Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BEYAZ Saray Özel Kalem Müdürü John Kelly, Suriye’de bir kimyasal saldırı olduğu haberini 7 Nisan’da Başkan Trump’a verdi. Ondan sonra Amerikan saldırısına kadar geçen zamanda yaşananlar yönetimin hem bugünkü durumu hem de gelecekte olacaklar hakkında ipuçları içeriyor. Washington’daki ulusal güvenlik camiası içinden kaynaklar ve bu konuyu yazan önemli gazeteci dostlarımdan aldığım notlar şöyle:

        MATTIS’İN TAVRI

        - Aslında Trump’ın Suriye’nin vurulması gerektiği kararını, haberi alır almaz verdiği söyleniyor. Ancak Savunma Bakanı Mattis vurmakta acele edilmesine ve kapsamının geniş tutulmasına itiraz etmiş, bu itirazını da operasyonun başlamasına 24 saat kalaya kadar sürdürmüş. Mattis hem kimyasal saldırının kimler tarafından yapıldığı konusunda net delil olmadığını düşünüyormuş, hem de bir saldırının Amerika’yı Suriye iç savaşının içine daha çok çekme ihtimalinden korkuyormuş.

        - Trump, Mattis’in düşüncelerini dinlemiş ama onun müdahaleyi ertelemeye yol açan konu, İran ve Rusya’nın Amerika’ya cevap vermelerini önleyecek bir saldırı planını beklemekte olmasıymış. Ayrıca avukatı hakkında açılan FBI soruşturması ve eski FBI başkanının kendisi aleyhine yazmış olduğu kitap da konuya konsantre olmasını geciktirmiş

        POMPEO’NUN BAKANLIĞI

        - Trump’ın bu tür konularda fikrine en fazla güvendiği insanlardan olan eski CIA Başkanı Mike Pompeo’nun Dışişleri Bakanlığı’na resmen atanmasının da şüphede olduğu anlatılıyor Washington’da. Senato’da Pompeo’ya oy vermesi gereken bazı senatörlerin, şimdi karşı çıkmaya başladıkları biliniyor. Bunlar “Biz hangi Pompeo’ya oy vereceğimizi bilemiyoruz. Karşımızda CIA Başkanı Pompeo mu yoksa Amerika’nın başdiplomatı olacak Pompeo mu konuşuyor, bunu tam anlayamıyoruz. Eğer o Dışişleri Bakanlığı gibi hassas yaklaşımlar gereken bir pozisyona CIA’dan taşıdığı fikirlerle geçecekse, bir operasyon şahini olacaksa ona oy vermemiz söz konusu olamaz” demeye başlamışlar.

        SIRADA KİM VAR?

        - Eğer ortaya çıkmaya başlayan durum sonucunda Pompeo’nun atanması gerçekleşmezse yeni Dışişleri Bakanı adayının Birleşmiş Milletler Temsilcisi Nikki Haley olacağı konuşuluyor. Kimyasal saldırı sonrasında BM Güvenlik Konseyi’nde Nikki Haley’in Rus mevkidaşıyla sert polemiği ve Trump’ın kararlarına verdiği destekle bu potansiyeli güçlendirdiği de söyleniyor.

        - Mike Pompeo’nun yerine CIA Başkanlığı’na atanan Gina Haspel’in karanlık operasyonel geçmişine rağmen eski CIA başkanları ve ulusal güvenlik yetkililerinin imzalarından oluşan destek mektubundan sonra atanma ihtimalinin daha güçlendiği söyleniyor. Pompeo’nun atanmasının daha kolay, Haspel’inkinin daha zor olacağını düşünen kaynaklar galiba yanılıyor.

        EN GÜÇLÜ KİM?

        Mattis’in Suriye’nin vurulması konusundaki ertelemeci tavrından ve Pompeo’nun atanmama ihtimalinin ortaya çıkmasından sonra Trump yönetimindeki en güçlü insan, yeni Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton oldu. Beyaz Saray içi bir atama olduğundan onun atanmasına Senato onayı gerekmiyor, bu nedenle hemen görevine başladı ve “şahin” tanımına yakışır biçimde Suriye’nin hemen bombalanmasını savundu.

        Bolton ayrıca Beyaz Saray içinde kendi ekibini de kurmaya başladı. Göreve başlar başlamaz Amerika’nın ulusal güvenlik stratejisini kaleme alan ve McMaster’ın yardımcısı olarak atadığı Nadia Schadlow’un istifasını istedi. Bunun yanında Başkan Trump’ın İç Güvenlik Danışmanı olan Tom Bossert’in de istifasını aldı.

        Bu arada John Bolton’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hiç hoşlanmadığı da söyleniyor Washington’da. Bu yüzden onun güçlü bir kişi olarak ortaya çıkmasının Türkiye açısından güzel bir gelişme olmayabileceği de anlatılıyor. Ayrıca Münbiç üzerine başlatılan görüşmeler de şu anda dondurulmuş durumda burada. Yakında nasıl açılacağı ise yeni ekibin yaklaşımına bağlı.

        KİM DİZGİNLEYECEK?

        Gördüğünüz gibi Washington’da Bolton ve Haspel ekseninde hayli saldırgan ve müdahaleci politikaları destekleyen bir ekip oluşmakta. Eğer söylendiği gibi Özel Kalem Müdürü John Kelly de görevden alınırsa bunları dizginleyecek hiçbir gücün kalmayacağı söyleniyor.

        İRAN VE RUSYA

        Trump’ın “Saldırı için plan yapın” emrinden sonra bölgedeki tüm Amerikan güçlerine alarm verilmiş. İran’a yakın milislerin karadan ve Rusya’nın havadan bir karşı saldırı ihtimaline karşı hazır olunması istenmiş. Beyaz Saray ile savaş durumunda kullanılan siber savaş kumandanlığı arasında video konferans süreci başlatılmış. Çünkü yönetim, İran ve Rusya’nın sadece silahla değil bir siber savaşla cevap vereceğini de düşünüyormuş. Bunu CIA da desteklemiş. Rusya’nın siber savaş gücünü Amerika’nın elektrik sistemine, İran’ın ise bankacılık sistemine karşı kullanacağı düşünülüyormuş. Bu süreçten sonra İran ve Rusya’dan sıcak bir cevap gelmeyeceği düşünülen, sadece belirli hedeflere yönelik cezalandırıcı saldırı gerçekleşti.

        Diğer Yazılar