Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Washington’da devlet yönetimini yakından izleyen kaynaklar, Trump yönetimi içinde oluşmaya başlayan, Türkiye-Amerika ilişkisinde büyük tehlike yaratacak bir gelişmeye dikkat çekiyorlar.

        Bu kaynaklar, Trump’ın kadro tercihlerinin ardından daha net görülen bu büyük tehlikeyi anlamak için Bush yönetimiyle bir karşılaştırma yapmak gerektiğini söylediler.

        Devlet yönetiminin arka odalarını da iyi takip eden bu kaynaklar, radikal İslam’a karşı savaş açan Bush’un bile 11 Eylül’den sonra bir camiye gidip ılımlı İslam ile bu teröristler arasındaki ayrımı vurguladığını ve o dönemki yönetimin “terörün sosyal ve ekonomik koşullardan kaynaklandığını, İslam diniyle alakası olmadığını” belirttiğini, şimdi Trump yönetiminin asıl sorunun İslam’ın kendisiyle ilgili olduğunu düşünenlerden meydana geldiğini vurguluyorlar.

        Bu düşüncenin Trump yönetimine tamamen hâkim olduğu takdirde Türkiye ile Amerika’nın rasyonel ve iki ülke çıkarına uygun bir ilişki kurabilmesinin çok zor olacağı belirtiliyor.

        ‘TÜRKİYE, ABD’NİN İÇ POLİTİKA PROBLEMİDİR’

        Bu kaynaklar, “Bizler bugüne kadar Türkiye’yi Amerika’nın bir dış politika sorunu olarak ele alıp çözümler düşünmeye çalıştık. Ama Trump yönetiminde Türkiye, Müslüman bir ülke olarak artık bir iç politika sorunudur da” dediler ve analizlerini şöyle sürdürdüler:

        “Başkanın yeni adamları, İslam dini ile terörün farkını ayırt edemiyorlar. Hepimiz bu tavrın, yönetime gelip gerçekleri gördükleri zaman değişebileceğini umabiliriz. Ama unutmayalım ki nasıl Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmalarında dış politikadan bahsederken veya Amerika aleyhine konu- şurken kendi seçmenini düşünmek zorundaysa, Trump da dış politikada karar alırken kendi seçmenini düşünecek.

        Ve maalesef onu iktidara getiren sağ seçmen kitlesi, İslam dini ile terörün ayrımını yapabilecek düşünceye sahip değil, yani başkanın adamlarını kontrol altına alacak bir demokratik güç de bulunmayacak.”

        İHVAN'A KARŞI TAVIR İSTEYECEKLER

        “TRUMP yönetimi, DEAŞ’a karşı savaşan Müslüman Türkiye’yi destekleyecek, ama iş bununla kalmayacak” deniyor. Trump’ın ulusal güvenlik takımı, İslam dinini terörden ayrıştırmadığı için kısa süre sonra Müslüman Kardeşler’e karşı da tavır isteyecekler.

        Trump’a ilk telefonla ulaşanlardan Sisi’nin de bu konuyu görüştüğü söyleniyor. “Bu durumda Türkiye ile ilişkilerin kopma aşamasına gelmesi bile beklenebilir” diyor Washington’daki uzmanlar.

        MİKE FLYNN'IN GÖRÜŞLERİ

        Başkan Trump tarafından Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’na aday gösterilen Mike Flynn’ın geçmişte İslam dini hakkında korkunç görüşleri bulunuyor. Flynn, “İslam militanlığı, global düzeyde varoluşsal bir tehdittir. Sorunun kökeninde İslam inancı vardır” dedi. Hatta bunu bir zamanlar kansere bile benzetti.

        Şimdi böyle görüşleri olan bir insanın Beyaz Saray’da her gün başkanın yanında bölgemiz ve ülkemizle ilgili görüşlerini anlatması gayet tabii ki hoş değil.

        Tabii hemen, “Görüşleri böyle olan bir insan, nasıl oldu da ‘Türkiye çok önemli bir müttefiktir. Gülen’in geri verilmemesi durumunda bu önemli müttefikle ilişkilerimizin bozulmasını göz önüne alamayız’ diye yazdı? Peki bu görüşlerini eski söyledikleriyle nasıl bağdaştırabiliriz?” diye sorabiliriz.

        Ben de generali yakından tanıyan isimlere bunu sordum ve şu cevabı aldım:

        “Mike Flynn’ın birçok Müslüman tanıdığı vardır, bazılarıyla da iyi arkadaştır. Flynn, Amerika’nın İslam dinini daha iyi tanıyıp anlaması için gayret etmesi gerektiğini savunuyor. Eğer İslam dini iyi anlaşılırsa son derece hoşgörülü ve toleranslı olduğu da ortaya çıkar. Flynn, Türkiye’yle ilişkilerde bu potansiyeli görüyor olabilir.”

        SORUN OLABİLİR

        Daha önce yazdım, Mike Flynn görevi kesinleşmeden önce The Hill adlı gazeteye Türkiye’yle ilgili çok dostane bir yazı yazdı. Türkiye’nin çok önemli bir müttefik ve Erdoğan’ın seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olduğunu, darbeyle suçlanan Fethullah Gülen’in de Türkiye’ye geri verilmesi gerektiğini söyledi.

        Bunun üzerine Türkiye düşmanı çevreler, Flynn’ın şirketinin Türkiye’den para aldığı, bu nedenle bu görüşleri savunduğu söylentisini yaydılar. Yönetim muhalifleri bu aralar daha çok Flynn’ın Rusya’yla yakınlığına konsantre oldukları için Türkiye konusu fazla gündeme getirilmedi.

        Ancak Beyaz Saray’ın işleyişini çok iyi bilen bir görevli, bana “Mike Flynn sadece para aldığı söylentisi var diye psikolojik olarak Türkiye’ye karşı tavrını sertleştirme yoluna gidebilir” diyerek tehlikeye dikkat çekti.

        CIA’NIN YENİ BAŞKANI

        Başkan Trump tarafından CIA’nın başına getirilecek olan Mike Pompeo da İslamofobik görüşleri olan bir insan olarak tanınıyor. Burada bağlantılı olduğum gazeteci arkadaşlar, onun geçmişte özellikle Boston bombalamasından sonra verdiği İslamofobik demeçleri gösterdiler.

        Dediklerini tabii ki burada tekrarlamayacağım, ama CIA’nın başındayken bu görüşlerin nasıl hayata geçirileceği de kuşku yaratıyor. Beyaz Saray’a yapılan atamalar için Kongre onayı gerekmiyor, ama CIA Başkanı için onay lazım. Bakalım Kongre’de onun bu yönü için bir şey söylenecek mi?

        ADALET BAKANI SESSİONS DA IRKÇI

        Adalet Bakanlığı’na teklif edilen Jeff Sessions da eskiden ırkçı fikirlere sahip bir kişi olarak biliniyor. Değiştiği yolunda ise elde pek kanıt yok. Alabamalı bu kişinin Adalet Bakanı olduğu bir ülkede, Müslü- manlara karşı adil olunacağı konusunda kuşkular ve korkular var. Sol ve demokrat çevreler direnmeye hazırlanıyorlar. Bu tür hazırlıkları merkez medyada değil, alternatif basında okuyabiliyorsunuz.

        Diğer Yazılar