Üzgünüm ama bittiniz Sayın Kocasakal!
Ümit vardı gerçekten... Hem de bayağı... Tabandan, tavandan ona sempati duyanların neler düşündüklerini bizzat duydum.
Mesela, eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın ve ekibinin favorisiydi eski İstanbul Baro Başkanı.
Eğer başını Kılıçdaroğlu’nun çektiği Adalet Yürüyüşü eylemiyle ilgili o açıklamayı yapmasaydı bir gün CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturma ihtimali de yüksekti bence.
Ancak artık öyle bir ihtimal yok! Bitti. Bundan sonra ağzıyla kuş tutsa Ümit Kocasakal, CHP’de üst düzey bir siyasi pozisyon elde etmesi mümkün değildir.
Diyeceksiniz ki: “Nasıl bu kadar kesin bir yargıda bulunuyorsun? Nereden biliyorsun Sevilay?”
Biliyorum... Çünkü CHP tabanını en en iyi bilen ve en doğru analiz eden gazetecilerden biriyim efendim.
Bu partiyi omuzlayan, gönül veren ve sırtında taşıyanların içerisinde büyüdüm.
Sadece büyümekle de kalmadım, genç yaşlarımda epeyce siyaset de yaptım içlerinde.
Dolayısıyla yaptığı bu son çıkışıyla Kocasakal’ın bundan sonra o tabanda bir karşılık bulmasının imkânsız olduğuna yüzde yüz eminim.
Abartıyorum sanmayın sakın, bir mahalle delegesi dahi olamaz artık.
Sakın bu yazdıklarımdan, “Söylediklerinde haksız ya da yanlış!” dediğim anlaşılmasın.
Aksine onun durduğu yerden bakıldığında meseleye dair yaptığı açıklamaların gayet yerinde ve doğru olduğunu kabul ediyorum, ama işte eğer gönlünde yatan bir CHP Genel Başkanlığı var idiyse susmalıydı Kocasakal.
Yorum yapmamalıydı. Bu zamanlarda sessiz kalıp sadece izlemeliydi.
Tıpkı Deniz Baykal ve yürüyüşe katılmayan diğer parti içi muhalif isimler gibi.
Neden? Çünkü beğenilsin beğenilmesin ama Kılıçdaroğlu çıktığı bu yolda ona sempati duymayan CHP’lilerin dahi desteğini arkasında almayı başardı.
Düne kadar, “Kemal Bey’le olmaz” diyen onlarca tanıdığım, bugünse “İşte şimdi lider oldu” diyor!
Hülasa... Tabanın, tavanın tam desteğini alarak yürüyen Kılıçdaroğlu ve yürüyüşle ilgili yapacağı açıklamaların CHP tabanında şahsına büyük antipati oluşturacağını öngöremedi Kocasakal! Ve maalesef siyasi kariyerini başlamadan kendi eliyle noktalayan siyasetçi adayı olarak tarihe geçti...
SIYIRDIK!..
Duyduk duymadık demeyin değerli okurlarım... Sözlerini Şehrazat’ın yazdığı, bestesini Sezen Aksu’nun yaptığı şu meşhur MANİFESTO adlı şarkıyla ilgili korkunç bir şey tespit edildi. Hani, “Yaşıyoruz desinler diye Bizi çok sevsinler diye.. Oof... oof... Lol Lol... Hadi kop gel parti parti... Lol Lol...
Dize getir aşk kalbi kalbi... Lol Lol...” falan gibi sözleri olan şu şarkı!
Aman bu şarkı dilinize falan gelirse falan dilinizi yutun, zira iyice sıyıran birilerine göre bu şarkı DARBEYE ÇAĞRI yapıyormuş!
(Siz gülün diye yazdım... Siz gülün de, bu tespiti yapanların da gazeteci olarak bilindiği bu ülkede yaşadığımız için biz ağlayalım! Hem de böğüre böğüre!!!)
YORULDUN MU HINCAL ABİ!
Ben de yıllarca söz konusu binada bulunduğum için biliyorum asansör sorununu. Bina çok kalabalık ve sadece 4 tane olan asansörler de yeterli değil insanlara hizmette. Aynı sorun bizde de var. Habertürk’te yani. Özellikle sabah, öğle ve akşam saatleri otobüs bekler gibi kuyruklar oluşuyor.
En üst düzey yöneticiler dahi sıkıntıya düşüyor, ama kimse de öf püf yapmıyor. Nihayetinde çalıştığımız grup Türkiye’nin en büyük medya grubu ve binlerce insanın bir arada çalıştığı böylesi devasa bir binada da bu tür aksaklıkları sorun etmek sadece Allah’ın verdiği nimete nankörlük etmektir.
Neyse... Bizde böyle bir sorun yok zaten. Kimse, hiçbirimiz asansör yoğunluğunu falan dert etmiyoruz kendimize... Allah kendisine başka vermesin ama bunu tek dert eden Sabah Gazetesi’nin kuruluşundan beri yazarı olan Hıncal (Uluç) Ağabey.
Durup durup çalıştığı binadaki asansör meselesini köşesine taşıyıp mesai arkadaşlarını görgüsüzlükle itham edince dün tüm çalışanlar adına gazetenin diğer yazarı Mevlüt Tezel, “Memlekette gazetenin asansör sorunundan daha önemli başka sorun mu kalmadı yazacak! Yetti gari, aşağılayıp durma birlikte çalıştığın insanları!” diyerek patladı.
Valla buradan hem eski mesai arkadaşlarıma destek selamı çakmak, hem de Türkiye’nin en büyük köşesine sahip Uluç’a, “Gerçekten de Hıncal Ağabey... Memlekette siyasi, ekonomik, psikolojik onlarca sorun varken sen bu aralar niye hep, ‘Ortada kuyu var yandan geç’i oynuyorsun? Yoruldun mu yoksa sana başka bir haller mi oldu?” diyerek sormak istiyorum...
SURİYELİLER MESELESİ...
Önceki gün 9 aylık Suriyeli hamile kadının, 10 aylık çocuğuyla başının taşla ezilerek öldürülmesi vahşetinin perde arkasında kesinlikle başka bir niyetler olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz iki gün önce de Ankara Demetevler’de benzer bir haber yayılmış ve ortalık birbirine girmişti. Sonradan valilik, haberlerin tamamen uydurma olduğunu duyurdu ama sonuçta anlaşılan o ki birileri bu son yumuşak karnımız üzerinden farklı bir senaryoyu hayata geçirme peşinde. Aman dikkat!