Yönetimde ayak oyunları ve ABD'nin yeni Suriye planı
BUGÜNLERDE Amerikan yönetimi içinde öylesine güç savaşı ve ayak oyunları var ki, Suriye için alınan hiçbir kararı bu Washington manevralarından ayrı tutmak mümkün değil. Yönetimin tüm birimlerinin karşı olmasına rağmen Suriye’den askerlerin çekilmesi durumunda yerine konulacak yeni planı da bu ayak oyunlarının bir sonucu olarak görmeliyiz.
Beyaz Saray’da yeni görevine başlayan Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, her dış politika sorununun diplomasi yerine güçlü silahlı müdahaleyle çözülmesi görüşünde olmasına rağmen işine başladığı ilk gün yaşanan “Suriye’ye saldırı nasıl olmalı?” tartışmasında kendini geri çekti, asıl görüşünü söylemedi. Bolton aslında planlanan saldırıda, Suriye’nin askeri özellikle de hava savunma gücüne ağır kayıplar verdirilmesini istiyordu.
Ancak yönetim içindeki güç dengelerini henüz değerlendirme aşamasında olduğundan sustu ve Savunma Bakanı Mattis’in konuşmaları yönlendirmesini izledi. Sonunda bildiğiniz gibi Mattis’in kısıtlı saldırı planı kabul edildi ve Suriye böyle vuruldu. (Bolton’un yeni görevi global açıdan çok ciddi tehlikeler içeriyor. Bu yüzden onun mesleki geçmişini ve dünyaya yaklaşımını iyi anlayalım diye yakında yayınlamak üzere bir kısa profil çalışması yapıyorum.)
BOLTON’UN GÜÇ GÖSTERİSİ
Bolton göreve başlar başlamaz yönetimin her birimi karşı olsa da Başkan Trump’ın ABD askerini Suriye’den çekmek istediğini gördü. Yönetim içindeki tartışmaları yakından izleyen kaynağıma göre Bolton bu aşamada Trump’ın isteği doğrultusunda yeni bir plan geliştirmeye karar verdi.
Bu öyle bir plan olmalıydı ki hem birimlerin çekilme sonunda olacaklar konusundaki korkularını azaltsın, hem Trump’ı tatmin etsin, hem de Suriye’nin vurulması öncesinde kendisinin Mattis karşısında güçsüzmüş gibi gösteren konumunu düzeltsin.
Sonunda Bolton’un imzası bulunan yeni Suriye planı ortaya çıktı. Bolton, bu planı Trump’ın daha önceki konuşmalarında işaret ettiği yönde yaptı.
ARAP BİRLİĞİ
Plana göre 4-6 ay içinde Suriye’nin kuzeyinde bulunan 2 bin Amerikan askeri çekildiği takdirde yerine Mısır, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) yapacağı askeri katkıyla oluşturulacak bir Arap birliği konulacaktı. Ayrıca bu ülkelerden operasyonları finanse etmeleri için para da vermeleri istendi.
Eğer hayata geçirilebilirse bu Arap birliğinin;
1- Bölgede YPG’nin ve Amerika’nın yapamadığını yapacağı ve yerel Sünni Arap halkın güvenini kazanacağı,
2- Bölgeye müdahale planları olan Türkiye’ye karşı caydırıcı güç olacağı,
3- Bölgeye yönelik planları olan İran ve ona yakın milis güçlerine karşı etkili bir güç oluşturacağı düşünülüyor Washington’da.
TÜRKİYE AÇISINDAN...
Washington’da bölgeden sorumlu uzmanlar, bu planın kendi içinde uygulanma zorlukları içerdiğini, Türkiye açısından da kabul edilmesi zor yönleri bulunduğunu ve bu yüzden hayata geçirilmesinin oldukça zor olduğunu söylüyorlar. Uzmanlara göre bu zorluklar şunlardan oluşuyor:
1- BAE, Suudi Arabistan, Mısır hep birlikte bir süredir Katar’a karşı işbirliği içindeler. Bu nedenle bunların bir anlaşma içinde bir Arap askeri birliği olarak bölgede var olabilmesi zor görünüyor. Gerçi Savunma Bakanı Mattis bu ülkelerin askeri açıdan bir anlaşmaya varması için çalışmaya hazır olduğunu Bolton’a iletti. Mattis, Katar’daki Amerikan üssünü çok önemli gördüğünden, Bolton’un Katar’ın diğer Arap ülkeleriyle uzlaşması planına sadece bu üs nedeniyle destek vermekte.
Mattis Türkiye’deki üslerin geleceğinin net olmadığı bu dönemde Katar’ın mutlaka kazanılmasından yana. (Amerikan ordusu içinde Türkiye üzerine çok ciddi bir tartışma ve görüş ayrılıkları var. Bunun perde arkasını da hazırlıyorum.)
2- Türkiye her ne kadar hep yanında yer aldıysa da Katar bir süredir gerek Washington’da gerekse Moskova’da bölgesel güç odağı olarak kendisini Türkiye yerine pazarlamaya çalışıyor. Katar’ın bilinçaltında Türkiye’nin olduğunun en net örneği, Washington’da lobicilik için Türkiye’nin çalıştığı Ballard adlı firmayla anlaşmış olmasıdır. Katar bir süredir Beyaz Saray’a kendisinin bölgede düzeni sağlamak açısından en az Türkiye kadar etkili olabileceği mesajını veriyor. Suriye’deki Sünni nüfusun güvenini Türkiye’den çok daha rahat kazanacağı mesajını iletiyor. Ayrıca Türkiye gibi Rusya’dan S-400 füzeleri almak için anlaşma yaptı. Amerika’yla bölgede finansal terörü takip ve önleme merkezini ülkesinde açtı.
Bu nedenle diğer ülkelerle anlaşmazlıklarına rağmen Katar’ın bu yeni Arap askeri gücünde bulunmayı kabul edebileceği düşünülüyor.
ABD’YLE KONUŞULMALI
Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Türkiye’ye karşılar. Katar da anlattığım gibi bizimle rekabet içinde. Bu Akdeniz doğalgaz alanlarında da görülüyor zaten. Bu nedenle eğer yeni plan hayata geçirilebilirse sınırımızın güneyinde PYD/YPG dışında Araplardan meydana gelen yeni bir sorun odağı da oluşacak demektir. Türkiye’nin bu yeni planı Amerikan yönetimiyle ciddi biçimde konuşması gerektiği Washington’da dile getiriliyor.