Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son birkaç yazıdır Başbakan Binali Yıldırım ile İngiltere seyahati ve oradaki izlenimlerimi paylaşıyorum sizlerle. Bugünkü de o seyahatten. “Çok oldu ama canım!” demeyin bana çünkü çok değil. Önceki yazımda demiştim hatırlarsanız, “Bu organizasyonun arkasında kim ya da kimler var bilmiyorum ama ellerine sağlık zira çok iyi iş çıkardılar” diye. Sonradan öğrendim ki meğer benim de çok eski tanıdığım Bülent Göktuna’ymış bu işin mimarı. Kendisini tebrik ediyorum çünkü organizasyon dolayısıyla elde edilen fayda takdire şayandı. Aralarında sadece Avrupa’nın değil, Amerika’nın da en etkin basın kuruluşlarının temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısının yansımaları, takip edebildiğim kadarıyla çok iyiydi. Mesela Yıldırım’ın BBC’ye verdiği İngilizce mülakatın CNN International dahil birçok yabancı TV tarafından kullanılmış olmasının değeri tartışılamaz bence.

        Şimdi diyeceksiniz ki: “Sadede gel artık Sevilay!” Geleyim efendim.

        Uzun yıllardır bu işi yapıyorum. Yani gazetecilik. Birçok defalar, birçok siyasetçi ile yurtdışı gezilerinde bulunmuş biri olarak bu son katıldığım gezinin bugüne kadarki en doğru ve en verimli gezi olduğunu söylemem boşuna değil. Bugüne kadarkiler kötü müydü? Tabii ki değil ama bu en iyisiydi. Çünkü bu seyahatte öncekilerin birçoğunda olduğu gibi Türk’ün Türk’e propagandası yapılmadı. Türk’ün Avrupalılara propagandası yapıldı. Hem de çok doğru argüman ve donelerle. 50’ye yakın yabancı basının Başbakan ve yanındaki heyetle bir araya gelmesinin sağladıkları bir yana onun dışındaki tüm temaslar da birbirinden faydalıydı. Özellikle yabancı yatırımcılarla olan toplantılar. Ben bir tanesine katılıp izleme fırsatı elde ettim; o yabancı yatırımcıların Türkiye ile ilgili endişelerinin Başbakan tarafından nasıl giderildiğine şahit oldum. Bir kere şunu söylemem gerekiyor. Yabancı yatırımcı Türkiye’ye yatırım yapma konusunda çekingen davranıyor. Önceden Türkiye’ye gelmiş, yıllardır bu ülkede iş yapan yatırımcıların bile Türkiye’nin öngörülemez bir ülke olduğu kaygısıyla devam edip edemeyeceklerini sorgulamaları bir gerçek. Basına kapalı olduğu için hangi yatırımcı vardı ve çekingenliklerinin nedeni neydi yazamıyorum ama şu kadarını söyleyeyim, sadece Avrupa’nın değil dünyanın en bildik marka temsilcileri katılmıştı toplantıya. Tüm kaygılarını açık bir dille ortaya koydular, hükümet de onlara açık bir dille yanıt verdi. Uzun solukluydu ve Başbakan bitirmek zorunda kalmasa sabaha kadar da devam ederdi.

        Basın mensupları alınmadığı için şahit olamadık ama İngiltere yönetiminde hâkim isimlerle yapılan görüşmelerin de çok verimli geçtiğini öğrendik kulislerden. Bu arada önemli bir bilgi aktaracağım. Başbakan’ın Londra’da sadece Başbakan Theresa May, Dışişleri Bakanı Boris Johnson ve York Dükü Prens Andrew ile görüştüğü yazıldı çizildi. Sonradan öğrendim ki meğer Başbakan bu 3 isim dışında İngiliz kabinesinin önemli birkaç bakanı ile de görüşmüş. Ancak bu görüşmeler basından özellikle kaçırılmış çünkü İngiltere şu anda “purdah” dönemindeymiş. Türkçe’ye tam çevirdiğinizde perde ya da peçe anlamına geliyormuş purdah! İngiliz siyaseti açısından mühim bir gelenek bu dönem. Seçime gitmeye karar verildiğinden itibaren hükümet kanadı purdah pozisyonunu almak zorundaymış. Bu pozisyona göre çok çok mecbur kalınmadıkça dış dünya ile temasa geçilmiyor. Halkın “purdah”a riayet edilip edilmemesi konusunda acayip bir hassasiyeti varmış. O yüzden de Başbakan’la görüşen diğer bakanlar isimlerinin duyurulmasını istememişler. Bana bu bilgiyi aktaran kişi, “Sadece onların değil, Başbakan May ve Johnson’ın görüşmesi bile ‘purdah’a aykırı bir durum, ama Türkiye’yi ve Başbakan Yıldırım’ın ziyaretini o kadar önemsediler ki ‘purdah’ı delip geçtiler!” diyor.

        Vesselam... İngiliz hükümeti için o kadar kıymetimiz var ki... Türkiye o kadar değerli bir ülke ki, bizimle görüşmek için peçelerini yırtmayı bile göze aldılar!

        Diğer Yazılar