Ulusal güvenlik masasından
DÜN aralarında Pulitzer Ödüllü gazetecilerin de bulunduğu meslektaş arkadaşlarla bölgede Türkiye’nin konumu hakkında yaptığımız beyin fırtınasının ilk sonuçlarını yazmış ve bugün de sorunların dökümünden güçlü bir strateji düşünme aşamasına geçeceğimizi söylemiştim.
Dünkü yazıda, daha çok bugün var olan durumun gerçekçi bir fotoğrafını çekmeye çalışmıştım. Türkiye’nin “Ne yapılmalı?” sorusunun cevabına ancak bu gerçekçi tespitlerden sonra girişmesi gerektiği üzerinde Washington’da aramızda kurmuş olduğumuz ulusal güvenlik masasında fikir birliğimiz oluştu.
Ulusal güvenlik uzmanı gazeteci arkadaşlar, bölgede oluşmaya başlayan güç dengeleri ve yeni iktidar alanları nedeniyle askeri opsiyonların hayli kısıtlandığı ve diplomatik süreçlerin de Rusya ve ABD tarafından manipüle edildiği bir ortamda “Ne yapılmalı?” sorusuna cevap aradılar.
TÜRKİYE’YE GÜÇLÜ STRATEJİ
Beyaz Saray’a 10 dakika yürüme mesafesinde bulunan Farragut North metrosuna yakın lokantada Amerikalı gazeteci arkadaşlarla kurduğumuz ulusal güvenlik masasındaki beyin fırtınamız şu unsurlardan oluştu:
1- Türkiye ile Amerika arasındaki bugün en büyük ulusal güvenlik sorunu, ABD’nin YPG’ye verdiği destek ve onların bu desteğe dayanarak bölgede kendilerine oluşturmaya giriştikleri “iktidar alanı” meselesidir.
2- Amerika bu konuda niyetini çoktan açıkça ortaya koydu. Bizce Türkiye, YPG konusunda şu anda kartlarını tam açmamış olan Rusya’ya dikkat etmeli. Rusya’nın, kendisiyle müttefik “de facto” bağımsız bir Kürt cumhuriyeti oluşturma deneyimi olan Mahabad Cumhuriyeti’ni de unutmadan Rusların Suriye’de “de facto” otonom bir Kürt oluşumunun kontrolünü Amerikalılara bırakmamak konusunda Esad’la ortak hareket edip bir konfederatif çözüm konusunda adımlar atabileceği kesinlikle bilinmeli.
3- Suriye’nin kuzeyinde hem Ruslar hem de Amerika zaman zaman YPG güçlerine koruma sağlamaktadır. Bizler işte bu yüzden sadece askeri çözüm arayışlarının gerçekçi olmadığını düşünüyoruz.
İKTİDAR ALANI
4- Şu anda Suriye’de tüm taraflar, kendi iktidar alanlarını oluşturup bunu geleceği planlamak için kullanma aşamasında. Türkiye bu konuda şu anda en güçlü konuma sahip ülkedir. Fırat Kalkanı operasyonuyla temizlenen alanda Türkiye yeni bir iktidar alanı oluşturmaktadır. Bizlere gelen son haberlere göre, Türkiye son derece etkin ve düzenli biçimde yerel halkın mutlu ve düzenli yaşaması için tüm adımları etkin biçimde atmaktadır. Türkiye’nin kendi iktidar alanı içinde yapmakta olduğu bu iş, Suriyelileri çok olumlu etkileyen bir adımdır. Bu Suriye’de bizlerin “game changer” (oyunu değiştirici) diye adlandırdığımız bir gelişmedir.(Hatırlatayım, bu konuyu “Türkiye’nin Soft Power’ı Görüldü” başlığıyla bu köşede 22 Ağustos’ta yazmıştım.)
5- Ayrıca Türkiye bu stratejiyle YPG’nin elindeki en büyük kozu da almaktadır. Çünkü YPG hem Ruslara hem de Amerikalılara, “Biz kendi iktidar alanlarımızda bölgenin en etkin, en düzgün hayatını kuracağız” mesajını vermekteydi. Türkiye bu hamlesini yaparak bu söylemi de boşa çıkarmaya başlamıştır. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde nüfus dağılımının arzularına, inanç yapısına uygun hayatı düzenleyerek yerel halkı yanına çekiyor.
6- Dün Kürtlerin uluslararası platformda kamuoyu oluşturma çabalarını anlatmıştık. Türkiye bu “soft power”ını gösterip meseleyi bu açıdan dünyaya anlatmaya başlarsa kamuoyu oluşturma savaşını da lehine çevirmeye başlayabilir. Örneğin Thomas Friedman bölgede haber için gezmeye çıktığında Türkiye’nin koruması atında olan güvenli bölgelere de mutlaka getirilmelidir.