Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SURİYE'nin global güç merkezlerindeki ele alınış biçimi üzerinde sürekli çalışmakta olduğumdan bir tehlikenin yaklaşmakta olduğunu hissediyordum.

        Son birkaç dokümanı okurken ise başımdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi oldum. O tehlike artık yaklaşmakta değil tam da kapımızın eşiğindeydi ve kapıyı çalmak üzereydi.

        Şu anda Washington ve Moskova'daki güçlülerin karar verme mekanizmalarını etkileyen bu karanlık güçlerin dünyasına bu yüzden dalıp Türkiye'ye dokunabilecek, zarar verebilecek gelişmeleri kamuoyuna açılmış istihbarat kaynaklarından öğrenip sizlere bunu anlatacağımı, gün ışığına çıkaracağımı daha önce söylemiştim.

        Ama buna rağmen bu yazıyı yazmaya oturduğumda son derece rahatsızım, çünkü oynanmak istenen oyun öyle pis ki, öylesine acımasız ki, öğrendiklerim bir gazeteci olarak beni korkutuyor. Sonu oldukça sevimsiz olabilecek bir süreçten haberdar oluyorum duygusu var içimde.

        Yine de yazacağım; çünkü bizim güçlülerimiz global dünya güçlerinin Türkiye'nin başına örmeye çalıştıkları kirli çoraptan haberdar olsunlar da tedbirlerini bir şekilde alsınlar istiyorum.

        Son sızdırılan istihbarat raporlarına göre Amerikan askeri kaynaklarının elinde, kimyasal silahın Suriye'deki muhalif güçlerce kullanıldığına dair delil varmış.

        Raporda kastedilen "muhalif güçler" Türkiye'nin yakın durduğu ve desteklediği güçler.

        Dahası, sıkı durun: Muhalif güçlerin yaptığı öne sürülen kimyasal saldırıda kullanılan malzemenin Irak'ın Sünni bölgesinden elde edilip Türkiye üzerinden geçirilerek Suriye'deki muhalif güçlere verildiği söyleniyor.

        Gerçi raporun hiçbir yerinde Türkiye açıktan suçlanmıyor, hatta bazı evlere yapılan baskınlarda sarin gazının ortaya çıkarılmasının da dünyanın bu soruna gözünü açtığı da söyleniyor.

        Ama raporda ima düzeyinde kalsa da Suriye'de kimyasal silah kullanılmasında Türkiye'nin ister yeterince tedbir almayarak ister de başını öte yana çevirerek rolü olduğu ima ediliyor. Hatta raporun birkaç yerinde ima boyutundan da çıkılarak Türkiye açıkça töhmet altında bırakılıyor.

        Bunu ilk okuduğumda olduğu gibi şu anda yazarken bile sırtım su gibi oldu. Oynanmak istenen tehlikeli oyunu, ülkemizin başına örülmekte olan kirli çorabı görüyorum, ama bunu durdurmak için yapabileceğim tek şey yok, bunu yazmaktan başka.

        Amerikan istihbarat topluluğu içinde yer alan National Ground Intelligence Center (NGIC) adlı bir birim var. İstihbaratçıların bu birimi yerde savaşan Amerikan askerlerine istihbarat sağlamak ve onları yaklaşan tehlikeler hakında uyarmakla görevli.

        İşte bu örgütün hazırlamış olduğu ve üzerinde "SECRET/NOFORN" damgası bulunan yani "GİZLİ/YABANCI GÖZLER GÖREMEZ" denilen bu raporda, kimyasal silahların Irak'taki Sünni bölgeden nasıl elde edildiği ve nasıl Türkiye üzerinden Suriye sınırına kadar getirildiği anlatılıyor ve bu operasyonda yer alan bazı isimler de sayılmış. İstihbaratçıların bu konuda şüpheleri ilk kez kullanılan kimyasal silah kalıntılarını incelediklerinde ortaya çıkmış. Uzmanlar saldırıdan kalan artıkların ve bunların insana bulaşma biçimlerinin bu kimyasal silahın katiyen bir askeri merkezin işi olmadığını ve aksine bunun "bahçe türü" (garden variety) olduğu yani amatörlerce askeri merkez dışında bir yerlerde üretildiğini gösterdiğini görmüşler ve ondan sonra istihbarat kaynaklarını çalıştırmaya başlamışlar ve izi sürmüşler.

        Şimdi şunu vurgulamalıyım ki bu kaynakların kim olduğunu bu raporu yazanların ve sızdıranların arkasında kimlerin olduğunu bilmiyorum. Araştırsam da gerçek çıkar mıydı bundan da kuşkum var. Ama burada bu önemli değil. Olan bitenin arkasında kim olursa olsun Türkiye üzerinde kirli ve tehlikeli bir oyunun oynandığı kesin.

        Ben Rusya'nın Birleşmiş Milletler'e sunduğu 100 sayfalık raporda, kimyasal silahın Suriye'deki muhalif güçlerce kullanıldığını öne sürdüğünü düşünüyor ve orada da Türkiye'yi ima ettiğinden korkuyorum ve dahası Amerikan ve Rus dışişleri bakanlarının baş başa yaptığı görüşmelerde de bu bilginin masaya gelmiş olmasından ürküyorum.

        Korkuyorum, ürküyorum ama şaşırıyor muyum? Katiyen hayır, şaşırmıyorum. Çünkü Türkiye bir süredir işleyiş mekanizmaları global güçler tarafından konulan global dünya sistemini zorluyordu. Üzerine anlaşılmış düzeni bozmaya hem de temelden bozmaya Türkiye istekliydi. Bu "cüretin", bu "isyanın" bir şekilde cazalandırılması gerekiyordu o güçlere göre. ABD ve Rusya arasında yapılan görüşmelerin bir anlamı da budur. Şimdi de o sürecin içine İngiltere ve Fransa da çekilecek. İsrail ise arka planda sürekli var.

        Ne olur Türkiye yakın ve yaklaşmakta olan tehlikeyi görsün ve gerekeni bir an önce yapsın.

        Diğer Yazılar