Telefon sonrası gelişmeler
BAŞKAN Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon konuşmasında Kuzey Suriye’deki Kürtlere artık silah verilmeyeceğini söylemesi, başta Pentagon olmak üzere buradaki ilgili tüm birimlere sürpriz oldu.
Çünkü daha önce de yazdığım gibi artık birimler arası koordinasyon fazla yok Washington’da. Trump başkan olmadan önce IAG (Inter Agency Group, yani birimler arası grup) ya da PCC’de (Policy Coordinating Committee, yani politika koordinasyon komitesi) oluşturulurdu önemli politika kararları. Diyelim ki konu Kuzey Suriye olsun, başkan karar vermeden önce tüm birimlerden konu hakkındaki görüş ve önerileri alınır ve bunlar Beyaz Saray’da ulusal güvenlik danışmanı ve Beyaz Saray özel kalemi tarafından bir araya getirilip başkana politika önerileri olarak sunulurdu. Başkan, değişiklik istemezse aralarından birini seçer ve devletin politikası olarak ve tüm birimlerin de onayı alınmış olarak bunu açıklardı. Artık bu süreç uzun süredir çalıştırılmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a telefon kararı da bu konuşmada neler söyleneceği de Beyaz Saray’da çok dar bir çevre içinde alındı. Trump, Putin ile yaptığı 1 saati aşan telefon görüşmesinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da arama kararını Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster ile birlikte verdi.
Birimlerin konuşmanın içeriğinden önceden haberdar olmaması olan biteni önemsiz hale getirmiyor tabii ki, sadece şimdi yaşanan devlet içi sorunların ortaya çıkmasına yol açıyor.
PENTAGON HAZIRLIKSIZ YAKALANDI
Özellikle Savunma Bakanı Mattis, kendisinin ISIS 2.0 adını verdiği sürecin, yani “Yenildi” denilen DEAŞ’ın yeniden canlanmaması için Suriye’de aceleyle karar alınmasını istemiyor. O, hâlâ sahadaki gücü olarak gördüğü YPG’ye güveniyor, bu yüzden savunma bakanlığı ve Pentagon, YPG’ye silah verilmesi politikası üzerine yeni bir çalışma yapmamıştı.
Bu nedenle başkanın Erdoğan ile konuşurken açıkladığı yeni politika, askeri çevrelerde sürpriz yarattı. Pentagon şaşkınlığını gizlemiyor ama “Zaten yakında silah gönderme planımız yoktu” da diyor. Başkanın kararına tabii ki uyulacak.
Yaşanan son gelişmelerde Trump’ın yanı sıra ön plana çıkan isim, McMaster oldu. Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuşmadan önce onunla uzun uzun konuştu ve telefon görüşmesi yapılırken o da odadaydı. McMaster Suriye’nin kuzeyi hakkındaki yeni kararların içinde olmasının yanı sıra Kuzey Irak’la ilgili inisiyatifler de alıyor.
KUZEY IRAK
Geçtiğimiz günlerde hemen herkes Suriye’de yaşanmakta olan önemli gelişmelere konsantre olduğundan Kuzey Irak ile ilgili yaşanan önemli gelişme gözden kaçırıldı.
Kürdistan Özerk Bölgesi’nin dış ilişkilerini yürütmekten sorumlu olan Falah Mustafa Bakır, görüşmeler yapmak üzere Washington’daydı. O, Amerikan yönetiminin Kürdistan Özerk Bölgesi ile Bağdat arasında yaşanan sorunların çözümü için bir özel temsilci atamasını istiyor. Bu talebini de geçtiğimiz salı günü Beyaz Saray’da görüştüğü McMaster’a iletti. Onun bu talebe henüz resmen yanıt vermediği ama sıcak yaklaştığı söyleniyor. Washington’daki Kürt çevreler bu talebin yönetim tarafından kabul edileceği ve Amerika’nın Kuzey Irak’taki çözüm sürecinde çok daha aktif olacağını düşünüyor.
Burada bölgeyi izlemekle sorumlu olan birimlerdeki insanlar talebin olumlu yanıt alabileceğini ama Kuzey Irak’ta gittikçe aktifleşen Rusya ile bunun ne tür sorunlar doğurabileceğinin henüz tam analiz edilmediğini söylüyor.
NET GELECEK PLANLAMASI YOK
Suriye’de Rusya ile ABD’nin siyasi çözüm üzerine prensip anlaşması yapmış olabileceğini ifade eden aynı kaynaklar, Rusya’nın Washington’a “DEAŞ ile mücadele bittiğine göre sizin bir an önce Suriye’den çıkmanız gerekiyor” mesajını ilettiğini belirtiyor.
Rusya ile bazı genel prensiplerde anlaşmış olsa da ABD’nin Suriye’nin geleceği için henüz net bir hedefi ve eylem planı yok. Örneğin bakanlığı büyük sorunlarla karşı karşıya olan Dışişleri Bakanı Tillerson “Bu gelecekte Esad ve ailesine yer yok” açıklamaları yapsa da bunun bölgede siyasi etkinliği öne çıkan Rusya ile nasıl sağlanacağı henüz bilinmiyor.
Ayrıca İsrail Washington’da hemen her gün İran tehlikesi üzerine baskı yapıyor olsa da ABD’nin DEAŞ sonrasında bölgede artan İran gücüyle nasıl mücadele edeceği de belli değil.
Yani telefon ile bazı süreçler artık daha net görülse de henüz Suriye’de görülemeyen birçok sürpriz gelişmeye açık durum da var.