Kılıçdaroğlu'nun kazanması kimin işine gelir?
SİZE bu satırları 36’ncısı yapılacak CHP Kurultayı’na giderken, yolda, hem de arabada yazıyorum... Şükürler olsun kaptan çok güvenilir bir arkadaşım, içim rahat. Bir yandan telefon kulağımda kurultaya dair son kulisleri almaya, diğer yandan da laptop’um dizlerimin üzerinde sizlere aktarmaya çalışıyorum.
“Kimin kazanma ihtimali var veya yok, bugün sayılar kimden yana olur?”u daha önce yazdığım için tekrara düşmeyeceğim. Bu konuda yazdıklarımı merak edenler geriye dönüp bir zahmet göz atsınlar geçmiş günlerde yazdıklarıma. Ben bugün başka bir şey yapacağım. Ömrünün neredeyse yarısından fazlasını bu siyasete umut bağlayarak geçirmiş CHP tabanının beklentilerini yazacağım.
Artık zafer istiyor, iktidar istiyor CHP tabanı. Bunun olabilmesi için de yeni bir heyecanın kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Ve liderlik koltuğuna oturduğu günden beri girdiği tüm seçimleri kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu’nun makamını devretme vaktinin geldiğine inanıyor. Gerçekler acıtır üzgünüm, ama çok samimi söylüyorum değerli okurlarım, eğer bu defa da Kılıçdaroğlu genel başkan olursa CHP tabanında büyük hüsran ve büyük bir enkaz oluşur. Ve herkes bilmeli ki bu enkaz yıllar yılı kaldırılamaz artık. Sakın ola bu yazdıklarımdan dolayı benim katıksız bir Kılıçdaroğlu düşmanı veya Muharrem İnce fanatiği olduğum anlaşılmasın. İkisi de değilim! Hiçbiri değilim hatta! Evet benim kafamda biri var. CHP Genel Başkanlığı’nda hayal ettiğim, orada olmasını tasavvur ettiğim bir lider var ama işte o olmuyor. Daha doğrusu olamıyor çünkü kendisi buralardan biri değil. Çok uzaklarda. “Kim?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Söyleyeyim: Benim kafamdaki CHP Genel Başkanı, Tony Blair. Evet. Yanlış duymadınız. Ben ancak İngiltere’nin eski başbakanı modelinde biri olursa tam anlamıyla ayağa kalkar, “Tamam budur işte!” derim. Onun dışında ise sadece dışarıdan meselelere bakan bir üçüncü göz olarak analizler yapar ve mümkünse CHP’nin bugünkü kurultayının sonucunu belirleyeceklere dostane tavsiyelerde bulunurum.
Bugünkü tavsiyem de nettir! Kılıçdaroğlu artık kenara çekilmelidir. Olmuyor çünkü. Kılıçdaroğlu ne yazık ki CHP’yi iktidara taşıyacak ya da yaklaştıracak o büyük ivmeyi tutturamıyor.
Biliyorum ki şimdi bu yazdıklarım üzerine Kılıçdaroğlu’nu sevenler, onun tarafı olanlar bana öfkeleniyor, benim için çok fena şeyler saydırıyor içinden. Canları sağ olsun, hiç kızmam onlara, bilirler hepsini çok severim gönülden. Ama bu mesele benim onlarla olan gönül bağımdan daha önemli bir mesele. Açık açık diyorum ki: “Bu defa da ‘Kılıçdaroğlu’ derseniz, şunu da bilin ki dediğiniz şey, CHP’nin kapısına kilit vurmakla eşdeğerdir.”
Dün bir CHP’li ağabeyim diyor ki: “Eğer Kılıçdaroğlu yeniden kazanırsa bu en çok Meral Akşener’in, İYİ Parti’nin işine gelir.” Haklı, ama bence sadece onların değil, herkesin işine gelir. CHP’liler hariç, bu sonuç her yerin işine gelir.
************
BEN KILIÇDAROĞLU OLSAYDIM...
HİÇ öyle bir koltuğa oturmadım ama oturan çok insanı yakından takip etme fırsatım oldu. Evet, bilirim ki koltuk güzel bir şeydir. Bir kere oturunca kalkması çok zor iştir, ama güzel hatıralar bırakmak, ardından hoş şeyler söyletmek isteyen bir insan oturduğu koltuktan vakti geldiğinde kalkmayı da bilmelidir. Ben Kemal Bey’in yerinde olsaydım bu kurultayda öyle bir sürpriz yapardım ki... Tutardım birinin elini, güvendiğim, inandığım bir ismi alırdım kurultayda yanıma, “İşte genel başkan adayım” der ve herkesi ters köşe yapardım! Ama herkesi! Sadece CHP tabanını değil, iktidarı ve hatta dış dünyayı şaşkınlığa uğratırdım!
Olmaz biliyorum, çok ütopik bu söylediğim ama olsa böyle bir şey inanın Kılıçdaroğlu yaptığı bu hareketle sadece CHP tarihine değil, Türk siyasal tarihine adını altın harflerle yazdırırdı.