Kürt kardeşlerim, palavralara ve bunları söyleyenlere inanmayın
ÖNCEKİ gün “Zeytin Dalı” adı verilen harekât başladığında sosyal medyada bazıları -ki bu bazıları HDP ve PKK sempatizanlarından ibaretti- bu operasyonun tamamen Kürtlere nefret dolayısıyla başladığını ve TSK’nın bu operasyonla amacının Afrin ve çevresinde yaşayan Kürt sivilleri öldürmek olduğu yaygarası yaptı.
Savaş en son isteyeceğimiz şeydir elbette. Keşke Suriye’nin bu bölgesinde konuşlanan ve gerek Türkiye, gerekse diğer komşu ülkeler için tehdit oluşturan terör yuvaları savaşa, topa, tüfeğe, silaha gerek kalmadan ortadan kaldırılabilseydi.
Keşke bir dönem başlatılan ve sonuca ulaştırılamayan “çözüm süreci” nihayete erdirilebilseydi. Kimse ölmeden, kimsenin canı yanmadan hallolsaydı bu sorun. Olmadı. Ve ne yazık ki, her daim Türkiye’nin iç huzurunu bozma gayesinde olan PKK ve Suriye’deki uzantısı PYD, başta Amerika olmak üzere birilerinin şımartmasıyla büyümeyi, genişlemeyi ve tehdit olmayı sürdürdü.
Dedim ya, savaş elbette en son isteyeceğimiz şeydir. Bir masum sivilin burnunun kanaması ya da bir Mehmetçik’in hayatını kaybetmesi, bu ülkeyi seven, bu ülke için kalbi sevgiyle atan hiç kimsenin istemeyeceği bir durumdur. Ama artık Türkiye’nin, burnunun dibinde tehdit olmayı sürdüren terör odaklarıyla ilgili yapacak bir şeyi yoktu.
Hal böyleyken, yani TSK’nın Afrin operasyonunun amacı tamamen terörle mücadeleyken, bunu Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere karşı başlattığı bir savaş gibi yansıtmaya çalışmak insafsızlık, izansızlıktır!
Son olarak Kürtlere, Kürt yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum...
Sevgili Kürt kardeşlerim... Türkiye’nin bu operasyonla amacının sivil Kürtleri öldürmek olduğunu söyleyenlerin hiçbirine inanmayın. Hepsi palavra, hepsi PKK ve PYD terör örgütlerine kol kanat germek için yapılan spekülasyon.
Unutmayın lütfen; bu operasyon sadece Türkiye’de yaşayan Türklere tehdidi ortadan kaldırmak için değil, bu topraklarda yaşayan tüm insanlara, hepimize tehdidi ortadan kaldırmak için yapılıyor.
***********
NEYMİŞ BU ERDOĞAN TOPRAK’IN MEDYA GÜCÜ?
CHP İstanbul İl Başkanlığı’nı Canan Kaftancıoğlu’nun kazanmasının ardından yaşanan örgüt içi tartışmaları yazdıkça telefonlarım susmuyor. Gelen kulislerin, söylenenlerin, ortaya atılan iddiaların haddi hesabı yok değerli okurlarım.
Tabii bazıları bu yazdıklarım dolayısıyla bana kızıyor, hatta ortada hiçbir sorun yokken, varmış gibi gösterdiğimi iddia edip beni mikserlikle suçluyor, ama bunu diyenlerin bile bu söylediklerine inanmadıklarını biliyorum. Çünkü ortada ciddi bir çatlak var ve bu çatlak her geçen gün büyüyor.
Bu arada, bir önceki yazımda, bu oluşan çatlağın perde arkasındaki sorumlularından birinin İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak olduğunu yazmıştım. Kendisiyle tanışıklığımız eskilere dayanır. Aradı yazdıklarım üzerine. İtiraz etmemekle beraber Canan Kaftancıoğlu’nu desteklediğini söyledi açık açık. Ama bu desteğin arkasında bir proje ya da başka bir B planı falan olduğu yönündeki iddiaları kabul etmedi.
Ben de zaten etmesini beklemiyorum, ama Kaftancıoğlu’nu desteklemesi dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığının zora girdiğini yineliyorum. Ayrıca Toprak’ın Kılıçdaroğlu üzerinde etkisi olduğu yönündeki söylentilerin doğru olduğuna da inanıyorum. Bunu kendisine de söyledim telefon görüşmemizde.
Ha, “Neden bu kadar etkili?” diye sorabilirsiniz? Bir sürü şey üfleniyor kulağıma bu konuda. Bunlardan biri de Erdoğan Toprak’ın sahip olduğu medya gücü gösteriliyor. Bilen çokmuş ama ben yeni öğrendim. Meğer Erdoğan Toprak, eş durumundan Türkiye’deki FOX TV’nin sahibiymiş.
Gerçekten de FOX TV’nin yüzde 75 hissesi, Toprak’ın avukat eşi Ece Güner Toprak’a aitmiş. Ve yalan doğru bilinmez ama Erdoğan Bey, bir medya patroniçesi olan eşinin de CHP’de siyaset yapması için kulis yapıyormuş.
Eğer önümüzdeki yerel seçimlerde Ece Güner’i İstanbul’un kazanılacak bir ilçesinde yahut büyükşehirde aday olarak görürseniz şaşırmayın derim...
