Bu konsey neyin konseyi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm dünyaya yaptığı ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da tekrarladığı çağrının ne kadar önemli, zamanlamasının ne kadar doğru olduğu Halep’te son yaşananlarla ortaya çıktı.
Ne diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan?
“Dünya 5’ten büyüktür” diyordu. Bu tespiti ve çağrısı, aslında 20’nci yüzyılın artık yetersiz kaldığı ve çalışmadığı belli olan düzeninin nasıl değişmesi gerektiğine işaret etmektedir.
UTANÇ VERİCİ DURUM
Birleşmiş Milletler’de adı “Güvenlik Konseyi” olan bir şey var, ama bunun neyin konseyi olduğu belli değil. “Güvenliğin konseyi” olmadığı artık kesin, “zulmün ve barbarlığın konseyi” olmaya doğru gidiyor gibiler.
Bildiğiniz gibi bu konseyde yer alan daimi üyeler, dünya sisteminin merkez ülkelerinden oluşuyor.
Onların her birinin kararları veto etme gücü var.
Aslında hiçbiri insanlığa hizmet ve daha güzel bir dünya oluşturmak için orada değil.
Her ülke kendi çıkarı için en acımasız, en adaletsiz kararların bile arkasında durabiliyor.
HALEP’TEKİ MASUM ÇOCUKLAR
Durum böyle olunca Halep’te çocuklar katledilirken, şans eseri sağ kalanların ise ruhları paramparça edilirken, artık adına “güvenlik” diyemeyeceğim bu konsey sessiz durabiliyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, onları harekete geçirmek uğraşıyor.
Ama düzen öylesine kurulmuş ve kilitlenmiş durumda ki, Rusya’nın “Evet” dediğine ABD “Hayır” diyor. ABD “Evet” derse bu defa Rusya veya Çin “Hayır” diyor.
Oyun böyle sürüp gidiyor.
Yani efendiler, New York’un göbeğinde oyunlarını oynayacak diye çocuklar ölüyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Ama Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda durumun böyle olmadığına emin olun. 16 Aralık 2016 CUMA
Dünyadaki tüm ülkelerin temsilcilerinin bulunduğu genel kurulda Türkiye saygıyla izleniyor, Erdoğan’ın diplomatik çabaları takdirle karşılanıyor.
KONSEYİ AŞMANIN YOLU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya 5’ten büyüktür” sözüyle aslında bunun işaretini verdi, ama bu şerefsiz ve adaletsiz sistemin politika oyununu aşma ve 20’nci yüzyılda kalmış olan bu işlemeyen kilitli düzeni yıkma zamanı çoktan geldi.
Birleşmiş Milletler’in oyun kuralları içinde kalarak kendi oyunlarını onlara karşı kullanmanın yolu da var.
Oyunu biz, Güvenlik Konseyi’nin alışık olduğu biçimde biraz pis oynamalıyız ve kendi kurallarını bu acımasız insanların suratlarına çarpmalıyız.
BARIŞ İÇİN BİRLEŞME
New York’ta bu fikrin peşindeyken kurulun ve konseyin çalışmalarını çok iyi bilen ve sürekli onları takip eden bir uzman, bana bunu anlattığında çok heyecanlanmıştım. Şimdi daha da heyecanlıyım.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 377 (V) ve 3 Kasım 1950 tarihli “Barış İçin Birleşme” kararı var.
(Şimdi anlaşma metninden aynen alıyorum):
“Güvenlik Konseyi’nin bütün üyeler adına sorumluluklarını yerine getirmemesinin üye ülkeleri yükümlülüklerinden veya BM’nin şartı gereğince barış ve güvenliği muhafaza etme sorumluluğundan kurtarmadığının bilincinde olarak;
...Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasında oybirliği olmadığından dolayı, barışın tehdit edilmesi ve güvenliği muhafaza etmek hususundaki asli sorumluluğunu yerine getiremezse, genel kurul barış ve güvenliği muhafaza etmek veya eski haline iade etmek için barışın ihlali ve saldırı fiilinin mevcudiyeti durumunda gerekirse silahlı kuvvetlerin kullanılması da dahil üye ülkelere kolektif tedbirlerin alınması için uygun tavsiyeleri yapma amacıyla derhal konuyu ele alacağını kararlaştırır.”
TÜRK DİPLOMASİSİ VİCDANLARA SESLENİYOR
Gördüğünüz gibi Birleşmiş Milletler’in kendisi için yazdığı oyun kuralları içinde Güvenlik Konseyi 5’lisini aşma yolları da vardır.
Bence Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun vicdanına seslenme gücüne ve etkili olmasını sağlayacak saygı düzeyine sahiptir.
“Bu insanlar Halep veya Suriye genelindeki çocuklar ve masum insanlar için bir araya gelmezlerse ne işe yararlar?” onu da sormak gerekiyor.
Bu 377 (V) maddesinin, bugün olduğu gibi işler çığırından çıkmadan çok önce bölgemiz için neden işletilmediğini de anlamak mümkün değil.
OLAĞANÜSTÜ TOPLANTI DA YAPILIR
Metinde daha sonra olağanüstü toplantı yapılabilmesi de şöyle anlatılıyor:
“Genel kurulda konuyla ilgili talebin yapılmasından itibaren 24 saat içinde olağanüstü toplantı yapılabilir. Böyle bir olağanüstü toplantı, Güvenlik Konseyi tarafından herhangi bir 7 üyenin (şimdi 9) oyuyla veya BM üyelerinin çoğunluğu tarafından talep edilirse yapılacaktır.”
Evet bence de dünya 5’ten büyüktür.
Merkez ülkelerin, masum insanların, çocukların katledilmesi skandalına artık son verilmelidir.
Ve bence bu işin öncülüğünü yapmak da Türkiye’ye yakışır.