İsrail'in en kötü durum senaryosu
İSRAİL’de yıllardır geleceği planlayan beyinlerin çok korktuğu nükleer savaş dışında bir en kötü durum senaryosu vardı. Gazze’de son yaşanılanlar bu en kötü durum senaryosunun çoktan gündeme girdiğini gösterdi. İki taraftan gelen ölü sayılarının karşılaştırmasına ve Gazze’deki yıkımın boyutuna bakılınca bu savaştan İsrail’in kazançlı çıktığı yorumları yapılabiliyor ancak görünen o ki bu savaşta kaybeden taraf İsrail oldu.
KÖTÜ DURUM SENARYOSUNUN KOŞULLARI
Bugüne kadar İsrail şu aşağıdaki koşulların oluşmayacağına güveniyor ve stratejilerini buna göre kuruyordu. İsrail her zaman tarihten gelen mağdurluk kozunu oynuyordu. Bir gün Filistinlilerin bu mağdurluk kozunu ellerine geçirmesi durumunda İsrail zor durumda kalacaktı. İsrail çok zor koşullu bir bölgede daima demokrasiyi işleten ülke konumunda olmasının uluslararası camiada yarattığı etkiden yararlanıyordu. Eğer bir gün Araplar demokrasi kozunu da İsrail’in elinden almaya başlarlarsa bu da en kötü durum senaryosunun ikinci koşulunu İsrail için oluşturacaktı. Bölgede silah gücü üstünlüğünün daima İsrail’de olarak kabul edilmiştir. Bir gün bu gücün bölgede başka güç tarafından da (örneğin İran) paylaşıldığı ortaya çıkmaya başlarsa bu koz da kaybedilebilirdi. Bugüne kadar dünyanın egemen güçleri (başta Amerika) her koşulda İsrail’in yanında durmuşlardır. Bir gün bu güçlerin ilgisi İsrail’den başka yerlere kayarsa bunun sonucu İsrail için kötü olabilirdi.
BÜTÜN KOŞULLAR OLUŞTU
İsrail için en kötü durum senaryosu bu 4 koşulun aynı anda olmaya başlamasıydı. Son olaylar sürecinde İsrail ne kadar üstünlük taslarsa taslasın bu 4 koşulun aynı anda oluştuğu ve üst üste çakıştığı görüldü. Bu da İsrail’i yönetenleri panikletti. En kötü durum senaryosunu oluşturan 4 koşulu tek tek ele alıp inceleyelim:
1- Son çatışmalarda İsrail gördü ki silah gücünü kullandığı anda Filistinliler tarihin mağduru olma kozunu İsrail’in elinden alıveriyorlar. Filistinliler İsrail’in saldırılarında çocukların ölmesinin kaçınılmaz olduğunu biliyorlar. Çünkü militan liderler geceleri yeraltında değil evlerinde aileleriyle birlikte saklanıyorlar. Onlara yapılan her saldırının çocuk ölümlerine yol açması kaçınılmaz ve bu olduğu andan itibaren İsrail dünya kamuoyunun gözünde savaşı kaybetmiş oluyor. Nitekim son çatışmalarda da bu aynen oldu. Filistinliler mağdur olma kozunu İsrail’in elinden belki de kalıcı bir şekilde aldı. Bu yüzden son çatışma sürecinde İsrail ordusu halkla ilişkilere olağanüstü önem verdi. Bu nedenle Filistin tarafı bir savaşı provoke etmek için elinden geleni hep yapıyor. Unutmayın ki son birkaç yıl içinde Gazze’den İsrail’e en azından 12 bin füze atıldı. Biliyorum bu maddeyle ilgili söylediklerim son derece acımasız ve duygusuz gibi gelecek çoğunuza. Bu benim böyle olduğumdan değil ama ne yazık ki bölgede koşulların böylesine acımasız olmasından ve bunun insanları da acımasız hale getirmiş olmasından kaynaklanıyor.
2- Arap Baharı ve sonrasında yaşananlar bölgenin demokrasi haritasını değiştirmeye başladı. Bugüne kadar İsrail bölgedeki Araplara karşı manevi üstünlüğünü, tek demokrasi olmasına dayandırabiliyordu. Ancak Arap ülkeleri son yaşanılan süreç sonucunda demokrasi yolunda önemli adımlar atarak İsrail’in bu kozunu elinden aldı. Mısır’ın İsrail karşısındaki kendine güvenen tutumunun temelinde bu yeni koşullar yatıyor. Bölgedeki oyun kuralları radikal biçimde değişmiş durumda.
3- Özellikle İran’ın son zamanlarda yaptığı hamleler nedeniyle ve son çatışmalarda Gazze’den atılan füzelerin ilk kez bir metropol olan Tel-Aviv’i de tehdit etmesiyle İsrail silah gücü üstünlüğüne fazla güvenmemeye başladı. Bu durum İsrail yönetiminin moralini bozdu. Tel Aviv’de rahata alışık şehir insanlarının da savaşa tepkisi oluşmaya başladı.
4- İsrail açısından global düzeyde en önemli ülke olan Amerika, ilgisinin artık İsrail’den çıkıp başka yönlere kayacağı sinyalini veriyordu ve iki ülke arasında soğukluk başlamıştı. Son çatışmalar sürerken Başkan Obama eski başkanların aksine bu çatışmaları Beyaz Saray’daki, dünyadaki savaşların takip edilip değerlendirildiği “Situation Room”da izlemek yerine olan biteni Güneydoğu Asya’daki gezide izledi ve Mısır Cumhurbaşkanı’na telefonunu da oradayken açtı. İsrail’in en kötü durum senaryosunun meydana gelmesi için var olması gerekeceğini düşündükleri bu 4 koşulun artık var olduğu son çatışmalar sürecinde ortaya çıktı.
TECRİT EDİLME DUYGUSU
Bu yüzden son çatışmalarda aslında İsrail büyük bir yenilgi almış durumdadır. Bunun bölgenin geleceği açısında ne anlama geleceğini ve bu ortamda Türkiye-İsrail ilişkilerinin nasıl gelişeceği de merakla bekleniyor. Bu arada İsrail bu koşullarda ayrıca tüm etrafının bir hilal şeklinde sarılmaya başladığını da düşünüyor ve bu da ülkede yalnız kalmışlık ve tecrit edilmişlik, köşeye sıkışmışlık duygusunun artmasına neden oluyor. Bu da çok tehklikeli aslında. Çünkü köşeye sıkışmış ve paniklemiş bir İsrail her an bir çılgınlık yapabilir. Şu anda henüz ne olacağı belli değil ama tek bir şey kesin, bölgedeki oyunun kuralları radikal biçimde değişmiş durumda. Durumun dengelenmesi için Türkiye’nin akılı bir şekilde oyuna girmesi ve bunu ilkeli biçimde sürdürmesi gerekebilir. Bakalım Başbakan Erdoğan‘ın bundan sonraki bölgesel hamlesi ne olacak?