ABD, Türk ilaç fiyatlarına müdahaleye hazırlanıyor
GEÇEN hafta Başkan Trump, ilaç sektörünün temsilcisini de yanına alıp Beyaz Saray bahçesinde önemli bir açıklama yaptı. Amerika’daki ilaç fiyatlarının aşırı yüksekliğinden şikâyet ederek başladı konuşmasına. Sonra da Amerika’daki bilimsel çalışma sonucunda üretilen bu ilaçların aynı reçete ve ambalajla başka ülkelerde ABD fiyatının çok altına piyasaya sunulmasının yarattığı haksızlığı anlatarak “Bizim bilimsel çalışmalarımızın rantını başka ülkeler yiyor” dedi.
Bundan sonra bu ülkelerle ticari anlaşmaları zorlayarak Amerikan tüketicisinin zararını telafi edecekleri bir sistem kuracaklarını söyledi. Yani Amerika’da tüketiciye pahalı satılan ilacı satın alıp kendi vatandaşına daha ucuza kullandıran ülkelerin ABD’ye bir bedel ödeyeceğini açıkladı. Tabii bu da o ülkelerde piyasaya ucuza çıkarılan ilaçların fiyatlarının hayli artması anlamına gelecek.
Trump’ın bu açıklamayı yapmadan önce bir çalıştırma yaptırdığı ve bazı ülkelerdeki durumu incelettirdiği anlatıldı bana. İncelenen ülkeler arasında Fransa, Japonya ve Türkiye de varmış.
Anlayacağınız bizlerin belirli bir para ödeyerek aldığımız ilaçların fiyatları Washington’un gündemine girmiş durumda.
‘AMERICA FIRST’ İDEOLOJİSİ
Trump, “Öncelikle Amerika” sloganıyla halkın önüne çıktığından bu yana uluslararası ticarette bu tür adımları birçok sektörde atıyordu zaten. Kendisinden önce yapılmış uluslararası anlaşmaları da kolaylıkla tek taraflı reddedebiliyor ve gücü yettiğine yeniden anlaşma imzalatmaya çalışıyor.
Dolayısıyla sıranın ilaç sektörüne de gelmesi hiç sürpriz değil; çünkü ilaç fiyatları Amerikan halkının, yani seçmeninin en şikâyetçi olduğu konuların başında geliyor.
Ben kendi tecrübemden bir örnek vererek size meseleyi açayım.
SORUN ABD’DEKİ SİSTEMDE
Türkiye’de rutin olarak kullandığım ve alerjiye iyi gelen bir burun damlasını İstanbul’da 50 TL’ye alıyorum. Geçenlerde burada da almak için niyetlendim. Baktım aynı ilacın buradaki satış fiyatı 250 dolar.
Tabii ki “Bu kadar para vereceğime alerjiyle yaşarım daha iyi” dedim ve satın almaktan İstanbul’a gelinceye kadar vazgeçtim. Alerji neyse ama insanın almaktan vazgeçemeyeceği bazı ilaçlar da var.
Durumun böyle olması Türkiye’nin tavrından kaynaklanmıyor. Türkiye, makul olanı yapıp halkına ilacı olabildiği kadar düşük fiyattan ulaştırıyor. Ancak burada bu tür sosyal devlet anlayışı katiyen olmadığından ve ilaç lobileri ile şirketleri fiyatlarla oynadıklarından sigorta şirketleriyle de anlaşarak halkı soyabiliyorlar.
İlaç ve sigorta şirketleri birlikte hareket ettiğinde Washington’da inanılmaz bir lobi gücüne sahip oluyorlar. Lobi için müthiş paraları var ve bunu da cömertçe dağıtabiliyorlar. Hatta geçenlerde başı zaten belada olan Trump’ın özel avukatı Michael Cohen’in, Trump’la bağlantı kurma vaadinde bulunarak ilaç şirketlerinden yüz binlerce dolar aldığı da ortaya çıktı.
KOLAYA KAÇTI
Şimdi durum böyle olmasına rağmen Trump bu sorunu içeride sosyal devlete yönelerek çözmeye gitmek yerine kendisine daha kolay geleni yaptı. Milliyetçi duyguları okşayan bir çözüm buldu; böylece yerleşik çıkarları da fazla zorlamayacak. Ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, kendi halkına erişilebilir fiyatlardan ilaç sağlayan sosyal devletlere savaş açmaya yeltenecek.
Öyle anlaşılıyor ki bir süredir siyasi ilişkileri zaten bozuk olan Türkiye-ABD arasında ekonomik ilişkiler de bozulma sürecine girecek.
Unutmayalım, önceki gün Hakan Atilla davasında verilecek ceza açıklandı. Bundan sonra Amerikan Hazine’sinin Halkbank’a yaptırım için yaptığı çalışmanın da gündeme gelmesi muhtemel. İlaç ticaret anlaşmalarının da yenilenmesini isteyecek ABD.
Siyasi diplomasinin yanı sıra Türkiye’nin ekonomik konularda da görüşme kanallarını açık tutmaya çalışması gerekiyor gibi görünüyor.