Rakka'dan sonra ne olacak?
Washington’da her birimde Rakka’nın DEAŞ’tan kurtarılması sonrasında bölgede neler olacağı konuşuluyor.
“Levant’ın kontrolü kimde olacak” genel başlığı altında ele alınabilecek düşünme sürecinde değişik fikirler çatışıyor. Amerikan yönetimi, Başkan Trump’ın Suudi Arabistan konuşmasının ardından Rakka sonrası bölge için kapsamlı strateji oluşturma çalışmalarını hızlandırdı.
Bölgenin geleceği hakkında söz sahibi olma iddiasında bulunan her çevre, strateji oluşturacak birimleri etkileme çalışmalarını yürütüyor.
Bu bağlamda Suriye’nin kuzeyindeki Kürtleri temsil edenler, 25 Mayıs’ta Washington’da bir sempozyum düzenleyecekler. Bu sempozyumun ana konu başlığı “Ortadoğu’nun geleceğini oluşturmak için Amerika ile Kürtler arası işbirliği”.
İRAN’IN DURUMU
Washington’daki Ulusal Basın Kulübü’nde düzenlenecek ve tüm gün sürecek konferansta nelerin konuşulacağıyla ilgili bilgi vermek için oturum konularını açıklamalıyım.
Birinci oturum: “İran’ın bölgedeki genişlemeci politikaları, İran’ın içindeki baskıcı politikaları gölgede bırakıyor.”
İkinci oturum: “Kerkük, Sincar ve bağımsızlık; KRG’yi (Kürdistan Bölgesel Yönetimi) neler bekliyor.”
Üçüncü oturum: “Türkiye’de yönetimin durumu ve bunun Kürtler açısından anlamı.”
Dördüncü oturum: “Suriye iç savaşında Rojava’nın değişen dinamikleri.”
Oturum konularından da anlaşılabileceği gibi Türkiye’yi gayet yakından ilgilendiren konular konuşulacak.
Daha önce bu köşede faaliyetlerini anlattığım ve kendisine Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu Başkan Yardımcısı unvanını veren İlham Ahmed’in de konuşmacı olarak katılacağı bu konferansın sonuçlarını gelecek haftadan itibaren yazmayı umuyorum.
Bunlar yaşanırken ve Kürtler her gün yönetim birimlerinin masasına yatırılmışken bir yandan da İran konusu gündemlerin en önemli maddesi.
Başkan Trump, Suudi Arabistan konuşmasında Müslüman Arap ülkelere, İran’a yönelik mücadele için işbirliği çağrısı yaptı. Ancak henüz ortada Rakka sonrası için tutarlı bir Suriye projesi olmadığından bu çağrının pratikte ne anlama geleceği pek belli değil.
Çünkü DEAŞ’a karşı mücadele ABD’nin tek konsantre konusu olduğundan bugüne kadar İran’ın Suriye içindeki etkinliğini artırma mücadelesine göz yumulmuştu.
İran da bundan yararlanarak Lübnan’a, hatta İsrail sınırına kadar uzanan bir koridor oluşturma mücadelesine girişti ve bunu başarıyla da sonuç- landırmak üzere.
Bu etkinlik koridoru projesi Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiriyor; çünkü bu koridor bizim güney sınırlarımızın yakınından geçiyor.
İran zaten PKK ile ilişkileri iyi olan bir ülke; şimdi ise Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerle aynı tür ilişki kurup oluşturdukları koridorun güvenliğini sağlamaya çalışıyorlar. Zaten Kürtlerin Washington’da düzenlediği toplantıda ele alınacak konulardan biri de bu.
TÜRK ÖZEL KUVVETLERİ
Amerika şu anda İran’a karşı bir Arap Müslümanları ittifakı çağrısı yaptı, ama Rakka’nın DEAŞ’tan kurtarılması sonrasında ne yapacağını da pek bilmediğinden İran’ın Suriye içindeki faaliyetleri için hâlâ etkili bir ses çıkarmıyor. Bu konu Trump’ın İsrail görüşmelerinde de gündeme geldi.
ABD kısa vadede ne yapması gerektiğini biliyor gibi, ama uzun vadeli bir planı henüz yok. Bunun da Türkiye’nin yardımı olmadan başarılabileceği pek düşünülmüyor Washington’da.
ABD şimdilik şunu garanti ediyor: “Rakka, YPG ile işbirliği içinde DEAŞ’tan temizlendikten sonra Kürtlerin eline bırakılmayacak. Bölgenin etnik özelliklerine uygun olarak Araplara teslim edilecek. Rakka için oluşturulan gücün içindeki Arap savaşçı oranı da önümüzdeki günlerde artırılacak.” Bunların yanı sıra Rakka harekâtı- nın sonuna doğru bir güvence olarak Türk Özel Kuvvetleri’nin de bölgeye davet edilmesi düşüncesi var.
YPG’nin, ABD’nin planlarının bu bölümlerine ne dedikleri ise 25 Mayıs’taki konferansta daha net ortaya çıkacak diye umuyorum.