Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKTİDAR yıllardır bazen gerçek niyetini de saklamaya çalışarak bu ülkede çok da tehlikeli sonuçlara varabilecek birbiriyle bağlantılı iki süreç başlattı. Toplumun her kesiminde, her düzeyde hızlı bir dinselleşme süreci, iktidarın tam onayıyla ve desteğiyle yaşandı.

        İktidar bu süreci kendi kontrolü altında tutabileceğine ve yönlendirebileceğine inanıyordu. Ama global deneylere bakılsaydı ve Atatürk biraz anlaşılsaydı, bunu kontrol etmenin ve yönlendirmenin pek de mümkün olmayacağı anlaşılabilirdi. İktidar maalesef bunu yapmadı ve kendi yolunda yürüdü.

        Sonunda gelinen noktada, toplumdaki dinselleşme hızı iktidarı çoktan aşıp onu da girdabına alarak sürüklemeye başladı. Bugün bir kısım sıradan Türk insanının dinselleşmeyi gündelik olarak yaşama biçimi, maalesef IŞİD’leşme aşamasına gelmiş veya gelmek üzeredir.

        İktidar bu kitle üzerinde eğitici gücünü kullanmaya niyetli mi, ondan da emin olmamakla birlikte bu aşamada kullanmak istese de başarılı olabileceğine dair kuşkularım var.

        Dinselleşme süreci Türkiye’yi belki de hiç hazır olmadığı ve sonra pişman olabileceği noktalara götürme aşmasına çoktan gelmiş durumdadır. İktidarın ise bunu durduracak gücü yokmuş gibi, eğer varsa da bunu kullanmaya pek niyetli olduğunu sanmıyorum.

        Bu tür süreçler kendi başlarına zaten çok tehlikelidirler, ama Türkiye özelinde tehlikeyi daha da katlayarak artıran yine kendi başlatmış olduğu bir başka süreç var.

        Yine global deneylerden ve Atatürkçü düşünceden ısrarla dersler alınmadığı için, Türkiye bu coğrafyada intihar olabilecek bir iş de yaptı ve birtakım derin fantezilerle büyük güç olmaya soyundu. Her tarafından pislik akan bu coğrafyada taraf tutan bir oyuncu olmaya çalıştı.

        Sonunda coğrafyada yaşanmakta olan dinsel radikalleşme de Türkiye’yi kendi içine çekti. Böylece Türkiye kendi iktidarı sayesinde hem içeride hem de dışarıda birbiriyle çakışan, birbirini destekleyen iki büyük girdabın aynı anda içinde buldu kendini.

        Tam bu aşamada artık geri dönüşü olmayabilecek bir yola girmek üzereyiz. Bunun sonu felakettir. Dünya tarihinde örneği az bulunabilecek bir intihar dürtüsüyle Türkiye Cumhuriyeti yeniden olağanüstü bir büyük hata daha yapmak üzere.

        Ya haberlerde her gece izliyorsunuz ya da şanssız iseniz sokakta bizzat yaşadınız; tekbir getirerek sokakta dolaşan silahlı gruplar çıktı ortaya.

        İktidar, sokaktaki dehşeti engellemeye yönelik açıklamalarda bulunuyor, ama bunlar da tek yönlüymüş izlenimi veriyor. IŞİD’e karşı gösteri yapanlar hedef alınıyor tabii ki ama açıklamaların çoğunluğunda elinde silah dehşet saçan, tekbir getirenlerle ilgili net bir şey söyleyen yok, maalesef olacağa da benzemiyor.

        Acaba güçlüler, içte ve dışta bu kadar fazla dinselleşme girdabının içine çekilmişken bu tavrın Türkiye’yi bir felakete itebileceğini görmüyor mu?

        İktidarı ve güçlüleri uyarıyorum. Kişisel fantezileriniz ne olursa olsun, ideolojik takıntılarınız neyse ne, bunlar nedeniyle Türkiye sizin denetiminizde bir felakete doğru sürüklenmekte. Belki bunu önleme gücünüz artık yoktur, eğer durum böyleyse yeni uzlaşmalara, yeni toplumsal mutabakatlara gitmenin zamanı çoktan gelmiş geçmek üzeredir.

        Bir de şu unutulmamalı; sizlerin ideolojik fantezilerinize katılmayan, hatta bunlardan hiç de hoşlanmayan bir yüzde 50 var bu ülkede. Bunlar şu anda sessiz bir şaşkınlık ve dehşet içinde seyrediyorlar sizi.

        Diğer Yazılar