Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CIA Başkanı’yken Mike Pompeo 4 ayda 3 kez İsrail’e gitti. Hepsinde de öncelikli (bazen de tek) gündem maddesi, İran’ın bölgede artan etkinliğiydi. İran içindeki Yahudi camiasından da devşirilen MOSSAD ajanları, nükleer belgelerin bulunduğu gizli depoyu bulduklarından birkaç gün sonra, ocakta casuslar âleminde “Model” lakabıyla tanınan MOSSAD Başkanı Yossi Cohen, Washington’a geldi.

        Belgelerin depoda bulunduğu, CIA Başkanı Pompeo’ya iletildi. Sonra da CIA’nın İran’a yönelik gizli operasyonların başındaki (düzenli namaz kılan bir Müslüman olduğundan) “Ayetullah Mike” lakaplı Michael D’Andrea’nın katılımıyla yapılan toplantıda İran’a yönelik CIA-MOSSAD operasyonu planlandı.

        PLAN TOPLANTISI

        Toplantıyla ilgili bilgileri olan kaynaklarım, zincirleme yakacak kadar sigara tiryakisi olan D’Andrea’nın bu bağımlılığının toplantıda sıkıntı yarattığını ve sık verilen kısa aralarla konunun geçiştirildiğini söylüyor.

        Sonunda CIA ajanlarının vereceği lojistik destekle MOSSAD ajanlarının dokümanlara ulaşması planlandı. MOSSAD’ın İran’a yönelik İHA operasyonlarının yönetildiği Kuzey Irak Kürt bölgesindeki merkezin de tam devreye sokulması gerektiği kararlaştırıldı.

        BELGELER ÇIKARILDI MI?

        Bunları bana aktaran tecrübeli kaynağım, depodaki belgelerle ilgili bir netlik olmadığını ve iki olasılığın bulunduğunu söyledi:

        1- Depoda duran dosyaların fotoğraflarının ve videolarının çekileceği kesindi, ama bunların fiziksel olarak çıkarılmasına hemen karar verilemedi. Çünkü toplam ağırlığı yarım tona yakın tutuyordu ve bu kadar yüklü bir malzemenin İran’dan gizlice çıkarılıp İsrail’e aktarılmasının önünde ciddi problemler görülüyordu.

        Ağırlığı fazla olan mallarla ilgili İran kaçakçılığının geleneksel olarak yapıldığı Türkiye’deki Yüksekova bölgesinin bu operasyonda kullanılması riskli görülmüştü. CIA, Türkiye ile İran’ın arasının iyi olduğu bu dönemde böyle bir yolun operasyonda kullanılmasını riskli buluyordu.

        Bunun yerine deniz yolunun kullanılarak sürat motorlarıyla bunların bir Körfez ülkesine, tercihen de Katar’a aktarılması, oradaki Amerikan üssünden de İsrail’e gönderilmesi opsiyonu ağırlık kazandı.

        2- Bütün bu hazırlığa rağmen dosyaların hâlâ fiziksel olarak çıkarılıp çıkarılmadığı belli değil. CIA, İsrail’e ellerinde olan belgelerden yola çıkarak dosyaların benzerlerini hazırlayabileceklerini aktardı. Washington’daki uzmanlar, Netanyahu tarafından basın toplantısında gösterilen dosyaların CIA ve MOSSAD işbirliğiyle zaten bilinen eski dosyalardan hazırlanmış olması ihtimalinden de bahsediyor.

        “Belgeler İran’dan çıkarıldı” lafı yayılarak (casus deyimiyle legend) “Güçlü MOSSAD efsanesine katkı da yapılıyor olabilir” deniliyor. İşte bu nedenle belgelerde yeni bir bilgi olmadığı ifade ediliyor. Avrupa ülkeleri de bu nedenle belgelere sıcak yaklaşmıyor.

        İNGİLİZCE VERİLEN MESAJ

        Ama bu ikinci yoldan gidilmiş olsa bile operasyonun amacına ulaştığı söyleniyor. Operasyonun amacı, İsrail Savunma Bakanlığı’ndaki basın toplantısında Netanyahu’nun konuşmasını İngilizce yapmasından belliydi.

        O basın toplantısı, sadece Başkan Trump’a nükleer anlaşmayla ilgili karar verme tarihi olan 12 Mayıs yaklaşırken “İran’la nükleer anlaşmadan çık” mesajı vermek için yapıldı.

        FDD VE BOLTON DEVREDE

        Bu süreçte şu anda Washington’daki güç hiyerarşisi içinde en güçlü konumda olan, İsrail yanlısı neo-con’ların kurduğu İran takıntılı Foundation for the Development of Democracies (FDD) vakfı, tüm güçlü bağlantılarını kullanarak harekete geçti.

        Bu vakıfla yakın bağlantıları bulunan Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Trump’a İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çıkılması gerektiğini anlatmaya başladı. Zira Bolton’un göreve atandığı haberi İsrail’de neredeyse bayram gibi kutlanmıştı; şimdi de o kendisine duyulan güvenin gereğini yerine getiriyor.

        Bu arada resmen atanma günü yaklaşan ve yakında Ayetullah Mike’ın patroniçesi olacak Gina Haspel’in de bu operasyona destek verdiğini, bu tür operasyonların ileride de devam edeceğini yakın çevresine söylediği belirtiliyor.

        Diğer Yazılar