Oy verene hizmet var, vermeyene yok ne demek Allah aşkınıza?
İNANAMADIM okuyunca... Hatta kendi kendime; “Yok canım, benim tanıdığım Mevlüt Uysal, onca yıl Bahçeşehir’de başkanlığımı yapan o kişi bu lafları etmemiştir. Muhakkak başka bir şeyler demiştir ve birileri de o söylediklerini çarpıtmıştır” deyip durdum. Ve bu inanışla da internete girip konuyla ilgili neler yazılıp çizildiğini tekrar tekrar okudum. Bununla da yetinmeyip o sözleri sarf ettiği an orada olduğunu öğrendiğim kaynaklarımı aradım. Ve şaka gibi ama öğrendim ki gerçekten de etmiş o sözleri Mevlüt Bey. Demiş yani, “Metroda da birinci önceliğimiz en fazla oy aldığımız yerler olacak inşallah!” diye... Bu ifadeler üzerine şoka girdim tabii ama asıl şoku o sözleri ettiği anda Başbakan Binali Yıldırım ve kabinesinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın da orada olduğunu öğrenince yaşadım...
Ne akla hizmet, neden böyle bir cümle sarf etmiş Uysal bilmiyorum ve dahası anlamakta da zorlanıyorum ama öğrendiğim kadarıyla İstanbul’un Arnavutköy İlçesi’nin olağan kongresinde kullandığı bu ifadeler nedeniyle deyim yerindeyse o an buz kesmiş salon. Hatta güvenilir kaynaklarımın aktardığına göre, bu sözler üzerine Başbakan Yıldırım ve Bakan Albayrak çok bozulmuşlar ve bunu da bizzat kendisine kongreden ayrılmadan hemen önce dile getirmişler. Nasıl bir üslupla, hangi cümlelerle tepki gösterdiklerinin ayrıntısını bilmiyorum ama gerçekten de Uysal’ın sarf ettiği sözler yenilir yutulur sözler değil. Halen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kritik bir pozisyonda olan kaynağıma perde arkasında neler olduğunu sorduğumda yorumu şu oldu değerli okurlarım: “O an akıl tutulması yaşadı sanki Mevlüt Başkan. Başta Başbakan’ımız olmak üzere herkes şaşırdı kaldı o sözler karşısında, çünkü gerçekten de ettiği o sözler AK Parti’yi AK Parti yapan perspektife, politikaya tamamen ters ve aykırı bir anlayışın tezahürü! Bizi biz yapan, bizi bu günlere getiren belediyecilik anlayışımızla zerre-i miskal örtüşmeyen saçma sapan bir görüş!”
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, seversiniz sevmezsiniz ama bir İstanbullu olarak yaşadığım tecrübeden hareketle katılıyorum kaynağımın bu yorumuna. Uysal’ın bu görüşleri gerçekten de AK Parti’nin belediyecilik anlayışına uygun değil. Kaldı ki zaten bu parti öyle bir anlayış gütmüş olsaydı, yani “oy verene hizmette öncelik” politikasıyla hareket etmiş olsaydı, kaynağımın da dediği gibi AK Parti asla bu AK Parti olamazdı.
Şimdi biliyorum yine bazıları bu yazdıklarımı iktidar yandaşlığı filan sayıp atarlanacaklar şahsıma ama kim ne derse desin, kim ne düşünürse düşünsün umurumda değil, çünkü bir İstanbullu olarak yaşadığım tecrübelerden hareketle söylüyorum: “Uysal’ın ortaya attığı bu görüş AK Parti’nin belediyeciliğini temsil etmiyor!”
Ha... Eğer bu anlayış yeni bir anlayış ise bilemem. Yani AK Parti bundan sonra yerel yönetimlerdeki politikasında böyle bir yol izleyecekse karışamam ama Mevlüt Başkan kusura bakmasın. Böyle bir anlayışla AK Parti değil İstanbul’u, tulum çektiği bir Bağcılar’ı dahi bir daha kazanamaz!
***********
HİZMETTE AYRIMCILIK NEDEN YOK?
BAKIN 4 yıldır İstanbul’un Beşiktaş İlçesi’nde yaşıyorum. Ondan önce de uzun zaman Bahçeşehir’de yaşadım. Ondan önce de Avcılar’da... İkamet ettiğim bu 3 ilçede de AK Parti sandıkta hep gümler. Herkes bilir ki AK Parti ağzıyla kuş tutsa kazanması mümkün olmayan yerlerdir bu saydığım yerler ama buna rağmen doğruyu söyleyeyim, hizmette bir eksiklik, kusur filan görmedim ben. Tam aksine fazlasını gördüm. Mesela 2 yıl önce burnumuzun dibine kadar getirilen metro. Daha önce Levent’e kadar yürüyorduk metro kullanmak için ama 2 sene evvel bir bağlantı yapıldı ve evimin 500 metre ötesine metro istasyonu kuruldu. Şimdi bizim mahalleli başta olmak üzere herkes elini vicdanına koyup cevap versin; Eğer AK Parti’nin önceliği oy alınan yerler olsaydı... Ulus ve Etiler civarına, yani AK Parti’ye ezeli muhaliflerin semtine bu bağlantı metrosu getirilir miydi?
***********
VE TSK AFRİN’DE…
YAKLAŞIK 2 ay önce başlayan ve “Zeytin Dalı Harekâtı” adı verilen Afrin operasyonunda dün çok mühim ve güzel bir gelişme yaşandı. Hem de çok özel bir günde. Sabah saat 08.30 itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO tarafından Afrin merkezde kontrol sağlandı. Ve ne tesadüf dün Çanakkale Zaferi’nin 103’üncü yıldönümüydü. Daha 2 gün öncesinden başlayan kutlamaların esas gününde Mehmetciğin Afrin’e girmiş olması, Çanakkale Zaferi’nin anmasına daha büyük bir anlam kattı.
Bu topraklarda yaşayan bir yurttaş olarak önce Afrin operasyonunda hayatını kaybeden şehitlerimize rahmet diliyorum, sonra da tüm TSK’ya teşekkür ediyorum.
Gerçekten de ülke olarak çok gurur verici bir gün yaşamamıza vesile oldu Mehmetciğimiz. İnşallah bundan sonraki aşama yeni şehitler olmadan devam eder ve ısrarla Türkiye’nin burnunun dibinde konuşlandırılan terör yatakları birer birer ortadan kaldırılır. Ve sadece Türkiye’ye değil, başta Suriye olmak üzere, Irak, İran yani tüm bölgeye tehdit oluşturan baş belası örgütler topyekûn yok edilir.
Sahada başarı TSK’nınsa siyasette de harekât kararını veren sivillerin başarısını not edelim. Neticede başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere siyasiler için kolay kararlar değil bunlar. Sonuç böyle olmasa bedelini de hükümete çıkarmak için bekleyen çok kişi var.
***********
KRALDAN ÇOK KRALCILIK BAŞA BELA
BİRKAÇ gündür House of Cards izliyorum. Şu Washington’da, Beyaz Saray’da dönen entrikaların muhteşem bir şekilde anlatıldığı Kevin Spacey’nin başrolde olduğu meşhur dizi. Türkiye siyasetinde de sık sık karşımıza çıkan kraldan çok kralcı geçinen tiplere bu dizide de rastlanıyor. Demek ki diyorsunuz bunlar her yerde var ve herkesin başına belalar!
“Lafı dolandırma Sevilay! Ne diyeceksen çabuk de!” dediğinizi duyar gibiyim. O nedenle dümdüz gireceğim konuya.
Coşkun Sabah... Biliyorsunuz kısa bir süre önce MESAM’ın başına kayyum olarak atandı. Ve bu görevinden sonra ilk röportajı Posta Gazetesi’nden Alev Gürsoy’a verdi. İşte bu röportajda çok sarsıcı bir söz etmiş Coşkun Bey. Toplumsal olayların fitilinin ateşlendiği yer olarak Twitter’ı gördüğünü söylemiş ve “Elimde yetki olsa tümden kapatırım!” demiş.
Allah işte... Büyük Allah... Çok şükür ki dağına göre kar yağdırıyor da kime, neyi, nerede ve nasıl vereceğini çok iyi biliyor. Gerçi verseydi de Coşkun Sabah’ın böyle bir şey yapmaya gücü yetmezdi ayrı konu ama zaten onun esas derdi de bunu yapmak falan değil. Bunu yapacağını söyleyip bir yerlere mesaj vermek. Açıkçası hoş olmadı. Benim de sevdiğim bir sanatçıdır Coşkun Bey. Evet Twitter can sıkıcı oluyor bazen. Ben de çok mustaribim ama kapatmak, tümden yok etmeye kalkmak ya da bunu arzulamak en son isteyeceğim şey. Ben Coşkun Bey’in yerinde olsaydım bir özür dilerdim bu gereksiz lafları ettiğim için sonra da esas işime yani uduma ve bestelerime dönerdim...
Haksız mıyım?