ABD devletinin İran stratejisi
ANLATACAĞIM stratejiye başkan adını koymadım çünkü bu bir devlet stratejisi. Obama’dan Trump’a aktarılmış olan ve bir devlet sürekliliği bulunan derin bir planın sonucu.
Konuyu bilen kaynaklardan öğrendiğime göre NSA (Ulusal Güvenlik Ajansı), Pentagon’un ilgili birimi, CIA ve ABD Hazine Bakanlığı’nın ortak hazırladığı plana ilk önce Başkan Obama onay verdi. Plan Trump yönetimine de aktarıldı. Başkan Trump gündelik açıklamalarında İran konusunda Obama’yı eleştirse de aslında onun döneminden devralınan ince planı uyguluyor.
Amerikan devleti İran yönetimi içinde var olan çelişkileri de artıracak bir mali istihbarat stratejisi uygularsa İran içinde karışıklık çıkaracağı ve belki de bir yöntem değişikliği süreci başlatabileceğini hesaplamış.
Washington’daki global terör finansal hareketlerini izleyip takip etmek ve yaptırımlar uygulamakla sorumlu Financial Task Force da hazırlanan planın merkezinde yer alıyor.
Washington’un bu derin İran istihbarat savaşının anlamını iyi anlamak için bir yap-boz oyununun parçalarını yerleştirir gibi madde madde gitmemiz gerekiyor:
- Washington’daki gizli operasyon yapmakla görevli devlet birimleri Obama döneminde İran’ın dini lideri Hamaney ile Cumhurbaşkanı Ruhani arasında bir istihbarat operasyonunun amacı doğrultusunda kullanılabilecek çelişkiler ve amaç farklılıkları olduğunu tespit etti.
- İran’ın tüm gücü dini liderin elinde toplayan kısırdöngüsel ve içine kapalı sisteminde büyük dini lider ve dini liderler kurulları uzun süredir İran’ı bölgemizde en güçlü ülke konumuna getirmeye ve İran’ın kontrolünde bir Ortadoğu oluşturma hedefine kilitlenmiş durumda.
- Cumhurbaşkanı Ruhani bu amaçları paylaşsa bile o iç politikaya ve halkın taleplerine de karşılık verecek ekonomik politikalar düşünmek zorundaydı.
- Washington’daki kritik birimlerde bu aşamada son derece riskli bir karar alındı. Eğer Obama nükleer programı nedeniyle İran’a konulmuş yaptırımların bir bölümünü yumuşatırsa İran’ın eline geçecek yeni para imkânlarını nasıl kullanacağı konusunda ülkenin yönetiminde bir çatlak yaratılabilirdi.
Bu Amerika açısından riskli bir karardı, çünkü İran bu parayı bölgede Amerikan ve İsrail çıkarlarını tehdit edecek kadar güçlenmek için kullanabilirdi.
Ancak Washington’da yapılan bir dizi değerlendirmeden sonra istihbarat operasyonunun gerçekleştirilmesi için bu riskin alınması kararlaştırıldı.
PARALAR NEREYE GİDİYOR?
- Obama bazı yaptırımları gevşeten kararı aldıktan sonra beklemediği gibi İran’ın eline yeni para imkânları geçmeye başladı. Cumhurbaşkanı Ruhani bu yeni imkânları halka yansıtmak ve yıllardır zorluk içinde yaşayan halkın durumunu düzeltmek için kullanma sözünü verdi.
Ama bu planını yaparken Amerikan istihbaratının tahmin ettiği gelişme de olmuştu ve dini liderlik, ele geçen yeni imkânları bölgede İran ve ona bağlı Şii güçlerin daha da güçlendirilmesi için kullanmaya başladı.
İran Devrim Muhafizları ordusunun bütçesi yüzde 20 artırıldı. Kasım Süleymani’nin başında olduğu Kudüs Gücü’nün elindeki para imkânları üç dört misli fazlalaştırıldı. Irak’tan Suriye’nin Akdeniz kıyılarına kadar her yerde savaşmakta olan bu güç için gerek askerler ve silah teçhizat yardımı için büyük paralar harcandı. ABD almış olduğu riskin etkisini bu gücü DEAŞ ile mücadele için de kullanarak azalttı.
İran 2 yıl üst üste bölgesel politikası gerekleri nedeniyle Suriye’ye 4 milyar 600 milyon dolar aktardı.
Hizbullah için yılda 1 milyar dolar harcanmaya başlandı.
Gazze için ise yılda 100 milyon dolar aktarıldığı hesaplanıyor Washington’da.
Bu büyük para ve askeri güç desteğiyle İran dini liderlerin hesapladığı gibi bölgede büyük güç kazandı ama bunun bedelini de İran halkı ödemek zorunda kaldı.
WASHINGTON’DA SLOGAN ANALİZİ
Washington’da İran’daki protestoların görüntü ve ses analizlerini yapan birimler, yönetimin elindeki devlet planının sonuç vermeye başadığını gördüler. Atılan bütün sloganlar, halkın paraların ve imkânların kendilerine değil İran dışında savaşanlara aktarılmasından şikâyetçi olduğuna ve bunun sorumlusu olarak da İran devletini gördüklerine işaret ediyor.
Protestocuların bu defa çoğunlukla orta sınıflardan değil, dini duyarlılıkları daha yoğun olan kesimlerden gelmesi de dini liderliğin dış politika gücüne, İran halkını ihmal ederek öncelik veren politikalarına tepkinin etkisini artıran faktör olarak görülüyor Washigton’da.
YENİ YAPTIRIMLAR
Başkan Trump şimdi bu operasyonun etkisini artırmak için yeni yaptırımlar düşünüyor. Bu defa targeted sanction’a (hedeflenmiş yaptırım) gidilmesi düşünülüyor. İran Devrim Muhafızları’nın askeri güç olmanın yanı sıra İran ekonomisi içindeki gücünün de çok olmasından yola çıkan ABD devleti inşaat, enerji ve ulaşım alanlarında güçlü yatırımları bulunan Devrim Muhafızları’nın elindeki ekonomik gücü daha da vurmayı planlıyor. Washington’daki hesap şu: Bölgedeki yeni stratejik gücünü kaybetmek istemeyecek olan Devrim Muhafızları, İran içindeki daha fazla kaynağını yeni yaptırımlar sonrasında dışarıya kaydıracak. Bu da İran içindeki halkın rahatsızlığını tepkisini artıracak.