Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAYDAAA” dediğinizi duyar gibiyim başlığı okuyunca... Haklısınız, zira ben de tamamen içimden gelerek attığım bu başlık sonrası kendi kendime bir “Haydaaa!” çektim... Sanırım nedeni yurtdışından, oğlumun

        eğitim hayatına devam ettiği Fransa’dan henüz dönmüş olmam. Galiba orada yaşadıklarım, duyduklarım ve bende bıraktığı izler attırdı bu başlığı bana... Yoksa selamlaşmalarımda çok sık kullandığım bir şey değildir “Esselamü aleyküm!” sözleri...

        Peki ne yaşadım, ne gördüm, ne duydum da bu selamlaşma biçimini kullandırttı bana güdülerim?

        Anlatacağım ama baştan söyleyeyim çok hoş değildi. Tabii hoş olmayandan kastettiğim oğlumla geçirdiğim zaman falan değil. Onunla geçen her saniyem muhteşemdi, olağanüstüydü. Nahoş olan onun dışında geçirdiğim vakitlerde duyduklarımdı...

        İLK TÜRK KONUK

        Uzatmayayım... Oğlan tek odalı rezidans yurt ortası gibi bir yerde yaşadığı için onunla kalmam mümkün değildi, ben de booking. com’dan kendi bütçeme göre bir yer ayarladım. Ancak otel diye ayarladığım yerin çok şirin, temiz ve bulunduğu konum itibarıyla dört dörtlük bir pansiyon olduğunu gördüm.

        Hizmet oteldeki gibi ancak bu hizmetin tamamını, evinin iki farklı katını kiralayan karı-koca ev sahibi veriyor. Emekli bir İngilizce öğretmeni olan Jane çok şeker ve kibar bir kadın. Akşam oğlumla ilk gittiğimizde farklı bir heyecan hissetmiştim beni karşılamalarında ama vakit olmadığı için bu heyecanın

        sebebini öğrenmeyi sabah kahvaltısına ötelemiştim.

        Yanılmamışım meğer. Kocaman bir haritası var Jane’in... Evine gelen konukların hangi ülkeden geldiğinin işaretlediği bir harita. Tesadüf işte bendeniz Türkiye’den giden ve Türk olan ilk konuklarıymışım.

        BENİ ARAŞTIRMIŞLAR

        Neyse... İlk şoku sabah kahvaltısında yaşadım. Kendimle ilgili bir şey anlatmama gerek kalmadı; çünkü karı koca benim kim olduğumu Google babanın kötü ve eksik de olsa çevirisi sayesinde zaten öğrenmiş. Yani gazeteci olduğumu ve Habertürk’te yazdığımı falan çok iyi biliyorlar.

        Önce bu duruma pek aldırış etmedim, ancak az sonra adını ilk kez duyduğum “Man Adası”ndan (İngiltere ile İrlanda arasındaki bir adaymış ve İngilizce’si de Isle of Man şeklinde geçiyor) gelen üst kattaki konuğun kahvaltıya dahil olmasıyla bu araştırma işinin sadece bana özel olduğunu fark ettim.

        Çünkü o da konuk ve konuşmalarında baktım ki adamın kim olduğunu, ne iş yaptığını falan bilmiyorlar. Dolayısıyla bir garip oldum ve sordum açık açık, “Beni neden araştırma gereği duydunuz?” diyerek...

        KÜT DİYE SÖYLEDİLER

        Hislerimde yanılmamışım. Meraktan falan değilmiş internette beni araştırmalarının nedeni; Türkiye’den gelmem, Türk olmammış. Ve sevgili okurlarım, o şirin mi şirin ev sahipleri, hiç sıkılmadan, yüksünmeden yüzüme karşı küt diye aynen şöyle dediler: “Kim olduğuna bakma ihtiyacı duyduk; çünkü bildiğimiz kadarıyla Türkiye, IŞİD terör örgütünün menbaı bir ülke.

        İnanın kal geldi bana aldığım yanıt karşısında ve hiçbir şey diyemedim, sadece “Nasıl biliyorsunuz ki Türkiye’yi?” diye sorabildim. Anlattılar kendilerince bildiklerini ve sonunda da, “Geçmişte çok istedik gelmeyi ama kısmet olmadı, sonradan da zaten Türkiye, Suriye gibi olunca hiç düşünmedik!” cümlesiyle

        bitirdiler.

        İşte o an anladım ki; Türkiye’nin imajı, tarihi boyunca hiç olmadığı kadar yerlerde. Bunu sadece o ev sahipleriyle yaşadığım diyaloglardan ötürü söylemiyorum. Başka zamanlarda, başka yerlerde de sohbetlerimde gördüğüm buydu maalesef.

        ÜLKEMİZE DAVET ETTİM

        Eskiden “Türkiye’den geldim” deyince, “Deveye nasıl biniyorsunuz?” diye sorulurdu, şimdi “O ülkede nasıl gazetecilik yapıyorsunuz? Terörle yaşamak nasıl bir şey? Her an bir yerde bomba patlama ihtimali sizi ürkütüyor mu?” türünden bir yığın abuk sabuk soru yöneltiliyor.

        Elimden geldiğince, gayet sakin bir biçimde Türkiye hakkında duyduklarının, okuduklarının ve Avrupa basınının yaptığı haberlerin yalan olduğunu anlatmaya çalıştım.

        Nasıl bir güzel ülkede yaşadığımı ispat için de adeta kılı kırk yardım değerli okurlarım. Jane ve kocasına her sabah brifing verdim ülkemle ilgili. İnansınlar diye Youtube’dann falan değil, kâh telefonumdaki kişisel kayıtlardan kâh Instagram’daki hesabımdan tüm hayatımı gözleri önüne serdim. Ve davet ettim İstanbul’a... “Gelin, bilabedel misafirim olun” dedim...

        Çok şaşırdılar tabii bu teklifime... Aynı teklifi adını hayatımda ilk kez duyduğum Man Adası’ndan gelen 70 yaşındaki yaşlı adamcağıza da yaptım. Çünkü o da çok canımı sıkan anlamsız, saçma sapan sorular sorup durdu Türkiye’yle ilgili.

        İMAJ ÇALIŞMASI YAPILMALI

        Anlayacağınız sevgili okurlarım, Fransa’da geçirdiğim zaman zarfında oğlumla özlem gidermenin dışında tek yaptığım şey Türkiye büyükelçisi gibi ülkemin PR’ını yapmak oldu. Yaptım da bence! Yani ikna ettim onları ama tabii benim bireysel gayretlerim yeter mi ülkemizle ilgili bu kötü imajı ortadan kaldırmaya?

        Yetmez! Bunun bence bir devlet politikası olması gerekiyor.

        Buradan özellikle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na ve AB Bakanı Ömer Çelik’e sesleniyorum... Ülkemizle ilgili bu kötü algının son bulması için artık bambaşka bir formül bulmak lazım. Bilmiyorum bu formül ne olur ama şunu söyleyeyim; 22 yaşımdan beri Avrupa’ya gider gelirim, hiç bu kadar kötü olmamıştım. Bu kadar morali bozuk dönmemiştim...

        Artık lütfen şu, “Aman canım! Ne düşünürlerse düşünsünler, canları cehenneme!” rahatlığını bir kenara bırakıp, ülkenin bozulan imajını düzeltmeye çalışalım!

        Not: Hâlâ başlığı neden “Esselamü aleyküm” olarak belirledim, vallahi billahi bilmiyorum! Öfkeden mi, inattan mı yoksa dalgasından mı inanın nedenini çözemiyorum!

        ********

        Ebru Gündeş neden konuşmuyor?

        HÂLÂ aynı noktadayım efendim... Yani iki ay evvel yazdığım yerdeyim... (http://www.haberturk. com/yazarlar/sevilay-yilman- 2383/1626876-zarrab-davasi- koz-olarak-kullaniliyor).

        Zarrab’ın Amerika seyahati planlı bir seyahatti ve bugün yaşananların tamamı önceden hesaplanmıştı. Hiçbir şey sürpriz değil bence ve benim anlamadığım Ebru Gündeş’in tavrı!

        Düşünün, ortalık çalkalanıyor...Türkiye hayatından endişe ettiği için nota veriyor Amerika’ya, ama adamın eşinden, çocuğunun anasından tık yok! Sizi bilmem ama ben Gündeş’in bu sessizliğini çok garip buluyorum...

        Diğer Yazılar