Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerika gibi global bir gücün, sadece tek bir kişi için Türkiye gibi çok önemli ve stratejik müttefikini kaybetmeyi göze almasını bir süredir hayretle seyretmekteyim.

        Benim tanıdığım Amerikan devleti, kendisine hizmette ne kadar kusursuz olursa olsun bir bireyi korumak için global çıkar ilişkilerini feda etmezdi ve tarihinde de bunun örneği yok. Her büyük devlet gibi böyle konularda Amerikan devleti de acımasızdır.

        Söz konusu Türkiye gibi çok önemli ve hayati etkileri bulunabilecek bir ülkeyle ilişkileri olduğunda Amerikan devleti, bireyleri harcamaktan bugüne kadar hiç çekinmedi. Aslında meseleye global güç oyunları perspektifinden bakarsanız bunun böyle olması lazım, doğrusu da budur. Hiçbir bireyin önemi, koskoca güçlü bir müttefikten daha önemli olamaz.

        FETÖ YAKLAŞIMI DEĞİŞMEYE BAŞLADI

        Bunu bildiğim ve Amerikan devletinin tarihi bu tür örneklerle dolu olduğu için onların FETÖ gerçeğine yaklaşımlarını bir süredir hayret ve şaşkınlıkla izliyordum.

        Türkiye’nin tüm bastırmalarına, dosyaları hazırlayıp yollamasına ve yüz yüze yapılan diplomaside Türkiye’nin rahatsızlığını en zirvedeki isimlere kadar iletmesine rağmen Amerika, Türkiye gibi önemli ve stratejik ortağı bir ülkeyi kendisine yabancılaştırmayı göze alarak FETÖ’yü şu ana kadar korumasını dediğim gibi hayret ve şaşkınlıkla izledim. “Galiba aralarındaki ilişki benim bilmediğim ve bilemeyeceğim düzeyde çok daha derin olmalı” sonucuna varmaya başlamışken Amerikan devletinin FETÖ sorunuyla ciddi bir şekilde yüzleşmesine yol açabilecek haberler gelmeye başladı.

        TÜRKİYE’NİN SURİYE STRATEJİSİ

        Suriye’de yaşananlar nedeniyle ABD’nin FETÖ’yü korumak için Türkiye’yi gözden çıkarabilmesi neredeyse imkânsız bir hal aldı.

        Hele Rusya ile ABD arasında Suriye konusunda yaşanan son görüş ayrılığının ardından Rusya’nın açıkça Türkiye’ye göz kırpmaya başladığı da ortaya çıkınca Amerika, FETÖ konusunda kendisini biraz toparlamaya başladı.

        Ayrıca yeni başkan çok kısa süre sonra koltuğuna oturacak ve ABD’nin büyük devlet politikaları yeniden devreye girmeye başlayacak. Bu dönemde mutlaka Suriye politikaları ve hem bununla bağlantılı hem de bağımsız olarak Türkiye’yle ilişkiler de masaya yatırılacak.

        ABD DEVLET BİRİMLERİNİN TÜRKİYE GÖRÜŞÜ

        Devlet içindeki her birim Türkiye hakkındaki görüşünü başkana ayrı ayrı anlatacak ve uygulanmasını istedikleri politikaları iletecekler.

        Bu dönemde devlet birimlerinin, “FETÖ nedeniyle Türkiye gibi bir ülkeyle ilişkilerin bozulmasını göze alalım” görüşünü savunması imkânsızdır. Anlayacağınız, her ABD devlet biriminin FETÖ’yü sırayla gözden çıkardığını çok yakında göreceğiz.

        HILLARY NE YAPAR

        Satır aralarından anladığım kadarıyla FETÖ, başkan olarak Trump’ın seçilmesi ihtimalinden çok korkuyor. Çünkü Trump’ın, seçildiği takdirde FETÖ liderini hiç düşünmeden Türkiye’ye iade etmesi bekleniyor.

        Hillary Clinton’ın seçilmesi durumunda ise onun devlet politikalarına ve derin devlet duyarlılıklarına daha açık olacağı kesindir. Bu böyle ama yukarıda dediğim gibi şu aralar devletin öncelikleri de özellikle Suriye nedeniyle değişmek zorunda ve değişiyor da. Devlet resmen FETÖ’yü gözden çıkarma sürecine girdiği anda Hillary’nin de buna direnmeyeceği kesindir.

        ERDOĞAN’IN STRATEJİSİ

        Bu açıdan bakıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye politikasının ne kadar zekice ve ne kadar çok yönlü olduğu da görülüyor. Hele Rusya ile Amerika’nın Suriye konusunda ayrıştıkları bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izlediği strateji nedeniyle bunun rantını Türkiye yiyecek. Hem Suriye’deki konumumuz güçlenecek hem de FETÖ konusunda istediğimiz sonuçları almaya başlayacağız.

        Anlayacağınız, birçok farklı gelişme bu dönemde üst üste yaşandığından Amerika’da FETÖ ile yüzleşmenin ve onu gözden çıkarmanın gündeme gelmeye başladığı görülüyor.

        AMERİKA’NIN SURİYE POLİTİKASI

        Gerçi yeni başkana geçiş sürecinde politikalar değişir ama bugünden bakarsak Amerika’nın gelecekteki olası Suriye politikalarının Türkiye açısından ne anlama geleceği üzerinde de düşünmeliyiz.

        HILLARY BAŞKAN OLURSA: Onun PYD’ye özel önem verdiği biliniyor ve özellikle Suriye’de Kürtlerle ortak çalışılmasını destekliyor. Eğer bir Kürt koridoru projesi varsa bunu en sıkı savunacak başkan Hillary’dir. Çünkü o derin devlet projelerine sempatiyle bakmaktadır. Bu yüzden Hillary’nin Kürtlere yakınlığı Türkiye açısından bir sorun olacaktır.

        TRUMP BAŞKAN OLURSA: Öte yandan Donald Trump başkan olursa ABD’nin Suriye politikasının Türkiye açısından yine çok hoş olmamasını beklemek gerekiyor. Çünkü Trump bölgemizde Saddam Hüseyin ve Esad gibi insanlarla çalışmanın daha doğru olduğuna, bölge ülkelerinin sadece bir diktatör tarafından düzende tutulabileceğine inanıyor.

        Bunu devletin geçmiş Irak politikasını eleştirdiği konuşmalarında hep vurguladı ve Saddam Hüseyin’in Amerika tarafından devrilmesinin ne kadar da yanlış olduğunu söyledi.

        Bu nedenle eğer Trump başkan seçilirse Esad’la çalışmak isteyeceği neredeyse kesin gibidir; bunun da Türkiye açısından pek hoş olmayacağı da malum. Dediğim gibi, başkan olacak bu kişilerin görüşlerinin önümüzdeki aylarda radikal biçimde değişmesi de mümkün. Bu nedenle Türkiye, bu aşamada Suriye politikasında doğru bir pozisyon almıştır. Yeni başkanla daha elverişli koşullarda çalışma imkânını bulması da beklenebilir.

        Diğer Yazılar