ABD'nin Ortadoğu'yu kaosla yönetme planı
WASHINGTON’da çalışmakta olan ulusal güvenlik yazarlarını en fazla meşgul eden konu, Başkan Trump’ın bir konuda karar alırken hangi ilkeler doğrultusunda hareket ettiği ve eğer varsa uyguladığı stratejilerin ana prensiplerini anlayıp netleştirmektir.
Arkadaşlarla aramızdaki sohbetlerin değişmeyen, cevap bulmakta zorlandığımız konusu budur. Bazı arkadaşlar ortada bir strateji, bir düşünce olmadığı ve her kararın işi şansa bırakılarak alındığı görüşünde.
Ben ise görünürde böyle gibi olsa da temelde mutlaka bir yönetim anlayışının bulunduğunu, eğer gerçekten yoksa bile Amerikan devletinin içindeki müesses nizamın temsilcilerinin böylesine gözü kapalı ve işleri şansa bırakan bir gidişatı kabul etmelerinin mümkün olmadığını düşünüyordum.
Bu yüzden ortada hiçbir kural yokmuş gibi olsa da Trump’ın davranışlarını kontrol eden bir strateji kümesi bulunması gerektiğini düşünmekteydim ve bunu bulmak için bayağı kafa yordum. Üzerinde çok çalıştım, insanlarla konuştum ve sonunda Trump’ın yönetim felsefesini anladığımı zannediyorum.
KAOSTAN DÜZEN ÇIKARMAK
Bunun için öncelikle Trump’ın iç politikada yaptıklarına, davranışlarına bakmak ve bunları iyi anlamak gerekiyor. Biraz sonra anlatacağım konuları derinine incelediğimde şu sonuca vardım: Başkan Trump kaostan kendiliğinden bir düzen çıkacağını ve her el attığı işte kaos çıkarırsa sonunda düzeni yakalayacağını düşünüyor İç politikada başlıca iki konuya konsantre oldum:
1- Beyaz Saray’da olanlar: Trump başkanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana Beyaz Saray’da bir türlü düzen sağlanamadı. Normalde başkanlar, iyi işleyen bir Beyaz Saray olmadığı takdirde işlerini katiyen götüremezler. Trump ise aksine düzensizlikten, kuralsızlıktan, hiyerarşilerin yıkılmasından hoşlanıyor ve yönetimini böyle sağlıyor gibi görünüyor.
Hatta öyle ki belki inanmayacaksınız ama her başkanın kendisinin olmazsa olmazı olarak gördüğü özel kalem müdürlüğü (chief of staff) görevini bile ortadan kaldırmayı düşünüyor. Yani şu anda bu görevi sürdüren John Kelly’nin gönderileceği zaten konuşuluyordu Washington’da, ama Trump sadece onu göndermekle kalmayıp tarihte ilk özel kalem müdürsüz çalışan başkan da olmak itiyor.
Washington’un iç işleyişlerini iyi bilen kaynaklar, hiçbir başkanın özel kalem müdürü olmadan çalışmasının mümkün olmadığını, işlerin yürümeyeceğini söyleseler de Trump bunun Beyaz Saray içindeki kaotik ortamı şiddetlendirip bu durumdan kendine bir yönetim çıkaracağını düşünüyor.
2- Stormy Daniels olayı: Bir hayat kadınına avukatı vasıtasıyla para verildiği ortaya çıktığından bu yana olay büyüdükçe büyüdü. Trump tartışmaları kontrol altına almak yerine işlerin daha da büyümesini teşvik etmek ister gibi davranıyor. Hatta son olarak ekibine dahil ettiği Rudolph Giuliani aracılığıyla işleri daha da karıştırmaya başladı. Giuliani de işleri karıştırmak için göreve geldiğini ağzından kaçırınca Trump’ın kaos çıkarma taktiği bence açığa da çıkmış oldu.
Trump içeride ve dışarıda kaostan hem zevk alıyor hem de kaosu çıkaran ve kuralları koyan kendi olduğu takdirde sonucun da kendi çıkarına olacağını düşünüyor.
SAVAŞ DANSI
Dış politikada da kaosun peşinde olacağının ilk işaretini Başkan olur olmaz ziyaret ettiği Suudi Arabistan’da vermişti. Orada eline kılıcı alıp savaş dansı yapmıştı. Yani savaş düşünebilecek en büyük kaos olduğundan, kaostan düzen çıkarmanın yönetiminin dış politika prensibi olacağını göstermişti.
Son verdiği İran kararı da bunun bir başka örneğini oluşturuyor. Bu konuda kendisine verilen tek makul tavsiye, “Nükleer anlaşmada kalalım ve anlaşmanın daha iyileştirilmesi için çalışalım, aksi halde bölgede kaos çıkabilir” olmuştu. O tabii ki makul olanı değil, kaosa götürecek yolu seçti.
En yakınına atadığı isimler de daima kaostan yana kişiler oluyor. Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, CIA başkan adayı Gina Haspel ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bu tür insanlar örneğin. Kaostan tabii ki bir düzen çıkması mümkün olabilir, ama bunun hep Trump’ın istediği şekilde sonuçlanıp sonuçlanmayacağını göreceğiz.