekrardan verilmesi için gelen yoğun talep bana milli ruhun bu ülke insanı için ne kadar önemli ve değerli olduğunu gösterdi.
Bu yüzden bu milli ruha bugün hepimiz sahip çıkmalı ve hep birlikte savunmalıyız.