Savcılar darmadağın oldu
DAVANIN dördüncü günü olan cuma, Reza Zarrab’ın bu salonda görüp göreceği son sakin gün olabilir. Çünkü şu ana kadar dostlarla muhataptı. Onu tanığa dönüştüren savcılığın önceden onu hazırladığı sorulara cevap veriyordu. Seyirci bölümünden sonra ilk sırada savunma, onun önünde savcılar ve ikisinin yanında da jüri oturuyor. Dolayısıyla savunma bölümünde neler yaşandığını daha iyi takip edebiliyorsunuz.
-Şu ana kadar savunma oldukça sessiz kalsa da Zarrab’ın kritik laflarıyla hemen notlar alınıyor, kulağa fısıltı şeklinde avukatlar hem kendi aralarında hem de Hakan Atilla ile konuşuyor. Atilla da onlara bazı notlar veriyor. Kafalarını sallamalarından anlaşılıyor ki savunma kendinden emin görünüyor. Örneğin, dün duruşma başlamadan önce avukatlar ve Atilla son derece neşeliydiler, birbirleriyle şakalaşıp gülüşüyorlardı. Atilla, Zarrab konuşurken bir ara kendi adını anması nedeniyle güldü ve notlar aldı.
-Savcılar işlerin kendileri açısından bekledikleri kadar iyi gitmediğini anlamış olmalılar. Savcılık bölümü savunmadan daha gergin görünüyor. Halbuki şu ana kadar şov onlarındı, tek kale maçın keyfini bile çıkaramadılar. Çünkü Zarrab ne konuşsa bunlar neredeyse hep sanık Atilla’nın lehine puan oluyor.
-Zarrab neredeyse korkunç boyutta olan soygun şemalarını anlatırken Atilla’nın ismi ne zaman geçse onun yaşananların çoğundan haberi olmadığını ve onu daha üstlere şikâyet etmesine yol açacak kadar işleri zora soktuğunu söylüyor.
-Ayrıca Atilla’nın rüşvet de almadığını açıklayınca savcılar, “Bu adam ne yapmaya çalışıyor, yoksa tanık, sanığı çıkarmaya mı çalışıyor?” diye düşünmüş olmalılar.
SAVCIDAN UYARI
- Yargıç Berman da dün dava başlamadan önce salonda savcılara kanıtların sunulma yönteminden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Sesini hiç yükseltmedi ama onlara iyi bir fırça çektiği de söylenebilir.
- Berman özellikle sanıkla alakası yokken bazı iddiaların siyasileştirilmesine tepki de gösterdi.
- Zarrab dün konuşmasında yine “Hakan Atilla bazı işlemlere taş koydu, engelledi” ve “Olanlardan haberi yoktu” diyerek “Acaba tanık, sanığa yardım mı etmek istiyor?” sorusunu izleyenlere sordurdu. Eminim ki jüri de öyle düşünmüştür.
- Jüri de genellikle çalışan, orta sınıf insanlardan oluşuyor. Bugüne kadar Atilla’yla kendilerini hayli özdeşleştirdiklerini söylemek mümkün. Çünkü hepsi hayatlarında bir müdür olduğunu ve bazen onlardan aldıkları emirlerle istemedikleri işler yapmak zorunda kalabildiklerini biliyor. Zarrab’ın anlattıklarından da Atilla hakkında böyle bir profil oluştu. Hele onun rüşvet almadığı ve milyarlarca doların döndüğü bir ortamda para da istemediği açıklanınca jüri o an istenseydi beraat kararını açıklayabilirdi bile.
- Yanlış anlamayın, Atilla illa beraat edecek demiyorum, sadece avukatlar daha konuşmadan bile onun lehine bir hava yaşanmaya başladı. Savcılık sonunda, istemeden de olsa suç işlemiş olabileceğini kabul etmesi karşılığında onun için çok düşük bir ceza isteme yoluna bile gidebilir. Çünkü savcılığın esas arzusu Atilla’yı hapse atmak değil. Atilla’nın bütün bu anlatılanlar içinde pek önemi olmadığını onlar da biliyor. Savcılık “Madem dava açtık, sonuç almalıyız” havasında.
- Eğer yargıç getirilen konulardan duyduğu rahatsızlık nedeniyle savcılığın sorgusunu daha fazla uzatmazsa, savunma gelecek haftadan itibaren Zarrab’ın karakterini masaya yatıracak. Bu açıdan, onun hapishanedeyken bile rüşvet vermeye çalışması savunmaya verilmiş en büyük hediye oldu. Avukat Victor Rocco sözünü sakınan bir avukat değil. Savcılığa ve tanıklara acımasız olabiliyor. Bu da onun hakkı zaten. Mahkemenin teknik detaylarının konuşulduğu ilk günde bile “Eğer bu mahkemenin tam ortasına bir kanalizasyon açılsaydı, Zarrab hemen bunun içine dalar ve dolaşırdı” diyerek bundan sonra olacakların işaretini vermişti. Dün yakından baktım, Avukat Rocco’nun gözlerinden zekâ fışkırıyor ve o bu davada savcılığın aksine çok eğleniyor, işlerin iyi gittiğini düşündüğü belli. Arada bir duruşmaya uğrayıp arkadaki koltuğa oturarak salonu izleyen Başsavcıvekili Jim Koon’un gidişattan memnun olduğunu sanmıyorum.
- Savunmanın çok stratejik davrandığı belli. Bazen itiraz etmeleri beklenen noktalarda bile bunu daha sonra kullanabilmek için itiraz etmiyorlar. Örneğin, savcılık olayı siyasi boyuta taşımak için Zarrab’a soru yönelttiğinde, önceden hazırlandığı belli olan Zarrab buna rağmen çok gerildi. Yerinde bir doğruldu ve derin nefes aldıktan sonra konuştu. Herkes savunmaya bakıyordu o an; çünkü telaffuz ettiği adı başka birinden duyduğunu söylemişti. Bu şekilde konuşmalar mahkemeye delil olarak getirilemiyor, bu sadece bir iftira olarak kabul görüyor. Çünkü maddi delille desteklenmiyor, sadece duyulan bir şeyden ibaret. Ama savunma yine de itiraz etmedi; çünkü onlar bu davanın sadece Atilla’nın savunmasıyla ilgili olduğunu, burada ne Türkiye’nin ne de bazı siyasilerin konuşulmasının yeri olmadığını haklı olarak düşünüyorlar. Anladığım kadarıyla bu tavrı sürdürecekler de. Yargıç da zaten daha sonra bu olanları doğru bulmadığını salonda söyledi.
- Zarrab ile Atilla salonda uzak olsalar da birbirlerine bakar şekilde oturuyorlar. Zarrab mümkün olduğunca Atilla’nın tarafına bakmak istemiyor. Sadece bir kere salona girerken hata yapıp onun yakınından geçti. Atilla kafasını sallayarak arkasından sanki acıyormuş gibi baktı ona. Bundan sonra Zarrab kapıdan girince hemen sağa dönüp yerine başka yoldan gitti.
- Dün Zarrab çok yorgun görünüyordu. Yüzü soluktu ve uzun süredir içki içmediğinden olsa gerek hayli zayıflamış olduğunu da fark ettim. Zayıflamak ona yakışmış, bundan sonra çıktığında saklanmak zorunda kalacağından “Keşke estetik filan yapmasalar adama” diye bile düşündüm.