Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BENİM gayretimle Türkiye’nin gündemine giren ve hayli tartışılan Vice Media’nın IŞİD belgeselini umarım izlemişinizdir. Belgeselde IŞİD militanlarının “artık sınırların olmadığını, bunları yıktıklarını” anlatıkları bir bölüm vardı.

        Bu çarpıcı sözler, sadece o savaş anının psikolojisiyle söylenmiş sözler değildi; aynı zamanda önemli bir tarih bilinci de içeriyordu. Bugün sınırlarımızın hemen yanıbaşında yaşananlar, Birinci Dünya Savaşı döneminde başta Osmanlı olmak üzere imparatorlukların mirasları üzerine yapılan kavgalarla bağlantılıdır.

        Osmanlı dağıldıktan sonra onun mirası üzerine Ortadoğu hâkimiyetini eline almak isteyen İngilizler, kendi merkezlerinde bölgedeki haritaları yeniden çizdiler. Ele alınan cetvellerle masa başında yapılan bu çizim sürecinde bazı yeni devletler yaratıldı.

        Bugün Irak ve Suriye’nin bir türlü durulamamasının temelinde bu tarihi gerçek yatar ve IŞİD militanları o belgeselde sınırları yıktıklarını şehvetle anlatırken bu tarihi bilinçle geçmişe tepkilerini de sergiliyorlardı.

        Bu geçmiş nedeniyle bugün Türkiye’nin bölgede olan bitenler hakkında söz söylemeye meşru hakkı vardır; eğer sınırlar tekrar çizilecekse bu konudaki tavrını da net ortaya koymalıdır.

        Bugün Türkiye, IŞİD ve bölgemiz hakkında bu geçmişten kaynaklanan tarihi sorumluluğunu yerine getirmemeye çalışıyor. Güncelin batağına saplanmış görünen dış politikamız, tarihi bilinçten yoksunmuş gibi davranmaya çalışıyor.

        Türkiye, İngiltere’nin yerine dünya hâkimi rolünü oynamaya çalışan Amerika ile yollarını ayırmaya da çalışıyor.

        Özellikle ne yapacağı hakkında kafaları İngilizler kadar net olamayan Amerikalılarla ortak davranmak gibi bir zorunluluk tabii ki yok. Ama Türkiye de başta IŞİD olmak üzere bölge politikasını net ortaya koyup amaçları hakkında dünyaya karşı net olmalı.

        Bunu sadece Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelen tarihi, bölgesel sorumluluklarımız nedeniyle değil, bugünün modern dünyasının Türkiye’nin net tavrına büyük ihtiyacı olduğu için de bir an önce yapmalıyız.

        Bugünün dünyasında İslam’ı terörle özdeşmiş gibi göstermek için çabalayanlar var. IŞİD gibi terörist örgütlerin davranışları da bu çabaları güçlendiriyor.

        Başta Amerikan toplumu olmak üzere tüm dünyanın; modern, demokratik, özgürlükçü ve seküler bir Müslüman ülkenin olabileceğini görmeye ihtiyacı var ve ancak bunun görülmesi dünyayı bugünkü tehlikeli gidişatından kurtarabilir.

        Bunu, eğer karar verirse ancak Türkiye yapabilir. Bunu yapabilecek başka Müslüman ülke yok. Bir aralar “Türkiye model ülke olabilir mi?” tartışmaları vardı. Ben daima “Olur” dedim ve bu potansiyel gücümüzü hep anlattım. Bir ara AK Parti iktidarı bu yolda yürüyecek gibiydi. Avrupa ideallerini benimseyen, inançlı bir Türkiye yaratma yolunda yürüyen AK Parti bu konuda ümit veriyordu.

        Dünyanın bu ümidi tekrar görmeye ve hissetmeye büyük ihtiyacı var. Eğer bu olmazsa meydan, İslam’ı terörle özdeşleştirenlere kalacak ve dünyamız bugünkünden çok daha berbat bir yer haline gelecek.

        Belki abarttığımı düşüneceksiniz ama bugün Türkiye karar verirse dünyayı kurtaracak konumda. Eğer Türkiye, IŞİD terörünün belirlediği global zihinlere demokratik, modern, özgürlükçü ve seküler bir Müslüman ülke olabildiğini gösterirse, söylemleri belirleme gücünü IŞİD’in ve İslam’ı terörle özdeşleştirenlerin elinden alıp çağdaş dünyaya yakışır hale çevirebilir.

        Anlayacağınız bölgeye yönelik tarihi sorumluluğumuzun yanı sıra bu potansiyel gücümüz de bulunduğundan, bugünün dünyasında Türkiye’nin önemi olağanüstüdür.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan eğer karar verirse Türkiye’yi, bu potansiyelini gerçekleştirecek yöne sokabilir.

        Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce matematikçi Duncan J. Watts’ın “Six Degrees: The Science of a Connected Age” adlı kitabını başka bir işim için okuyordum. Ama okurken baktım ki, matematikçi bugünün dünyasının ihtiyacı olan bir önemli süreci de farklı biçime anlatmış.

        Bugünün bağlantılı dünyasında bize çok uzakta olan yerlerde yaşanan gelişmeler nedeniyle bizlerin yaşamları etkilenmekte ve değişmekte. Bu durum kitapta matematikçi kesinliğinde gösteriliyor.

        Bugün Amerikan toplumu İslamofobi’ye teslim olup sürekli terör beklentisiyle yaşayan bir ülke haline dönüşüyor. Bunun hem Amerika’ya hem de global düzene bedeli hayli ağır.

        Ve eğer Türkler demokratik, modern, özgürlükçü ve seküler bir Müslüman ülke olduklarını dünyaya gösterebilirlerse bunun sonucunda Amerikan toplumu da değişmeye başlayacaktır. Ve sıradan Amerikalıların kendilerinden çok uzakta görüp pek de anlayamadıkları Türkiye’de yaşananlar nedeniyle hayatları olumlu yönde değişmeye başlayacaktır.

        Matematikçi Watts’ın tezi aslında bunu net olarak gösteriyordu ve bu bana Türkiye’nin eğer isterse global barışa ne kadar da büyük katkı yapabileceğini tekrardan gösterdi.

        Diğer Yazılar