Hakkârili Halide artık Fatih Terim'in ellerinde
Ben onu çok evvelden tanıyorum. Daha Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemlerde danışmanlığından. Her zaman çok takdir etmiştim bugünün Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ı. Siyasete atıldıktan sonra muhakkak kabinede yer alması gerektiğini de hep vurgulamıştım. Genç ve akıllı ve bir o kadar da toplumun her kesimini kucaklayıcı bir tarzı vardır Kılıç’ın. Bazılarına göre beklenildiği kadar başarılı bir performans koyamadı Akif Çağatay Kılıç, ama böyle düşünenler ya da söyleyenler külliyen yanılıyor. Çünkü o aslında çok zor bir bakanlığı devraldı. Spor Bakanlığı’nın neredeyse tamamına ahtapot gibi sirayet etmişti FETÖ! Kılıç, koltuğa otur oturur oturmaz önce işte o ahtapotlaşan alçak FETÖ’cüleri temizlemekle uğraştı. Hele hele ona bağlı kredi yurtlarında ne cebelleşti FETÖ’yle, ben biliyorum. Bir yandan bu yapıyla mücadele ederken diğer yandan da spor faaliyetlerinde başarı göstermek için gece gündüz çalıştı. Yani sanıldığı gibi kolay olmadı sporun neredeyse tamamını teslim almış FETÖ’nün elinden o alanı kurtarmak!
Nerden çıktı şimdi bu Çağatay Kılıç güzellemesi diyecek bazılarınız. Hep böyle düşünüyordum ama yazmak aklıma gelmemişti. Şimdi gelmesinin nedeni Hakkârili futbolcu Halide’ciğime uzattığı el. İlk gün zaten aramıştı ve bu konuda ne yapılması gerekiyorsa ekibine talimat verdiğini söylemişti. Dün de sabah erkenden telefonuma şu mesaj geldi, Sayın Bakan’ın Basın Danışmanı Ubeydullah Yener’den. Öyle mutlu oldum ki okuduklarım neticesinde. Öyle duygulandım ki anlatamam. Mesajı aynen paylaşıyorum ve size müjdeyi veriyorum: Halide artık Türkiye’nin en büyük antrenörü Fatih Terim’in ellerinde!
“Öncelikle Halide kardeşimizin futbol antrenörlüğü hayalinin gerçekleştirilmesi için Sayın Bakan’ımızın, bakanlık bürokratlarımızı en üst düzeyde talimatlandırdığını bilmenizi isterim.
İlk aşamada Halide’nin antrenörlük diplomasına sahip olması gerekiyor. Bu konuda Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ile irtibata geçildi ve konu kendisiyle paylaşıldı. Fatih Hoca da bu konuda elinden gelen her şeyi yapacağını ve Halide ile görüşeceğini söyledi. Açılacak ilk kurs döneminde eğitim süreçlerinin başlatılacağı bilgisini verdi. Diplomasını almasının akabinde Halide’nin bir futbol takımımızda hayalini gerçekleştirmesine vesile olacağız.
Ayrıca, Halide’nin sportif anlamdaki ihtiyaçlarının karşılanması noktasında Diyarbakır İl Müdürlüğü’müz talimatlandırıldı.
Halide kardeşimizle ilgili süreci hassasiyetle takip edeceğiz ve gelişmelerle ilgili sizleri bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Saygılarımla!”
ALLAH KÖTÜYÜ BÖYLE ŞAŞIRTIR İŞTE!
Sosyal medyaya düşer düşmez izlediğimde kanım donmuştu. Zavallı kadıncağızın yalvarışları ve “Hayvan” diyerek hayvanlara hakaret etmek istemediğim pislik kocasının yaptığı zulmün görüntüleri korkunçtu. Detaya girmeme gerek yok, sanırım hangi konudan bahsettiğimi anladınız. Zira birkaç günden beri gündemin ilk sıralarında kocası tarafından dışkı yedirilen kadına yapılan muamele. Muhabirimiz Leyla Ünal’ın zavallı kadıncağızla yaptığı söyleşiyi okuyunca birkez daha kanım dondu. İlk dayağını gelinlikle gerdek gecesi yemiş. Kadının Leyla’ya anlattıklarından anlıyorsunuz ki adam evlenerek kendisine hayat arkadaşı falan değil zulmedeceği köle almış resmen. Tam bir zalim yani! Neyseki Allah şaşırtmış da sonradan çevresindekilere, anasına, babasına, arkadaşlarına falan izlettirmek için o kaydı çekmiş. Bu arada tutuklanan bu işkenceci kocanın çabuk salıverileceğini düşünmüyorum, ama belli ki tam bir ruh hastası olan bu manyağın dışarı çıkar çıkmaz kaldığı yerden kötülüğe devam edeceğinden zerre şüphe duymuyorum. O nedenle mümkünse bu herif hapishanede psikolojik tedaviye de alınsın. Tam olarak iyileşmeden de sokağa salınmasın!
FATİH ALTAYLI YİNE 12’DEN VURDU
TAM da benim aklımdan geçiyordu. Belki bugün yazacaktım ama hiç gerek kalmadı zira ben de yazsam aynı şeyleri yazardım. Dört dörtlük bir tespit, yine 12’den vurdu Fatih (Altaylı) Ağabey... Adalet Yürüyüşü ile ilgili dün yazdıklarına aynen katılıyorum. Noktasına, virgülüne dokunmadan imzamı atıyorum altına. Vallahi de billahi de öyle! Bu yürüyüşün bu kadar popüler olmasının, bu kadar ilgi uyandırmasının ve ses getirmesinin tek nedeni, iktidar tarafının tavrıdır!
KILIÇDAROĞLU TEK BAŞINA YÜRÜYEMEZDİ
Bizim Hadi Özışık yazmıştı geçen gün internethaber sitesinde. Diyor ki: “Kılıçdaroğlu keşke bu yürüyüşü tek başına yapsaydı. İşi böyle şova dönüştürmeseydi. Ancak o zaman Gandi’leşirdi.” Ben katılmıyorum bu görüşüne Hadi’nin. Çünkü zaten esasında baktığınızda Kemal Bey bu yürüyüşe tek başına çıktı, ama sonradan yürüyüş iktidarın tavrı sayesinde büyüyünce bambaşka bir tarafa evrildi. Şova dönüştü yani. Bunun da böyle olmasında hiçbir beis yok, zira siyasetçiler de siyaseti şov için yapar. Yani, diyeceğim şu ki: Mesele Kılıçdaroğlu’nun yalnız yürümesi falan değil, sorunsuz tamamlayabilmesi. Bu yürüyüşün etkisinden faydalanmak isteyen iç ve dış mihrakların bir yerlerde sotada beklediklerinden yüzde yüz eminim. Ve o nedenle de endişeliyim. Belki en doğrusu bunların o sotadan çıkmadan yürüyüşün makul bir yerde bitirilmesi. Kimseye malzeme vermeden, malzeme olmadan tamamlanması!
Yanılıyor muyum?