Mizaca göre eğitim neden hâlâ yok?
NE zamandır aklımdaydı aslında bu konuya değinmek, ama bir türlü kısmet olmamıştı. Önceki gün ziyaret ettiği bir lisede konuşurken “Eğitimde eksiklikler var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili haberi görünce aklıma düştü ve yazayım dedim.
Evet, Sayın Cumhurbaşkanı doğru söylüyor. Eğitimde eksiklikler var. Hem de bir değil, birden çok. Ama bence bunların en büyüğü, kişinin mizacına, kişiliğine göre eğitim verilmesi hususunda hâlâ modern dünyanın gerisinde olmamızdır. Tabii bu devlet okullarımız için geçerli. Özel okullardan bazıları bu yöntemi çok evvel kullanmaya başlamış bile. Geçenlerde Bilfen İlköğretim Okulları Genel Koordinatörü ve çok sevgili dostum Nurşen Kayatürk ile sohbetimizde öğrendim bunu.
Oğlumun da ilköğretim hayatına katkı sunan Bilfen geçen yıldan beri öğrencisinin mizacına göre eğitimi planlıyormuş. Bilfen’den gelen metni özetleyerek paylaşıyorum sizlerle ama şu notu da ekleyerek: Böyle modern yöntemler varken ve biliniyorken biz neden hâlâ eski sistemle yola devam edip boşu boşuna hırpalıyoruz çocuklarımızı!
“Dünyada ilk kez Türk bilim insanları tarafından ortaya konmuş olan dokuz tip mizaç modeli, mizaç merkezli bir bakış açısıyla; başta eğitim ve psikoloji olmak üzere pek çok alanda insanı ve bireysel farklılıkları anlamaya odaklanan, aynı zamanda bireysel farklılıklara uygun yaklaşım ve uygulama önerileri sunan bilimsel bir modeldir.
Bugün hangi kitapçıya gitseniz çocuk yetiştirme yaklaşımları ve ebeveyn-çocuk ilişkisine dair yüzlerce kitap bulabilirsiniz. Elbette bu kitapların her biri çok önemli bilgiler içerir ve yararlı teknikler önerir ancak böyle olmasına rağmen pek çok işe yarar teorik bilginin anne-babalık uygulamalarında beklenen sonucu vermediğini görebilirsiniz. Böylesi bir durumda asıl atlanan ve belki de en önemli olan, ‘hangi çocuğa’, ‘hangi sorun için’, ‘hangi yaklaşımın’ uygulanacağıdır. Çünkü her çocuğun doğuştan gelen algı, arayış, motivasyon ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Dolayısı ile hem doğru hem de yararlı bir yaklaşım benimseyebilmek, çocukların bu farklılıklarının temel parametresini arayabilmekle mümkün olabilir. İşte bu parametre dokuz tip mizaç modeline göre her bireyin mizacında gizlidir.
Bireyin mizaç tipi bir hiza taşı görevi yaparak çok küçük yaşlardan itibaren çocuğunuzun kişiliğinin ne yönde gelişmeye eğilimli olduğunu belirler. Dolayısı ile çocuğunuzun mizaç tipini bildiğinizde henüz çok küçük yaşlarda, kişiliğine dair özellikleri sergilemezken dahi ona yaklaşımınızı ya da yaşadığı olayların onun kişiliğinde nasıl izler bırakacağını bilmenize yardımcı olur. Bu da sağlıklı kişilik gelişimine destek olmak adına erken yaşlardan itibaren çocuğunuzun mizaç tipine uygun, en doğru yaklaşımı sergileyebilmenize olanak sağlar.
Mizaç tipi, bir çocuğun kişilik gelişiminde ne kadar önemliyse anne-baba yaklaşımı ve o çocuğun içinde büyüdüğü çevresel koşullar da bir o kadar önemlidir. Anne babaların çocuklarına olan yaklaşımlarını belirleyen ise onların kendi mizaç tipleridir.”
***********
AKKUYU OLMAZSA OLMAZIMIZDI!
DÜN temeli atılan ilk nükleer santralın, yani Akkuyu’nun hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bence Türkiye’ye çok büyük katkıları olacak bu projenin. Her şey bir yana, eğer Türkiye’nin gelecekte büyük devletlerin arasında sayılmasını istiyorsak, dünyanın bu trendinin gerisinde kalamayacağımızı da kabul etmemiz gerekiyor. Haksız mıyım?
***********
GÜLBEN ERGEN’İN ATTIĞI TAŞ...
DÜN de yine gündemdeydi sanatçıların Mehmetçik’e destek amacıyla gittikleri Oğulpınar Sınır Karakolu ziyareti. Bir kesimden epeyce destek alan bu ziyaret, bir kesiminse tepkisine neden oldu.
Açıkçası gündemimizde tartışmamız gereken çok daha ciddi, mühim mevzular varken kamuoyunun neden günlerdir bu konuyla yatıp bu konuyla kalktığını anlamıyorum. Bu kadar büyütecek ne var? Evet, bazı sanatçıların defileye çıkar gibi giyinmeleri, ülkenin sınır hattı Hatay’da değil, podyumda dolaşır gibi havalarda olması bana da tuhaf geldi, ama ziyaret üzerinde bu kadar tepinmek niye?
Bir de davet edilmeyen bazı sanatçıların sosyal medya paylaşımı meselesi vardı. Mesela Gülben Ergen... Niye yoktu davetliler arasında, neden çağrılmamıştı bilmiyorum ama Hatay’da bir restoranda yemek yiyen arkadaşlarını hedef aldığı besbelli olan eski bir fotoğrafıyla fena taş attı arkadaşlarına. Ben yaptığı nazirede haklı mı haksız mı olduğuna karar veremedim Gülben Ergen’in. O nedenle paylaşıyorum fotoğrafları ve sizlerin yorumunu almak istiyorum...