Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Global güç oyunları içinde Türkiye’nin önemini çok iyi bilen ve Türkiye’ye çok da önem veren Amerikalı yetkili bana “Biliyor musun, DEAŞ ile mücadele stratejisi işin içine girmeden önce başkan Obama’nın dünyada en çok görüştüğü bağlantılı kaldığı lider Erdoğan’dı” dedi. Obama’nın bir yıl içinde Erdoğan ile 25 kez telefonla konuştuğu bile olmuştur ama sonra Suriye çatlağı ve stateji farklılıkları girdi devreye ve şimdilerde 2 defa görüşmeleri bile önemli sayılıyor diye üzüntüsünü belirtti.

        “Tabii çok görüştükleri dönem ABD’nin Türkiye’nin dünyaya ve bölgesine Müslüman bir model ülke olacağının düşünüldüğü dönemdi ve o günlerde Amerika Türkiye’ye çok önem veriyordu” diye sözüne devam eden bu önemli yetkili daha sonra Suriye çatlağının oluşmasıyla Amerika’nın Kürt stratejisinin oluşum tarihi hakkında bir özet verdi.

        “İlk önce şunu hiç unutma, bölgede oluşan strateji hakkında Amerkan devletinin birimleri arasında da tam anlaşma bulunmuyor. Örneğin CIA hâlâ daha Türkiye’nin desteklediği muhalif cepheyle de çalışılması gerektiğini düşünürken Pentagon ise Kürtlerle işbirliğine yoğunluk verilmesini istiyor. Kürtlere yapılan önem vurgusunun Pentagon’daki gelişme tarihine kısaca bakarsak hâkim olmaya başlayan stratejik düşüncenin nedeni de ortaya çıkar” dedi yetkili ve sürdürdü:

        PENTAGON’DAKİ TOPLANTI

        “Geçtiğimiz aralıkta Başkan Obama ana gündemin DEAŞ olacağı bir toplantının Pentagon’da yapılmasını istedi. 14 Aralık’ta tüm birimler bir araya geldiler ve ilk önce Başkan Obama kısa konuştu. Cumhuriyetçilerin Suriye konusunda yönetimin bir şeyler yapamadığını söylemeye başladıklarını, bunu başkanık seçiminde de kullanacaklarını, kendi yönetiminin yeni başkana böylesine çözülmemiş bir sorun bırakmak istemediğini anlattı.

        Başkan DEAŞ ile mücadelede hızlı sonuçlar alınmasını istediğini söyledi ve tüm birimlerden operasyonların ortaya koyulmasını istedi.

        TÜRKİYE NE YAPIYOR?

        Toplantıda Türkiye ne yapıyor konusu da uzun uzun konuşuldu ve özellikle CIA’dan Türkiye ile ortak çalışılmasının öneminin anlatılmasına rağmen toplantıdaki hava DEAŞ ile mücadelede Suriye Kürtlerine PYD’ye ağırlık verilmesi devlet kararı olarak alındı. Bunun Türkiye’yi ne kadar rahatsız edeceği de konuşuldu. PYD’ye sağlanan silahların kontrolünün sağlanması durumunda Türkiye’nin itirazlarının en aza indirilmesinin umulduğu da anlatıldı. Ama biliyorsun daha sonra Türk istihbarat birimleri bize PYD’ye verilen bazı silahların PKK elinde yakalandığını gösteren bazı belgeler de verdi; bu da ayrı birimler arası tartışma süreci başlattı. Çünkü bildiğiniz gibi PKK Amerika’nın da terör örgütleri listesinde yer almaktadır.

        TOPLANTIDAN BİR HAFTA SONRA

        Pentagon’daki toplantıdan bir hafa sonra Savunma Bakanı Ashton Carter Türkiye’ye uçtu. Bu enteresan bir ziyarettir, çünkü sembolik işaretlerle doludur. Ashton o ziyeretinde Ankara’ya gitmedi, direkt İncirlik Üssü’ne uçtu. O günlerde İncirlik’in DEAŞ ile savaşta komuta merkezi olması kararlaştırılmıştı. Savunma Bakanı tüm Türkiye temaslarını incirlikte yaptı. Bu DEAŞ ile mücadelede Kürtler le stratejik işbirliği kararının politik olarak verildiği ve bundan sonra o kararın Amerika tarafından değiştirilmesinin imkânsız olduğu mesajıydı aslında.

        - Daha sonra yaşananları biliyorsunuz, Türkiye kendi stratejisi doğrultusunda DEAŞ ile mücadelesini bağımsız yürüttü. PYD’ye yönelik askeri tedbirleri de hep açık ve yürürlükte tuttu. Türkiye’nin bu tavrı Amerikan yönetiminde ve Beyaz Saray’da büyük rahatsızlık yaratıyor. Şöyle söyleyeyim bugün Gülen’in iadesi konusu olmasaydı Türkiye Amerika ile sadece tek bir sorunu konuşuyor olacaktı, o da PYD stratejisi olacaktı.

        - Şimdi Türkiye Suriye içlerine kadar girip DEAŞ mücadelesini sürdürüyor. Bunun gayet tabii ki PYD’ye yönelen boyutları da var ve bu durum Amerikan yönetimini çözümü neredeyse imkânsız ikilemlere düşürüyor. DEAŞ ile mücadelesinde Kürtlere ağırlık veren ABD bu konuda Türklerle anlaşmasının neredeyse imkânsız olduğunu düşünüyor. Musul’da yapılan son operasyonun komuta merkezinin İncirlik değil Kuveyt yapılması da işte bu nedendendir.

        Halen aktif görevde olduğundan ismini vermek istemeyen bu yetkilinin söyledikleri gösteriyor ki ABD yönetiminin Kürtlerle işbirliğine bu kadar hızlı ve yoğun girişmesinin temelinde bazı iç politik kaygıların da olduğu bariz. Hatırlayın Obama aralık toplantısına bu konuda Cumhuriyetçilerden gelen baskı da olduğunu hatırlatarak başlamıştı. Pentagon’daki toplantıdan sonra Türkye ile Amerika gittikçe artan biçimde birbirlerinden uzaklaştılar ve şu anda Amerika’nın bu sorunu nasıl çözeceği hakkında fazla bir fikir de yok.”

        GÜLEN’İN İADESİ

        Yetkiliye, “Gülen’in iadesi konusu olmasaydı iki ülke şu aralar sadece PYD’yi ve Suriye’yi konuşacaklardı” demesi nedeniyle Gülen’in iadesi konusunun ne durumda olduğunu da sordum. “Bekir Bozdağ’ın Washington ziyaretine burada çok önem veriliyor. Meselenin adalet bakanları düzeyinde ele alınmasına önem vurgusu yapılıyor Washington’da” dedi.

        “Peki bu ziyaretle bu sorun çözülür mü? Gülen iade edilir mi?” diye sorunca aynı yetkili “Washington’daki birimlerde bu ziyarete çok önem verilse dahi sorunun yakın zamanda çözülmesi pek mümkün görünmüyor. Bürokraside en azından bu yönde bir hareket yok şu anda” dedi. “Bu sorunun diğer önemli sorunların tartışılmasını engellemesine, kilitlemesine izin verilmemeli ve bence Gülen meselesini aramızdaki çözüm bekleyen diğer tüm sorunlardan ayırıp ayrı bir konu olarak tanımlamak gerekir” diyen bu yetkili, “Eğer bu yapılırsa belki o zaman stratejik ortaklığımızın gerektirdiği işbirliği ve stratejik kararlar konusunda adımlar atılırken Gülen meselesini de konuşmayı sürdürürüz” dedi. Ben böylesi bir yaklaşımın Türkiye tarafından kabul edilebileceğine inanmadığımı söyledim, ama orada fikir bildirmek için değil fikirleri dinlemek ve aktarmak için bulunduğumdan görüşmemiz sona erdi.

        Diğer Yazılar