Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti’nin hafızalarda iz bırakan bir sloganı vardır hani: “Hayaldi gerçek oldu!” Önceki gün işte Bakü- Tiflis-Kars (BTK) demiryolu açılış törenini izlerken TV’den, hem o slogan geldi aklıma, hem de bu projeyle ilgili bizzat şahit olduğum bir an...

        Yıl 2012... Erdoğan’ın geçirdiği iki büyük ameliyat sonrası gerçekleştirdiği ilk uzun soluklu seyahatti. Memleketin en önemli işadamlarının da olduğu uçağın rotası çok uzundu. Başbakan Erdoğan ve kabinesinin neredeyse yarısından fazlasının yer aldığı ekiple önce Uygur Türklerinin yaşadığı Urumçi’ye, ardından da Pekin ve Şanghay’a gidiyorduk.

        Bu tür seyahatlere katılanlar bilir. Normal bir uçak düzeninden çok farklıdır durum. Tüm uçak birbirini tanıdığı için uyuyabilmek, kitap okuyabilmek ya da film izleyebilmek çok mümkün değildir. Genelde uçağın dört bir yanında insanları birbiriyle sohbet ederken görürsünüz. Bir bakarsınız mesela ön tarafta oturmaktan sıkılmış kabine üyeleri arka tarafa geçmiş, ya bir işadamının ya da bir gazetecinin yanına çöküp memleket ve dünya meseleleri üzerine muhabbet ediyor.

        İşte o anlardan biriydi. O dönem henüz Ulaştırma Bakanı olan Başbakan Binali Yıldırım kan dolaşımını çalıştırma maksadıyla tura çıkmıştı... Tabii daha bir tur atamadan durdurduk kendisini. Amaç ulaştırmada ne var, ne yok onu öğrenmek ve pek tabii mümkünse siyasetteki kulisleri yoklamaktı. Tanıyanlar bilir Binali Yıldırım’ı... Ulaştırma yani kendi alanı olunca tıkır tıkır ve keyif alarak cevabını verir sorulara... Bakü- Tiflis-Kars demiryolu hattıyla ilgili de o gün bayağı bir konuşmuştu. Ama “Çin’de bu projeye özellikle vurgu yapmalıyız... Çünkü BTK projesi, İpekyolu’nun yeniden hayat bulmasına önayak olacak bir proje. Bu proje sayesinde bir gün Çin’den Londra’ya demiryolu ile ulaşılabilecek” diyerek başlayınca söze, biz dinleyenler ister istemez birbirimize bakmıştık şaşkın şaşkın... (Hatırlarlar, o muhabbette TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut, Profesör Deniz Ülke Arıboğan da vardı hatta.)

        “Neden?” diyecek olursanız, yalan yok inandırıcı bulmamıştık o günün şartlarında. Yani bırakın İpek Yolu’nu, Pekin’den Londra’ya demir ağlar örülmesini, Bakü-Tiflis-Kars hattının bile bitirilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorduk. Neden? Çünkü projeyle ilgili yazılıp çizilenler o yöndeydi. Evet biliyorduk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu proje konusunda Yıldırım’a sonsuz destek verdiğini ve projenin hayata geçirilmesi için gerekenlerin yapılması yönünde müthiş bir irade kullandığını, ama kulağımıza gelen duyumlar öyle değildi. Projeye dahil ülkelerin Azerbaycan ve Gürcistan’ın sıkıntı çıkardığını, ayak sürüdüklerini falan haber alıyorduk.

        Uzatmayayım... “En büyük hayalim” dediği İpek Yolu projesiyle ilgili doya doya konuştuktan sonra ayrıldı yanımızdan Binali Yıldırım. Ve değerli okurlarım, o gittikten sonra döndük birbirimize, sadece gülümsedik... Ve aynen şunu dedik: “Ne güzel hayalleri var yahu Binali Bey’in! Ne hoş!”

        İşte “Hayaldi gerçek oldu” sloganı bunun için bir kez daha aklıma düştü Bakü-Tiflis-Kars hattının açılmasıyla birlikte... Gerçekten olağanüstü bir proje, gurur verici muazzam bir iş ve ben bir yurttaş olarak emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, ama özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a... Sağ olsun, var olsun... Hayalleri bile zorlayan, olması mümkün görünmeyen bu tür projelere gözü kapalı onay vererek ülke adına çok büyük işlere imza atılmasına önayak olduğu için...

        **************

        AĞLAMAK DA NEYİN NESİ!

        DİRENDİ, bayağı bir ayak sürüdü ama sonunda istifa etti Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur. Açıkçası şaşırdım. Çünkü ilk verdiği izlenime göre istifa etmesi beklenmiyordu. Yani en azından partisinden istifa eder ama başkanlığı bırakmaz diye düşünülüyordu. Hülasa... Çok ters bir duruş sergiledi Edip Bey. Enteresan bir duruş. İstifa etti her şeyden ama ağlayarak! Sadece ağlasa iyi, partisinin evine kadar gelerek ailesini tehdit ettiğini falan iddia etti.

        Doğru mu değil mi bilemem. İş yargıya taşınırsa göreceğiz neyin doğru ya da yanlış olduğunu ama varsayalım doğru. Tehdit edildi, baskı ve şantaj gördü. İyi de o zaman niye istifa ediyorsun ve ağlayarak yapıyorsun bunu! Ben olsaydım, beni tehdit etselerdi bu tehditlere inat istifa etmez ve “Hadi bakalım... Buradayım ve elinizden geleni ardına koymayın” der resti çekerdim.

        Haksız mıyım?

        **************

        BARZANİ ELMAYI DEĞİL, AYVAYI YEMİŞ DURUMDA

        YİNE yaptı yapacağını bizim Nalan (Koçak) ve çok ses getiren bombayı patlattı. Ben de bu köşede yazmıştım hatırlarsanız. Hani Kuzey Irak referandumundan sonra çekilmiş bir fotoğraf karesi vardı. Barzani elinde elma keserken oturuyor ve etrafında onu referandum yapması konusunda gazlayanlar da gülerek izliyor. Durumu malum Barzani’nin. Düştüğü garabeti biliyorsunuz. Başkanlığı bıraktı ve bırakırken de o günlerde kendisini gazlayanlara saydırdı.

        Neyse... İşte bizim Nalan, o gazcılardan Fransa’nın Erbil Konsolosu Frederic Tissot’la röportaj yapmış. İtirafnamesi olmuş adeta bu röportaj Tissot’un. “Biz verdik gazı, yanlış yönlendirdik, utanç içerisindeyim” falan demiş. Tabii bu arada Nalan günlerce tartışılan o fotoğrafı da sormuş, o da cevap vermiş. Elmayı tek başına yemiş Barzani. Kimseye ikram etmemiş yani. Şimdi o günler ile gelinen durumu mukayese edince insan ister istemez diyor ki: “Elmayı değil, ayvayı yedi Barzani!”

        Diğer Yazılar