Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KONUYA girmeden önce biraz bekleyeyim dedim... Bakalım yakından tanıdığım İstanbul’un çiçeği burnundaki yeni Belediye Başkanı hakkında neler yazılacak, neler anlatılacak diye... Dün şöyle bir göz attım, ortalık sakin... Mevlüt Uysal hakkında ne normal medyada, ne de sosyal medyada yazılmış herhangi bir şey yok! Dedim herhalde tam zamanı, İBB Meclis üyeleri tarafından seçilen Uysal’la ilgili ortaya atılan iddiayı irdelemenin...

        Efendim, 3 yıl oldu ayrılalı ama ben eski ve iyi bir Bahçeşehirliyimdir. Başakşehir’e ilk seçildiği andan itibaren radarıma takılan Mevlüt Bey’in yapabildiklerini, yapamadıklarını onun bir seçmeni olarak sıkıya sıkıya takip edenlerdendim.

        Biliyorsunuz ya da bilmiyorsunuz, Mevlüt Bey’in asıl mesleği avukatlık. Başkan seçildikten hemen sonra özellikle CHP’lilerin başını çektiği bir kitle, sosyal medya üzerinden Uysal’ın Sivas katliamını gerçekleştirenlerin avukatlığını yaptığını ve bundan dolayı da tam bir Alevi düşmanı olduğunu yazıp çizdi. Bunu yazanların da kim olduğunu biliyorum. Hangi CHP’liler isim de verebilirim ama gerek yok; zira derdim onlarla polemiğe falan girmek değil, sadece Uysal hakkında ortaya atılan bu iddianın ne kadar yalan, yanlış ve de haksız olduğunu anlatmak.

        Değerli okurlarım... Mevlüt Uysal seçilmeden önce, Bahçeşehir’in Belediye Başkanı, belediyenin ilk kuruluşunu da yapan Kemal Aydın’dı. Aydın ANAP’tan seçime girmişti, ama sonradan partisinin esamisi okunmayınca CHP’ye geçiş yapmıştı. Uysal belediyeyi teslim aldığında asla abartmıyorum, çalışanların neredeyse tamamı CHP’liydi. Birçoğu da Alevi kökenli insanlardı. Çok iyi hatırlıyorum, ilk göreve geldiğinde bayağı büyük bir tedirginlik olmuştu çalışanlar arasında, ama sonradan bu tedirginliği boşu boşuna yaşadıklarını anladı insanlar.

        Çünkü Uysal tek bir eski çalışanına dokunmadı, dokunmamayı bırakın aralarında başarılı olanları da bilakis daha iyi mevkilere taşıdı. Mesela belediyenin muhasebesi, kasası bunlardan birine emanet edildi. Bu bir yana Uysal hizmette de asla ayrımcılığa gitmedi. Başakşehir seçmeni ne kadar muhafazakâr ve AK Partili ise ona mukabil Bahçeşehir seçmeni de o kadar CHP’li ve seküler insanlardan oluşuyordu ve başkan ayrım gözetmeden hizmet verdi Bahçeşehirlilere.

        Bilmiyorum ne oldu o proje, ne yapıldı ama bizzat konuşmuştum kendisiyle, kulaklarımla duymuştum, Bahçeşehir’in Boğazköy Mahallesi’nde içerisinde bir kütüphanesi ve kültür evi olan cemevi yapmak istemeleri durumunda Alevi işadamlarına arsa tahsisi konusunda destek olacağını ve elinden geleni yapacağını. Hatta Uysal’ın bu teklifini birkaç Alevi işadamına da iletmiştim.

        Sadede geleyim... Sonuca yani... Değerli okurlarım, sevgili İstanbullu hemşerilerim... Evet, İstanbul’un yeni başkanı Uysal’ın İstanbul gibi dev bir metropole hizmet verebilecek kapasiteye sahip olup olmadığı tartışılabilir, buna itirazım yok, ama sırf Sivas davasında avukat olarak görev yaptı diye “Alevi düşmanı” şeklinde yaftalanması büyük bir haksızlık! Çünkü o öyle bir insan değil! Aksine Mevlüt Bey, tanıdığım AK Partililer arasında en demokrat, en naif ve en beyefendi siyasilerden biridir ve dahası adam gibi de adamdır!

        **************

        O YUMRUK BAŞÖRTÜSÜNE ATILMADI!

        İLK okuduğumda, o görüntüleri ilk gördüğümde kendi kendime, “Bu herif tam bir psikopat!” dedim. Gerçekten de öyleymiş. Kaldırımda yürürken omzuna çarptığı kadının “Dikkat etsene kardeşim!” uyarısı üzerine yumruğu indirip sonra da arkasını dönüp giden o herif tıp fakültesinde okuyan bir ruh hastasıymış. İlaç kullanıyormuş düzenli olarak ve ağabeyinin iddiasına göre de birkaç gündür ilaçlarını almayı filan aksatıyormuş. Allah şifa versin... Kendisi için de ailesi için de zor bir durum.

        Neyse, benim bununla ilgili değinmek istediğim konu başka. Hasta adamın yumruk attığı kadın başörtülüydü biliyorsunuz. Ama daha ilk anda anlaşılıyordu ki kadının örtülü olması sadece bir tesadüftü. Olmasa da o yumruk inecekti! Ama gelin görün ki bazıları ısrarla bunun tam tersini dillendirmeyi tercih ediyor. Israrla başörtüsüne vurgu yapıyor. Ve bu vurgunun özellikle yapılmasına itiraz edilince de, “Şortlu kadın darp edilince şortunu özellikle vurgulayanlar, başörtülü kadın dövülünce neden rahatsız oluyor başörtülü deyince?” sorusunu ortaya atıyorlar...

        Soruları ortada kalmasın, ben herkes adına cevabını vereyim: “Çünkü o kadın şort giydiği için yemişti o tekmeyi! Tekmeyi atan maganda tekmeyi atarken ‘Niye bu şortu giydin?’ demişti!” Oysa bu olayda böyle bir durum söz konusu değil. Olmadığı yakalandıktan sonra ayan beyan ortaya döküldü. Buna rağmen hâlâ o yumruğu attıran sebebin başörtüsü olduğunu söylemek iyi niyetli bir söylem değil. Bu konuda ısrar edenler bilsinler ki niyetlerinin toplumu ayrıştırmak, germek, birbirine düşürmek olduğu çok açık bir biçimde anlaşılıyor.

        **************

        KEŞKE TÜM HASTANELER BÖYLE OLSA

        HEP kötü şeyler olmuyor memlekette... Güzel şeyler de oluyor. İşte onlardan biri. Büyük ağabeyim ciddi bir ameliyat geçirdi. Çok şükür, hamdolsun durumu iyi ama bu vesileyle çok güzel bir hastane keşfettik. Beylikdüzü’nde şahane bir devlet hastanesi. Ben ilk gittiğimde hastaneyi görünce şoka girdim. 5 yıldızlı otel gibi. Deniz ve göl manzaralı, tertemiz, kocaman odalar filan cidden şaşırttı hepimizi. Özel birçok hastaneye bile taş çıkaran bu hastaneyi kim yaptıysa, kimin projesiyse teşekkür ediyorum. Tabii bizim bu hastaneyi bulmamız, keşfetmemiz Doktor İsmet Bilgi sayesinde oldu.

        Çok riskli olan ağabeyimin ameliyatını ancak onun başarabileceği söylenince peşine düştük İsmet Bey’in ve karşımıza Beylikdüzü Devlet Hastanesi çıktı. Kadrolarda, branşlarda biraz eksiklikler varmış. Onlar da tamamlanınca dört dörtlük hizmet verecekmiş Beylikdüzü Devlet Hastanesi. Tabii asıl sorun kullanma biçimi. Bizim toplum olarak bu konuda ciddi eğitilmeye ihtiyacımız var. Allah zeval vermesin devlet yapmış bu güzel hastaneyi, hizmete sunmuş da keşke hizmet alanlar bir de kendi malları, evleri gibi sahip çıkmayı bilseler.

        Dün neredeyse bir adamla birbirimize giriyorduk kapının önünde. Çünkü elindeki su şişesini pat diye kapının önüne atıverdi. Uyarınca da bana sinirlendi....

        Neyse... Medeni olmayı da öğreneceğiz inşallah... Zamanla her şey iyi olacak...

        Diğer Yazılar