Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HABERTÜRK Gazetesi’ne konuşan İlhan Kesici partisinin Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili sorulan soruya ilginç bir cevap vermiş. Demiş ki “Bazıları benim aday olmamı söylüyor ama benim adayım Kemal Kılıçdaroğlu.”

        Dün bu söyleşi üzerine yazmaya karar verdikten sonra aklı başında saydığım, kabul ettiğim ancak görüş olarak bambaşka siyaset anlayışı olan beş farklı isme Kesici’nin bu ifadeleri üzerinden yoklama çektim. Merak ettim bu sözlerinin ne kadar karşılığı olduğunu. Ve gördüm ki, biri değil beşi birden Kesici’nin CHP’nin adayının Kılıçdaroğlu olması gerektiği yönündeki görüşüne katılmıyor. Dahası İlhan Kesici’ye bu fikrinden dolayı da kızıyorlar. Diyorlar ki “Siyasete henüz adım atmış tecrübesiz biri bile Kemal Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanlığı’nın kazanılmasının mümkün olmadığını bilirken, Kesici gibi deneyim sahibi bir ismin Kılıçdaroğlu’nu aday olarak görmek istediğini söylemesi çok şaşırtıcı”.

        Bence değil. Yani İlhan Kesici’nin böyle bir fikri ortaya atması en azından benim açımdan şaşırtıcı değil. Bilakis tam da onun tarzına, duruşuna uygun bir açıklama. Ha, hiç konuşmadım kendisiyle yazıdan önce. Yani açıp da gerçekten de CHP’nin adayı olarak Kılıçdaroğlu’nu önermesinde gerçekten samimi mi değil mi diye nedenini dahi sormadım. Çünkü sorsaydım da Kübra Par’a söylediklerinden farklı bir şey söylemeyecekti. Ama şundan eminim: Söylediklerinde samimi evet, ama o da biliyor ki Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile CHP’nin kazanması mümkün değil. Çünkü çok yakın bir zamanda yapılmış bir anket var bu konu üzerine ve bu anketin sonuçlarından Kesici de haberdar. Ve sadece parti tabanında değil, Türkiye kamuoyunda dahi genel görüş olarak kendi adaylığına daha sıcak bakıldığının da bilincinde.

        Özetle... Kesici de diğer görüştüğüm CHP’liler gibi Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde büyük bir fiyasko yaşanacağından emin ama bunu dile getirmez. Sadece gazetecilere verdiği söyleşide değil, özel sohbet ortamlarında da yapmaz bunu. Çünkü o böyle bir insan. Mütevazı, vefakâr ve olgun. “Şaşırmadım” dememdeki kastım, bu özelliğini bilmemden dolayıydı işte. Tabii doğru mu, yanlış mı bu tutumu tartışılabilir. Yani sırf Kılıçdaroğlu incinmesin, kırılmasın diye gerçekleri dile getirmekten imtina etmek siyaseten uygun mudur emin değilim...

        ***********

        SOYAĞACINDA KARŞILAŞTIĞIM SÜRPRİZ

        BÜYÜK ağabeyim başvuru yapmış... Yoksa ben bunca hengamenin arasında e-devlet’e filan girip soyumu sorgulama işini pek beceremezdim. Sağolsun ağabeyim, aldığı sonucu sonradan WhatsApp’ta “AİLE” grubuna attı ve hepimiz gördük. Yani biz dört kardeş ve çocuklarımız. Ve şaşırdık tabii. Çünkü hakkında hiçbir şey bilmediğimiz babaannemizle ilgili müthiş bir bilgi çıktı karşımıza. Kütüğümüzde annesinin yani babamızın anneannesinin kim olduğu yazılıyor. Biliyorum çok garip gelecek ama biz çok mutlu olduk ailecek böyle bir ayrıntıyla karşılaşmaktan. Çünkü babaannemizle ilgili hiçbir şey bilmiyorduk. Bize anlatılan, dedemizin bir köyde tanıştığı ve yetim, öksüz, kimsesiz diye evlendiği babaannemizin ailesinin kim olduğunu bilmediğiydi. Şimdi sağolsun e-devlet sayesinde büyük ninemizin kim olduğunu öğrendik: Safiye Cilasen... 1864 Malatya doğumlu Safiye Ninemizin ölüm kaydı geçmemiş kayıtlara. Ne zaman öldüğüne dair bir veri yok ama bu bile bizim köklerimize ulaşmamızda yardımcı olacak güzel bir emare oldu. O nedenle teşekkür ediyorum İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü’ne... Gerçekten yapılan iş müthiş bir iş oldu.

        Diğer Yazılar