Katar operasyonunun asıl nedeni
Washington'da gerçekler hiçbir zaman ilk bakışta görünenden ibaret değildir.
İlk gerçeğin yanında mutlaka derinden farklı bir gerçeklik daima bulunur.
Olayların hızlı ve farklı gelişmesi nedeniyle anlatılan gerçekler yanında bir de üzerinde açıkça konuşulmasa bile Washington’da belirli çevrelerde konuşulan bir başka gerçeklik de var. Ben bugün Washington’da edindiğim izlenimlerle sizlere Katar operasyonunun temelindeki farklı gerçekliği anlatmaya çalışacağım.
Katar’ın “Müslüman Kardeşler” ile bağlantıları ön plana çıkarıldı ve esas sorun buymuş gibi algılanmaya başlandı.
Benim bazılarından duyduklarım asıl gerçeğin bu olmadığı yönünde. Olan bitenin temelinde İsrail’in çıkarlarının korunması için İran’a yönelik bir hareketlenme var. Müslüman Kardeşler boyutu ve Türkiye bu işin içine sadece asıl operasyon hedefini karartmak, dikkatleri başka yöne çekmek için kullanılıyor.
Bunun büyük bir iddia olduğunun farkındayım; Washington’da bunu ilk kez duyduğumda ben de öyle hissetmiştim, ama Yahudi lobilerine yakın olan kendileri de Yahudi uzman ve görevliler bunu anlatıyorlar.
İSRAİL’İN SURİYE TESPİTLERİ
“Gerçek” gerçeği anlamak için İsrail’in Suriye’nin geleceğiyle ilgili yaptığı tespitleri, Suriye’deki son gelişmelere tepkisini ve Güney Suriye’de yaşanmakta olanları anlamak ve üzerinde düşünmek gerekiyor.
İsrail’in bölgeye yönelik tavırlarını şu üç tespit yönlendiriyor:
1- Esad orta vadede gitmeyecek.
2- Şii radikal hareketler Sünni radikal hareketlerden İsrail açısından çok daha büyük tehlike arz ediyor.
3- İran’ın Hizbullah ile birlikte hareket ederek Güney Suriye’de Körfez’den Akdeniz’e giden bir etkinlik kanalı açması İsrail’in varoluşsal çıkarlarına tamamen aykırıdır. Bu yüzden Güney Suriye’de İran etkisini artıracak hareketlenmeleri yakından izleyip müdahaleler de yapıyor.
AMERİKA’NIN ORTADOĞU TAVRI
Rusya’nın Suriye’deki rejim ve İran tarafında tavrını net koymasından sonra İsrail için Amerika’nın tavrı hayati önem kazandı. Obama döneminde ABD’nin İran yüzünden İsrail ile arası açılmaya başlamıştı, ancak Trump iktidara gelince tavrını İsrail’den yana koydu ve İran’a karşı da net tavır aldı.
İsrail’in büyük tehdit olarak gördüğü İran’ın Güney Suriye’de bir Şii hâkimiyet koridoru oluşturma çabalarına yönelik Amerika’nın Suriye, Irak ve Ürdün sınırlarına yakın bölgede İran’a yakın güçlere hava saldırıları yapması temelde İsrail’in çıkarlarını korumak içindir.
Amerika’nın Ortadoğu politikalarını tekrardan İsrail çıkarlarına uygun olarak düzenlemesinin sonucudur Katar operasyonu ve esas hedef İran’dır. Bu anlatıma göre Katar’ın Müslüman Kardeşler bağlantıları vurgulanarak asıl amaç gölgelenmektedir.
Amerika asıl amacını gizlemesi nedeniyle Katar konusunda ikilemler yaşıyor son günlerde. Örneğin Katar hakkında Dışişleri Bakanı Tillerson ile Başkan Trump değişik yaklaşımlar sergileyebiliyorlar. Katar’ın Sünni radikal güçlere desteği konusu üzerine gitmek amacı da var, ama esas amaç İsrail’in uzun vadeli çıkarlarını bölgede korumak.
İSRAİL-EL NUSRA İŞBİRLİĞİ
Şunu unutmayalım, İran’a karşı bölgede İsrail Golan Tepeleri’nden yaptığı operasyonlarda El Nusra milislerini de kullanabiliyor. Amerika ise El Tanf’ta muhalif Suriye güçlerini eğitiyor bunlar da İran’ın etkisine karşı kullanılacaklar.
HÂKİM KARŞI GÖRÜŞ VE TÜRKİYE
Bu arada bu görüşü savunmayanlar, Katar’da planlanan darbe sürecinin sürdüğünü ve İngiltere’nin girişimiyle emirin ailesinden fertlerin de yer aldığı alternatif hükümetin Cenevre’de oluşturulduğunu bile söylüyorlar. Bunlara göre ABD, Katar krizine Türkiye’yi de bulaştırmak için çalışıyor. Teröre bulaştığı iddiasıyla listelere alınan bazı isimlerin yönetim değişikliği sonrasında Katar’dan Türkiye’ye gönderileceği, sonra bunlar ABD ve Körfez ülkeleri ile Mısır tarafından istenip de verilmediğinde de Türkiye’nin kıskaca alınacağını söylüyorlar. Bu grup işin İsrail boyutu da olduğunu ama asıl hedefin İran değil Sünni gruplar olduğu görüşünde. Bunların arasında asıl hedefin Türkiye olduğunu söyleyenler de var.
Kıskaç operayonu sürecinin diğer ayağında ise bu hafta içinde Washington büyükelçimizin akreditasyonunun geri çekilmesi de gündemde.
Hangi anlatının doğru olduğu önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak tabii ki.