Türkiye-ABD ilişkisi vahim durumda
BENİ bu mesleğe başlatan, abim gibi sevdiğim Güneri Cıvaoğlu’nun 9 Eylül günü yazdığı yazıya bu defa katılamıyorum. Güneri Bey sağolsun benden de alıntı yaptığı yazısını şu sözlerle bitirmiş: “Türkiye-ABD ilişkilerinde durum ciddi. Ancak hâlâ ‘vahim’ değil gibi.”
Usta gazetecinin mutlaka bildiği bir şey vardır, ama benim Washington’da gördüğüm kadarıyla Türkiye-ABD ilişkileri “vahim” durumda maalesef.
Amerikan sisteminin hangi bölümünü alırsak alalım Türkiye mutlaka sorunlu.
1- Kongreden başlayalım... Kongre’de Türkiye dostu insan ortada kalmadı gibi. Olanlar da Washington’da son yaşanan kavgadan sonra ortadan çekildiler. Aralarında kendisini hâlâ Türkiye’ye yakın hissedenler varsa onlar da korkudan veya Kongre içindeki mahalle baskısından dolayı seslerini çıkaramıyorlar. Düşünsenize Kongre’nin kıdemli üyelerinden bazıları, 8 Eylül’de Trump’a bir mektup yazarak New York’a gelmesi beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumaları hakkında uyarı bile yaptı.
2- Yargı sisteminde olanları pazartesi günü yazdım. Ortada sanki yargı sistemi kullanılarak Türkiye’ye bir operasyon yapılıyormuş görüntüsü var. Bu en belirgin biçimde Zarrab davasında görülüyor. Dava son derece siyasileşti ve savcılar bunun kapsamını daha da artırmak için çalışıyor, davayı Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiren sorun haline getirmek istiyorlar.
3- Beyaz Saray derseniz o da bir başka âlem. Trump yönetimi Türkiye’yi resmen bir müttefik olarak tanımlasa da artık bizi ortak olarak görmüyor gibi davranıyor. Hatta yönetimden bazıları Türkiye’yi bırakın ortak olarak görmeyi, neredeyse hasım olarak düşünüyor. Bazı hassas birimlerde Türkiye’yle ilgili planlar sanki bir hasıma yönelikmiş gibi düşünülerek yapılıyor.
4- Medyadan da bize fazla hayır yok gibi. Amerikan medyası Washington Times gibi en sağından New York Times gibi en soluna kadar Türkiye’ye karşı tavır içinde. Olumlu tek bir şey bile yazmamak konusunda sözleşmiş gibiler.
Bunlar benim yorumlarım değil, objektif bir tespittir. Keşke sadece benim yorumlarım olsaydı da “Hata yapmışım” deme fırsatı çıksaydı. Keşke bir açıklık bulup ilişkilerimizi düzeltme yolunda adımlar atılabilseydi. Ama şu anda maalesef böyle bir durum görünmüyor.
Bu fotoğrafını çekmeye çalıştığım şu andaki durum, ancak “vahim” kavramıyla açıklanabilir. Amerika’yla şu anda konuşurken üzerinde anlaşabileceğimiz tek konu, Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nde yapılacak referandum üzerine gibi görünüyor. Ancak bunda da pek anlaşma imkânı yok. Çünkü Amerika bizim gibi referandumun kendisine değil sadece zamanlamasına karşı. Zamanlamada anlaşırlarsa şunu unutmayın ki Amerika, Türkiye aleyhine sonuçlara yol açsa bile referanduma desteğini verecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki hafta New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için geldiğinde Trump’la da görüşecek. Maalesef bu buluşma, kötü bir ortamda gerçekleşmiş olacak.
O görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkileri vahim durumdan çıkarıp biraz daha iyileştirme yolunda adımlar atılması imkânı pek görünmüyor.
Yazımı yazdığım saatlerde Beyaz Saray’dan, Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında 9 Eylül’de yapılan telefon görüşmesiyle ilgili açıklama da geldi. Görülüyor ki iki lider de ikili ilişkilerin güçlendirilmesi ve bölgedeki istikrarın sağlanması için ortak gayret gösterme niyetinde. Bugünkü vahim görünümden o sürece girmemizi Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump sağlayabilirse iki ülke için de, bölgenin ve dünyanın istikrarı için de büyük bir iş başarmış olacaklar.
Benim umudum yöntemini şu anda göremesem de bunun bir şekilde başarılması yönünde.