3 ayaklı operasyon
SON yazıma “Türkiye’nin hedefe konulduğu birçok çalışmanın yapıldığını biliyorum” diyerek başlamıştım. O yazının amacı Türkiye’ye neden operasyon yapıldığını açıklamak olduğundan bildiğimi söylediğim bu çalışmalara girmemiştim.
Görünen o ki temelde amacı Türkiye’yi itibarsızlaştırmak, etkinsizleştirmek olan bu operasyonun 3 ana ayağı bulunmakta.
1- Zarrab davasını artık hepimiz biliyoruz. Bu dava Türkiye’nin kabul etmeyeceği argümanlara dayandırılsa da sonuçta Türkiye’yi yıpratacak gelişmelere açık şekilde gidiyor. Son olarak davanın ertelenmesi de Zarrab’ın söylediği ya da söyleyeceği bazı kuşkulu sözlere dayanılarak “Acaba yeni bir iddianame mi hazırlanıyor, bu yeni iddianamede yeni isimler de olacak mı?” şüphesini doğurdu.
Yönetim bu davada siyasi bir baskının kesinlikle olmadığına ısrar etse de davanın gidişatını yakından izliyor ve yönetimin perde arkasından en azından bazı ikna yollarına başvurduğu söyleniyor.
ÖZEL SAVCININ GİRİŞİMLERİ
2- Washington’da göreve başladıktan 20 gün sonra yönetim, DEAŞ’la savaş müttefiki olarak YPG’yi seçme kararı aldı. Bu karar alınır alınmaz Washington, YPG’ye bir emir gönderdi. Emirde sahada canlı yakalanan her militanın mutlaka sorgulanması ve sorgulanma sonucunda alınan bilgilerin Washington’a yollanması yer alıyordu. O günden bu yana sahada yapılan her sorgulamadan alınan bilgiler Washington’a gönderiliyor ve bunlar merkezde çeşitli dosyalar halinde toplanıyor.
Söylenene göre merkezde militanların sarf ettiği Türkiye’yi karalama amaçlı ifadelere özel önem veriliyor ve bunlar ayrı bir dosya haline getiriliyormuş. Bunu bana anlatanlar, burada asıl amacın “teröre yardımcı ülke” izlenimi uyandıracak bir hava oluşturmak olduğunu söylüyor. Dahası bazı birimlerin, Birleşmiş Milletler Ulusal Güvenlik Konseyi’nin 1267 sayılı kararı çerçevesinde (yani El Kaide ve benzeri gruplara yardımcı birim ve diğer gruplar hakkında karar) bu konuyu tartıştırıp işi büyütme fikrinde olduğu bile iddia ediliyor.
3- Trump yönetiminin Rusya ile ilişkisini soruşturmakla görevli özel savcı Mueller, bu bağlamda soruşturduğu eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’ı Türkiye bağlantılarından dolayı da sıkıştırmaya hazırlanıyor. Eski CIA Başkanı James Woolsey’in şahit olduğu bazı konuşmalar nedeniyle Mueller tarafından sorgulandığı da belirtildi. Mueller bu konuda Türkiye’nin Fethullah Gülen’in kaçırılması için Flynn’a 15 milyon dolar teklif edip etmediğini soruşturuyor.
Bu davaların hepsi Amerika’nın planladığı gibi yürütülürse sonuçta Türkiye’nin kanunsuz davranan bir ülke olduğu algısının ortaya çıkacağı umuluyor Washington’daki bazı çevrelerde.
AMERİKA’YA KIZMAK
Amerika’nın neden böyle davrandığını ve neyi amaçladığını, “Türkiye’ye neden operasyon yapılıyor?” başlıklı yazımda detaylı yazmıştım. “Amerika neden bize bu kadar karşı?” deyip kızmak yerine, onu anlayıp sakince karşı stratejiler geliştirmeliyiz. Amerika’ya kızıp öfkelenmek kolay bir iş ama unutmayalım öfkeyle kalkan zararla oturur. Öfkemizi bize zarar vermeye başlamadan kontrol altına alıp bu koşullarda neler yapılabileceğini ortaya çıkarmak gerekiyor.
Uluslararası ilişkilerde hiçbir devlet, diğerine iyilikle ve güzel duygularla hareket etme zorunluluğunda değil. Ayrıca unutmayalım, uluslararası hukuk denilen şey binlerce sayfa metin olsa da sonunda dönemin güçlüsünün dünyaya empoze etmeye çalıştığı şeydir. Bu hep böyle oldu, bundan sona da böyle olacak.
Sakinlikten çıkarak Amerika düşmanlığı yapmak bize, ulusal güvenliğimize zarar verir. Yapılan her şeye rağmen makul bir uzlaşma kapısını mutlaka açık tutmalıyız.
*************
BU TELEFON ÖNEMLİYDİ
GEÇEN salı günü Esad ile görüştükten sonra Putin, Başkan Trump ile 1 saati biraz aşan bir telefon görüşmesi yaptı. Bu telefon konuşmasına Washington’da önem veriliyor; çünkü Suriye’nin geleceği için siyasi uzlaşma sürecinde temelde karar verecek iki ülkenin ortak hareket etmeye başladığını ve Rusya’nın inisiyatifi almaya başladığını gösteriyor. Bu bağlamda Amerika’nın Astana’da 3-4 Mayıs’ta yapılacak yeni görüşmeye bir temsilci göndermesi de kararlaştırıldı. Bu sembolik bir adım olsa da önemli bir gelişme.