Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Adıyaman’da; bölgedeki kadın sivil toplum kuruluşları, belediye, yerel kalkınma kurumları, SGK, İŞKUR yöneticileri ve AK Parti, CHP, HDP temsilcilerinin katılımıyla, “kadın istihdamı” sorununu bir masa etrafında tartıştık.

        “TRC1 Bölgesi’nde (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) sürdürülebilirlik gelişme dinamikleri ve kadın istihdamı” başlıklı çalıştayı, Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD) düzenlemişti.

        HYD’nin kurucularından ve proje danışmanı Fikret Toksöz ile genel koordinatörü Emel Kurma’nın başkanlığında yürütülen çalıştayın, bir önceki durağı Mardin’di...

        2014 yılında AB’nin başlattığı “Yerel-Bölgesel Demokratik Yönetişim Projesi” kapsamında, Türkiye’nin 7 bölgesinde düzenlenecek toplantılarla, yerel sorunlara ortak çözüm önerileri getirmeye çalışıyorlar.

        Bu tür toplantıların en büyük katkısını; ulusal sorunları büyüteç altına alarak kılcal damarlarına nüfuz etmekte alıyoruz...

        Aynen Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saniye Dedeoğlu’nun; Şanlıurfa, Adıyaman ve Malatya’daki organize sanayi bölgelerinde (OSB) yaptığı kadın istihdamına ilişkin araştırmasında olduğu gibi...

        ASGARİ ÜCRETİN YARISI PATRONA İADE EDİLİYOR

        Çalıştayda Adıyaman OSB’de yaptığı “Tekstil Sektörü, Kadın İşçiler ve Sorun Alanları” anketinin sonuçlarını açıklayan Doç. Dr. Dedeoğlu’nun son cümlesi, Türkiye’de kadın istihdamının neden yüzde 29.8 düzeyinde olduğunu açıklıyor:

        “Adıyaman OSB’de 3 çocuklu kadını işe alacak işveren bulmak zor.”

        Bölgedeki bütün resmi kayıtlı işyerlerinin (91.790) yüzde 69’dan fazlasını oluşturan tekstil ve konfeksiyon sektöründe, kadın çalışan oranı Adıyaman’da yüzde 71.8, Gaziantep’te yüzde 24 düzeyinde gerçekleşiyor. Kadın istihdamında taciz ve dedikodunun yanı sıra; doğum nedeniyle işten çıkarma, kayıtdışılık, düşük ücret ve ücreti ödenmeyen fazla mesai sorunları öne çıkıyor.

        Bölgede Suriye göçü nedeniyle istihdam yapısında ortaya çıkan radikal bozulma da ilk önce kadın çalışanları etkiliyor.

        Şunu anlıyoruz ki, sömürünün olduğu yerde kadınlar katlamalı mağduriyet yaşıyorlar...

        İşçilerin, siyasi partilerin “seçim vaadi” konusu yaptıkları mevcut asgari ücretlerinin, en az 400 lirasını işverene iade ettikleri bir kara düzen sürüyor.

        Kadınların işgücüne katılımının 2018 yılında yüzde 34.9’a çıkması hedefleniyor. Bu demek oluyor ki; önümüzdeki 3 yılda da toplumsal cinsiyet eşitliğinde gelişkin bir iyileşme öngörülmüyor.

        Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın “2014 Türkiye’de Kadın İşgücü Profili ve İstatistiklerinin Analizi”nde, genel işsizlik tanımına göre erkekler ve kadınlar arasındaki uçurumun daha da açıldığı ifade ediyor.

        Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın araştırmasında ise 40 yıllık erozyon ortaya konuyor. Buna göre 1970 yılında kadınların işgücüne katılım oranları; İspanya’da yüzde 17.9, İtalya’da yüzde 25.5, Portekiz’de yüzde 24.5 ve Yunanistan’da yüzde 25.9 iken, Türkiye’de yüzde 50.9...

        2008 yılına geldiğimizde ise bu ülkelerde kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 40’ların üzerine yükselmişken, Türkiye’de yüzde 24.5’e geriliyor. 2013 yılında da yüzde 31’i bulmuyor.

        KADIN KOOPERATİFİ VE AİLE ÇİFTLİĞİ MODELİ

        Kadın kooperatiflerinin kurulmasının, desteklenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Zira erkekleri, kadın istihdamını artırmaya ikna etmekten daha kısa ve etkili bir yol...

        “Kadının güçlenmesi” başlığı altında modellenecek, kırsal kalkınma projeleri; demokratik katılım, eğitim ve yeteneklerin gelişmesini de içine alan çok daha yetkin bir perspektif sunabiliyor.

        Bir örnek: BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) tarımsal kalkınma için önerdiği “aile çiftlikleri”, dünyada da karşılık buluyor.

        Kadın kooperatiflerinin yanı sıra, Adıyaman’dan şu somut önerilerle döndüm:

        Bir: Kadınların ekonomiye katılma programları ile aile içi şiddetin önlenmesi çalışmaları birlikte yürütülmeli.

        İki: Belediyeler kendi mahallesinde kreş talep ederek bir araya gelen annelere kadro ve finans desteği vermeli.

        Üç: Kalkınma Ajansları’nda “Kadın Emeği Destek Fonu” oluşmalı.

        Dört: AB’nin İpekyolu Kalkınma Ajansı’nın verdiği 5 milyon 100 bin dolarlık istihdam desteği programından, kadın kuruluşları bu toplantıyla bilgi sahibi oldu. Kamu- STK diyaloğu artmalı.

        Diğer Yazılar