Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kaçıncı olmuştur Atatürk Havalimanı’ndan yurtdışına çıkışım bilmiyorum ama yemin ediyorum ilk kez böyle bir eziyetle karşılaştım değerli okurlarım. Saat sabahın 6’sıydı. Yanımda Amerikalı arkadaşım Anna’yla THY kontuarından hiç sıra falan beklemeden birkaç dakika içerisinde biniş kartlarımızı aldık. Pasaport kontrolü için önce CIP’te sıraya girdik. Baktık ki sıra çok yavaş ilerliyor, “Tek güvenlik noktası olduğundandır bu durum” deyip diğer tarafa yöneldik.

        Öyle ya, sonuçta daha kalabalık ama nihayetinde bir değil, 8 kontrol noktası var. Anlayacağınız bir niyet ettik hızlıca kendimizi diğer tarafa atmaya, ama niyet elimizde patladı. Çünkü neredeyse 45 dakika falan sürdü pasaport kontrol memurunun önüne ulaşabilmek. Neden? Çünkü hepi topu 3 polis memuru çalışıyor.

        Çalışanlara diyecek lafım yok; çünkü seri iş yapmak için bayağı çabaladıklarını gördük ama çabalasalar n’olur. Sonuçta işlem belli. O işlem yapılacak illaki! E bir de bazı yolcuların kontrolünde sorun da çıkabiliyor. İş doğal olarak uzuyor. Biz ucu ucuna yetiştik uçağa ama yetişemeyen de oldu. Homurdananlar, hatta yüksek sesle itiraz edenler filan...

        Velhasıl bizim gibi birçok yolcunun tadı kaçtı sabah sabah. Sorup soruşturdum. Dün sabaha özel bir durum mu bu diye. Değilmiş. Son zamanlarda maalesef pasaport kontrol noktaları sıkıntılıymış. Uçak şirketleri bayağı dertliymiş ve sık sık da dile getiriliyormuş bu durum ama sanı- yorum konu asıl ilgiliye yani İçişleri Bakanlığı’na ulaşmadığı için bu şekilde devam ediyormuş.

        Bu yüzden meseleyi yazmak boynumun borcu oldu. İnşallah İçişleri Bakanı’mız Sayın Süleyman Soylu bu pasaport kuyruklarındaki işkence meselesini sona erdirecek acil bir çözüm üretmek için gerekenin yapılması talimatını verir. Bu yazıyı yazmadan evvel Yıldız Holding davetlisi olarak Manchester’e birlikte geldiğimiz meslektaşlarımın da tamamı aynı dertten mustaripti. Arkadaşların ortak görüşüne göre sorunun kaynağı FETÖ soruşturmaları.

        İçimizden biri dedi ki: “Sonuçta FETÖ yüzünden emniyette polis kalmadı. Demek ki açık var ve bunu belki de anlayışla karşılamak lazım.” Yani aslında, “Yazmasan daha iyi olur” demek istedi. Yalan yok biraz gelgit yaşadım. Ama sonra düşündüm ve yazmanın değil, yazmamanın kötülük olacağına kanaat getirdim. Evet, Türkiye emniyet teşkilatı içerisine çöreklenen FETÖ’cüleri temizlediği için böyle bir açık var ve bizim de buna en azından geçici olduğunu varsayıp anlayış göstermemiz, göz yummamız gerekiyor.

        Ben yumarım, sorun değil. Sonuçta neyin ne olduğunu biliyoruz ve ülkemizin atlattığı badirenin yarattığı tahribatın giderilmesi için de mutlaka sabır göstermeliyiz.

        Ancak elin yabancısı niye göstersin ki? Biz biliyoruz ne yaşadığımızı da onlar biliyor mu? Kaldı ki bilse n’olur? Onu ne bağlar, ne ilgilendirir bu? Yabancı turist orada gördüğü muameleyi hafızası- na kaydeder ve onunla çeker gider memleketine.

        Düşünün şimdi... Sabahın köründe gelmiş havalimanına bir yabancı. Derdi bir an evvel karşı tarafa atlayıp free shop’ta gezmek belki de. Evine giderken bir şeyler almak ya da uçağa binmeden bir şeyler atıştırmak. Yapamıyor bunu. Niye, çünkü pasaport kuyruğunda haybeye zaman geçiriyor. İster istemez sinirleri bozuluyor ve tabii o haliyle bir de üstüne üstlük koşuştura koşuştura uçağa yetişmeye çalışıyor.

        Empati yapın lütfen. Siz olsaydınız ne düşünürdünüz? “Bu Türkler de amma yavaş ve beceriksiz bir milletmiş!” demez miydiniz kendi kendinize.

        Hülasa... Türkiye’nin insan ilişkilerinde, çalışkanlığında, titizliğinde kendini sergilediği, görücüye çıktığı noktalardır havalimanları... Atatürk Havalimanı da çok yoğun görücünün uğradığı bir vitrinimizdir. Lütfen bu vitrinin camlarına leke düşmesine izin vermeyelim.

        Diğer Yazılar