Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her biri üçüncü sınıf korku filmi kalitesinde olan otobüs yolculuklarım sonucunda beni artık hiçbir şey şaşırtamaz, korkutamaz diyordum.

        Çünkü bugüne kadar ebola virüsünün saldırgan türünü taşıdığına inandığım bir kişiyle beş saat yan yana seyahat etmekten tutun, çoğu malarya hastalığı kapmış gibi titremekte olan evsizlerle yemek paylaşmaya kadar her şeyi yaşadım. Dibe vurdum sanıyordum, artık daha da dibe gitmek imkânsız diye rahatlatıyordum kendimi.

        Sokakta mecburen yaklaşık 19 saat geçirdiğim günün ertesi sabaha karşı otobüs terminaline erken girmek zorunda kaldım.

        Buradaki otobüs terminali üç futbol sahası kadar büyük. Sabah 2.45’te ikinci kat tabii ki boştu.

        Koskoca koridorun tam ortasında bir zenci yerde, uzun eşek oyununda üstüne atlanmasını bekleyen insanların absürd pozisyonunu almış durmaktaydı.

        Durup dururken bu görüntü kendi başına zaten yeterince ürkütücüydü.

        Sonra adam birden ulumaya başladı. Büyük alan bomboş olduğundan uluması her taraftan yankılanıyordu.

        Otobüsüme gitmek için adamın yanından geçmek zorundaydım.

        Ben yaklaştıkça adamın gerçekten de bir kurt adama dönüşmüş olabileceğini gördüm. Bir defa göz çanakları kıpkırmızıydı. Kurtların da yıkanmayı fazla sevmediklerine eminim de bu adam neredeyse 10 yıl filan yıkınmamış olmalıydı.

        Sadece yanından geçerken bile koku sindi her yerime. Adam yıkanmamakla birlikte bir 10 yıl süreyle tırnağını da kesmemiş olmalıydı. Pedikür de yaptırmamıştı ya da adam gerçekten kurt adama dönüşmekte olduğundan tırnakları olağanüstü hızla uzamaktaydı.

        Kurtların insandan başka ne yediklerini bilsem ona yanından geçerken bundan ikram edip kendimi kurtaracaktım ama telefondan internet araştırması sonucunda tercihlerinin insan eti olduğunu öğrendim. Kendisine yürüyerek gelen akşam yemeğine hazırlanmış ve bunu sıkça uluyarak kutlamakta olan bir adamın yanından geçmek zorundaydım.

        Bir ara hayvanat bahçesinin kaçak hayvanları yakalama timini bile çağırmayı düşündüm.

        Gerçi ben onlar için bir kurt adama sunulabilecek en güzel yemek kıvamında olmalıydım bundan da vazgeçtim.

        Gerçi benim uluyan adamlarla deneyimim de vardır. Babam Ankara’da herkeste kuduz korkusu varken ve annemin de kuduzdan çok korktuğu bir yılda, bir gece içkiyi iyice çektikten sonra, hem sarhoş hem de deli olduğundan ağzını sabunla köpürtmüş ve dışarıya çıkmış.

        Annem dışarıyı seyrettiği penceresinde aniden dışarıdan önüne dikilmiş ve ulumaya başlamış. Düşünsenize annem kuduzdan ölümüne korkuyor ve babam ağzından köpükler saçarak ve uluyarak birden camın önüne dikiliyor. Aralarındaki iletişimsizliği tahmin edebiliyor musunuz?

        Belki gerçekten de kudurmuş olabilirdi; bu korku tüm ailede yıllarca sürdü.

        O gün ben babama bir kadeh içki daha vererek sakinleştirmiştim ama otobüs durağındaki esrarkeşin bir kadeh rakıyla sakinleşeceği şüpheliydi.

        Adamın derdi neydi tam bilemiyorum, ama ben gözden kayboluncaya kadar ulumasını sürdürdü. Bir ara ağlıyor gibi de geldi bana ama “Sorun ne kardeş?” demek için dönmeyi düşünmedim bile.

        İSTİHBARAT FİLMİNİ İZLERKEN

        Dün dedim ya, birkaç gündür Kuzey Suriye’de ne oluyor, ne olacak soruşturması sürdürüyorum Washington’da diye... Dün bu bağlamda gittiğim birimde bir istihbarat görüntüsü seyredenlerle birlikte oldum. Görüntüler Kuzey Suriye’deki bir insansız hava aracından gönderilen gerçek zamanlı görüntülerdi. Odadaki uzmanlar görüntüler hakkında açıklama da getirdiler. Kamyonların her birinin üzerinde ağır silahlar, tanklar, uçaksavarlar vb. silahlar bulunuyordu. Taşıyanlar ise Amerikan korumasındaki Amerikan ulaştırma ekipleriydi. Bu teçhizat Rakka’daki PYD güçlerine gönderiliyordu. Verilmek istenen mesaj netti: “Biz ABD olarak PYD’nin arkasındayız ve silahları da bizden gidiyor.” Net ve açık bu söyleniyordu. Bizim istihbaratımızın elinde de bu görüntüler vardır, ama ben bana gösterileni yazayım dedim. Bunu izledikten sonra hazırlamakta olduğum yazı için sorularımı sordum ve cevapları da geldi.

        KONGRE'NİN ATILIMI

        Amerika'nın temsilciler meclisindeki Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti ortak hareket edip (bipartisan) bir atılım başlatarak yönetimin Suriye için bir kapsamlı strateji hazırlamasını istediler ve bu talebe ortak imza koyarak bunu Beyaz Saray’a ilettiler. Trump yönetiminin buna nasıl cevap vereceği merakla bekleniyor.

        PYD DE WASHINGTON DA HAREKETLİ

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Trump ile görüşmek için Washington’a geldiğinde PYD yandaşlarının birçok gösteri planladığı haberleri geliyor. Bu grubun örgütleyicilerinden olan ve bu köşede daha önce anlatmış olduğumuz İlham Ehmed önceki gün Washington Post’ta bir yazı yayımlayarak gösterilerinde kullanacakları tema hakkında işaret vermiş oldu. Burada “Biz Amerika’nın dostuyuz, Türkler bizi bombalıyor” mesajı verilmeye çalışılıyor.

        Diğer Yazılar